Şems-i Sivasi İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirilen seminerde Şefik Sevim’in yaptığı sunumun özeti:
"…Onlar sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtüsünüz.”
Mahremiyet kelimesi, hürmet kelimesinden gelir ve ailenin saygınlığını ifade eder. Zaten İslam’da mahremiyetin temel amacı da insanın şerefini, haysiyetini, onurunu, saygınlığını artırmaktır.
Rabbimiz, insanlığa ilk olarak Hz. Âdem ve Havva aracılığıyla insanın ve ailenin mahremiyetini öğretmiş ve bu mahremiyetin korunmasını emretmiştir.
Aile mahremiyeti, aile içerisinde fertlerin her birinin kendisine ait özelinin olmasına verilen addır. Mahremiyet gizlilik demektir. İnsanların özeli, birçok konuda sahip olduğu dokunulmazlığın ifadesidir. Kişilerin eşyalarından kendisine ait zamana kadar birçok hususu mahremiyet dairesi içerisinde düşünebiliriz.
Ne var ki, günahın, çirkinliğin günümüzde doğallaşması, sıradanlaşması dikkat çekicidir. Bu acı gerçeğimiz fıtri açıdan bizler için ciddi bir sorumluluk gerektiren konularda daha cesur tavır almayı ve bunların gündemleştirilmesini gerekli kılar.
Mahremiyetin merkezi durumundaki aile ve fertlerini korumaya almak en temel ibadi hassasiyetimiz olarak kabul etmeliyiz.
Aliya Izzetbegoviç’in de aynı endişelerle “Batı hayatımızın bütün kalelerine oturdu. Sadece geriye ailemiz kaldı.” Şeklindeki tespiti anlamlıdır.
Bugün ne yazık ki görsel idrak kalbin ve aklın İdrakini öldürmüştür. Aynı zamanda görsel idrakin Egemenliği üç hastalığı da beraberinde getirmiştir.
Birincisi: Haz almak için seyretmek. Bu durum, Allah’ın ayetlerini müşahede edecek gözü şehvete dönüştürmüştür.
İkincisi ise tecessüstür. Tecessüs başkasının özeline sahip olma arzusudur. Hatta başkasının özeline sahip olarak ona hükmetmeye çalışmaktır. Mahremiyet zeminini zedeleyen en temel davranış zaten tecessüstür.
Üçüncüsü de Seyredilme arzusudur. Sürekli insanın kendini takdim etmesidir. Normalde sokakta birisi bizi izlediğinde biz rahatsız oluruz ama şimdi boş kaldığımızda acaba kaç kişi beni takip ediyor diye bakıyoruz. Merak ediyoruz. Görsel idrake mahkûm olmamanın yolu bir anlamda bizleri bu hastalıktan kurtaracak yol hayâdır. Hayâ hayattır. Peygamberimizin güzel bir hadisi var:
“Her dinin temel bir ahlakı vardır İslam dininin ahlaklı da hayâdır.”
Mahremiyet-Rehavet İlişkisi:
Günümüzdeki rahat yaşam tarzı, insanın yerli yersiz burnunu her şey sokma gibi bir hastalığı da getirmekte. Havadis merakı, zan, telefon kurcalama vs. yüzyılımızın hastalığı haline gelmiştir.
Diğer insanların eksikliklerini merak etmemek ve konuşmamak mahremiyet algısının oluşması adına belki de atılması gereken ilk adımdır.
Rabbimizin Settar sıfatı, mahremiyetin ruhudur. Bu gün ne yazık ki bırakın olup bitenleri merak etmemek, ölümlerimizin arka planı ile ilgili süreçleri kurcalar hale gelmiş olmamız rabbimizin settar sıfatını ne kadar ihlal ettiğimizin bir göstergesidir.
Televizyon dizilerinin kahir ekseriyetinde mahremiyete halel getirilmesi toplumsal bir vebaldir. Balkanlar ve Afrika kıtası başta olmak üzere ümmet coğrafyasında bu dizilerin yaydığı ifsadın vebali hepimize yeter.
Mahremiyetin de merkeze alındığı modern toplumda model aileyi kurma çabalarımızda önemsememiz gereken bazı hassasiyetler:
1-Zamanın Ruhu Ve Fıkhı: Gençlerin duygularını ve zevklerini meşru zeminde değerlendirebilecekleri imkânlar ve şartlar oluşturmalıyız.
Hz. Ali: “çocuklarınızı bulunduğunuz zamandan daha başka bir zaman için terbiye ediniz.” Bu günkü gençlerimiz artık çok farklı. Yirmi yıl önceki tebliğ metotlarıyla eğitilemezler.
Mahremiyet açısından bilinçaltı mesajlara dikkat edilmeli, çocukların oynadıkları oyuncaklar, izledikleri çizgi filmler özenle seçilmelidir.
2-“Değer” ve kimlik merkezli aile yapısı.
Modern hayatın değerleri buharlaştırdığı günümüzde ailede merkezde tutulması gereken değerlerimiz olmalı ve değerlerimizin aşınmasına fırsat vermemeliyiz.
3-Sosyal Çevre: Kavimlerin etkileşimi,
Alexis Carrel:”sosyal çevre, hücre ile doku gibi dir.”
Gazali : “Bolluğun sorumsuzlaştırdığı kimselerden çocuklarınızı koruyunuz”
Peygamberimiz “Kişi arkadaşının dini üzerinedir”,
“arkadaş kişinin kimliğidir”
Çocuklarımızın arkadaşlarını mutlaka tanımalıyız.
4- Dil:
Konfüçyüs’e bir toplumda bozulma olduğunda ne yapılması gerekir diye sorulduğunda, “önce kelimeleri ve kavramları düzelterek işe başlamak gerekir”, dediği rivayet edilir. Çünkü hayatı ve toplumsal ilişkileri anlamlandıran dilin varlığıdır.
5-Anne – Babanın Mütevazı olması: Günümüzün kayıp değerlerinden biriside tevazudur. Ebeveynler olarak genellikle hatalarımızı kabul etmiyoruz.
Bugün toplumda olduğu gibi ailede de insanın hatasını kabul etmemesi ciddi bir sorundur.
Hâlbuki bir insanının hatasını kabul etmesi kendisine değer katar ve başkaları tarafından daha çok sevilmesini sağlar.
Biz yetişkinlerin gerek sosyal hayatımızda gerekse aile içi ilişkilerimizde özür dilemeyi bilmemiz ve bunu uygulamamız, çocuklarımıza doğru örnek olma bakımından önemlidir.
6-Teknolojik aygıtların kontrolü ve aile bireylerini hayatın içinde yetiştirmek:
“Donatılmış tasarlanmış hayatları merhametle tanıştırmak lazım”
“Kem alatla, kemalat olmaz” yani kötüye kullanılan araçlarla, mükemmellik olmaz;
7-Hikmetli İstişari mekanizma:
Ailede gündemli oturumların ihtiyaç sıklığına göre yapılması çok işe yarar.
Peygamberimiz Hudeybiye Antlaşmasını Ümmü Seleme annemizle istişare etmesi bizim için önemlidir.
8-Etkinliklere Beraber Katılım: Peygamberimizin ailesiyle beraber bayram merasimlerine gitmesi, beraber bazı şenliklere gitmesi ve izlemesi, camiye beraber gitmesi, ikindi namazından sonra aile toplantısı yapması vs.
9-Aile fertlerinin birbirlerini tanıma çabası içinde olmaları:
Umutlar, beklentiler, zaaflar önceden fark edilebilecek şeffaf ve açık bir iletişimin geliştirilesi gerekir. Çocuğu veya genci eleştirmek yerine onları anlamaya gayret göstermek önemlidir.
10-Rol Karmaşası olmamalı: Ailede herkes fıtrat-ı asliyesinde durmalı.
11-İletişimde adalet: Adalet rabbimizin temel ilkelerinden biridir. Ailede veya karşımızdaki kişilere karşı adil olma sorumluluğumuzu hiçbir zaman unutmamalı ve gereğini yapmalıyız.
12-Rol Model Sorunumuz: Çocuklarımızı örnek mümin ve salih insanlarla tanıştırma hassasiyeti. Gerek geçmişteki rol modellerimiz gerekse de şimdi sevdiğimiz ve örnek aldığımız dostlarımızı, Salih insanları çocuklarımızla tanıştırmamamız önemlidir.
13-Nitelikli Beraberlik: Bugün en büyük sorunumuz; insanların, güzel bir iletişim için birbirlerine ayıracak zamanlarının kalmamış olmasıdır. Gergin bir dünyada yaşıyoruz gibi. Biraz sükûnete ihtiyacımız var.
Ailenin beraber zaman geçirmesi ve zamanın süresinden çok bu beraberliğin nitelikli olması aileye ayrı bir aidiyet katar.
“Ey Rabbimiz, bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize, kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” (Kehf/10)