İbrahim Kiras Karar'daki köşesinde muhalefetin ısrarla sorduğu ancak eksik kaldığı "128 milyar dolar nerede?" sorusunun açılımını ve mahiyetini ve de ardından afişlere kesilen cezaların ne demek olduğunu yorumluyor.
Uzunca bir süredir kamuoyunun gündeminde 128 milyar dolar konusu var. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin akıbeti merak ediliyor. Hani, döviz kurlarındaki yükselişi engellemek için “Ben olsam on milyar doları şakkadanak satarım... Niye satıyor, nasıl satıyor, hani rezervi düşüktü falan derler. Arkadan bir 10 milyar daha satarım. Yetmedi, bir 10 daha satarım...” diyen meslektaşımızın önerisini uygulamak suretiyle eritilen 128 milyar dolardan söz ediyoruz.
Başkanlık sistemine geçildiğinde ekonominin “uçuşa geçeceğini” vaat ederek “Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” demiş olan Erdoğan’ın bu sözünü yerine getirmek üzere ekonomi yönetiminin başına Berat Albayrak’ı getirdiği gün dolar kuru 4,53 TL iken, damadının bu görevden “affını istediği” tarihte 8,52 olmuştu.
Demek ki -itirazlara kulak tıkayıp- kuru yerinde tutmak için Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini eritmenin bir faydası da olmadı. Elimizdeki finansal bir enstrümandan mahrum olduğumuzla kaldık. Ne zaman ki Ekonomi Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı değişti ve bir gecede o tuhaf faiz politikasından vaz geçildi, o zaman döviz kurları da düşüşe geçti. Çünkü ekonomi ve finans olayları bazı basit sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde işliyor. Faiz yükselince kur düştü. Bu kadar basit... (Ne var ki bu sefer faizi fazla yükseltti diyerek Merkez Bankası Başkanı görevden alınınca kurlar yeniden harekete geçti. Çünkü piyasalar “güven” de arıyorlar bir ülkede.)
***
Epey zamandır muhalefet partileri bu 128 milyar doların peşindeler. Israrla sorulan “128 milyar dolar nerede” sorusunun açılımı, “Bütün uyarlara rağmen ülkenin döviz rezervini tamamen eritip eksi seviyelere getirinceye kadar bu akıldışı politika niye sürdürüldü?” sorusu ile “Bu kadar para hangi tarihlerde, hangi kur üzerinden ve kimlere satıldı” sorusudur. Aslında iki ayrı soru var cevabı istenen…
Hükümet her iki hususta da doyurucu bir açıklama yapmaya yanaşmadığı için muhalefet partileri de “128 milyar dolar nerede” sorusunu her fırsatta sormayı sürdürüyorlar. Bu da onların hakkı. Hatta görevi. Böyle bir konunun peşini bırakırlarsa görevlerini savsaklamış olurlar.
Son olarak, ana muhalefet partisi bir afiş kampanyası başlattı. Ne var ki bir çok şehirde bilboardlara asılan “128 milyar dolar nerede” afişleri polis tarafından sökülüyor, savcılık tarafından da afişleri asanlar hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla soruşturma açılıyor.
Tamam, iktidar bu sorunun sorulmasından rahatsız. Ama bu soruyu sormanın suç sayılması, devletin polisinin ana muhalefet partisi tarafından astırılan afişleri sökmek için seferber edilmesi, savcıların harekete geçmesi olacak şey değil.
Dahası, mezkûr soruyu sormanın “Cumhurbaşkanına hakaret” sayılması da çok tuhaf.
Diyorlar ki “Söz konusu afişlerde Beştepe külliyesinin silueti var. Yani ‘128 milyar dolar nerede’ sorusunun Erdoğan’a sorulduğu anlaşılıyor. Bu da cumhurbaşkanımıza hakaret demektir.”
İyi de hükümetin herhangi bir icraatını eleştirmek neden hakaret olsun? Muhalefet partilerinin hükümet icraatını eleştirmesi ne zaman yasaklandı? İkincisi, bu sorunun tam anlamıyla somut bir eleştiri içerdiği bile söylenemez aslında. Merkez Bankası döviz rezervlerinin başına ne geldiği konusunda bir açıklama isteniyor. Tıpkı “Aşılar nerede” sorusu gibi...
O para milletin parasıysa eğer, milletin temsilcileri bunu sormazlarsa millete karşı suç işlemiş olurlar.
***
“O afişte Beştepe silüeti olduğuna göre sorunun Erdoğan’a sorulduğu anlaşılıyor”muş... Tabii ki Erdoğan’a soruluyor soru, başka kime sorulacak ki!
Belki haberiniz yok ama yaklaşık üç yıldır yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde yürütmenin başı Cumhurbaşkanı’dır. 128 milyar doların başına ne geldiği de ona sorulacak. “Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa” o da ona sorulacak.
Elbette sorulara cevap verilmeyebilir. Cevap vermemek için konu geçiştirilebilir, başka yerlere çekilebilir, gürültüye getirilebilir. Ama birileri de bu soruları sormaya devam ederler. Buna tahammül etmek zorundasınız.
Şu da var: “128 milyar dolar nerede” afişlerinin polis tarafından sökülüp savcılıklar tarafından “Cumhurbaşkanına hakaret” soruşturması açılması kimin fikriyse o kişi iktidara fayda değil zarar verecek bir kapı açmış bulunuyor. Çünkü “128 milyar dolar nerede” sorusunun hakaret kabul edilmesi bunun kriminal bir konu olduğunun da kabulü demek oluyor. Yani nereden baksan yanlış…