12 Eylül darbesinin mimarları Kenan Evren ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiği iddianamedeki bir ayrıntı dikkat çekti.
Savcı Kemal Çetin, hazırladığı iddianameye 2000 yılında dönemin Adana Savcısı Sacit Kayasu’nun Evren’e dava açılması için hazırladığı iddianameyi de, yeni iddianamede delil olarak gösterdi. Kayasu, o iddianameyi yazdığı için görevden ihraç edilmişti. Radikal’e konuşan Kayasu, “Çok mutluyum. Ben de bu davayı açmak isterdim” dedi. Tam 11 yıl önce Evren’in yargılanmasını isteyen ve bu konuda girişimde bulunduğu için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından meslekten atılan Kayasu, önceki gün açıklanan iddianameden oldukça memnun. Üstelik memnuniyetini bir kat daha arttıran olay, kendi iddianamesinin yeni iddianameye delil olarak konulması. Kayasu “Ankara Savcılığı’nın hazırladığı iddianamenin fazlası vardır, eksiği yoktur. Benim iddianamem 5 sayfalıktı. İddianameyi yerinde buluyorum. Kuvvetli delillerle açmışlardır. Ben darbeye teşebbüs suçunu ele almıştım” dedi.
Anayasanın geçici 15. maddesinin yürürlükte bulunması nedeniyle detaylı bir soruşturma yapamadığına dikkat çeken Kayasu, o günkü çalışmasını şöyle anlattı:
‘15. madde engel oldu’
“Zaman çok azdı. Ben iddianameyi tanzim ettiğim tarihte geçici 15. madde yürürlükteydi. Sadece geçici 15. maddenin kapsamında olmayan bir 90 günlük açığı yakaladım. Ondan dolayı Evren hakkında dava açtım. Daha öncesine girmek, soruşturmayı genişletmeyi gerektiriyordu. Ona vaktim yoktu. Sadece Evren hakkında davayı açtım. Şimdi bu davanın açılmasında milletim adına çok memnunum. Elbette ben açmayı isterdim. Ama başka bir arkadaşın da açması beni üzmez, tam tersine sevindirir.” Kayasu, meslektaşların kendisine destek olduklarını ancak korktuklarından dolayı bunu açıklayamadıklarını da belirterek şöyle devam etti: “Benim başıma gelen olayların aynısının başlarına gelmesinden çekiniyorlardı. Keşke yapmasaydınız diyenler de vardı. Şimdi yakın çevremden bazıları arayıp ‘Sen haklıydın, bunu hep biliyorduk’ diyenler oldu.”
‘Evren çok üzgün’
Öte yandan Evren ve Şahinkaya’nın avukatı Ömer Nihat Özgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iddianamenin gönderildiğinin duyurulmasının ardından, müvekkili Evren ile Ankara’da bir araya geldiğini söyledi. Şahinkaya ile de dün İstanbul’da görüştüğünü kaydeden Özgün, “Müvekkillerim, iddianame nedeniyle üzgünler. Basındaki haberleri takip ediyorlar. İddianameyle ilgili sayfa sayfa haber çıkmasına rağmen, henüz bizde iddianame yok. İddianameyi merak ediyoruz” dedi.
MGK’nın fırıncı bildirisi de delil
İddianamede ilginç deliller göze çarpıyor. Aksiyon dergisinin 770. sayısı, Bayrak Harekât Direktifi ile 5 Haziran 1977’de yapılan milletvekili seçimlerinin isim listesi bu deliller arasında. Ayrıca Kenan Evren’in yaptığı konuşma’, ‘yurtdışına çıkışların yasaklandığına’ dair MGK’nın 1 Numaralı bildirisi, ‘komutanların hangi illerdeki sıkıyönetim komutanlıklarından görevlendirildiği’ ile ilgili 2 Numaralı bildiri, ‘tüm yurtta fırınların açık olmasını’ öngören 3 Numaralı bildiri, ‘bütün hava ve deniz limanları ile hudut kapılarının çıkışa kapalı olduğu ve yurtdışı telsiz haberleşmesini yasaklayan’ 5 Numaralı bildiri, ‘Evren’in halka ve silah arkadaşlarına yönelik yaptığı’ konuşmayı kapsayan 6 Numaralı bildiri, ‘memur ve işçilerin istifa etmelerini ve işten ayrılmalarını’ durduran 8 Numaralı bildiri de delil sayıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (THİV) kitabı da yine iddianamedeki deliller arasında.
Nasıl yargılanırlar?
Prof. Dr. Ergun Özbudun, nasıl yargılama yapılacağına dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Öncelikle zamanaşımı ele alınacak. Mahkeme zaman aşımına karar verirse dava biter. Mahkeme darbe suçunu ‘görev suçu’ olarak görürse görevsizlik kararı verir ve dosyayı. Yargıtay Başsavcılığı’na gönderir. Başsavcılık yeni iddianame ister ve Anayasa Mahkemesi’ne sunar. Eğer darbe suçu ‘görev dışı suç’ olarak nitelenirse normal mahkemeler yargılar.” Özbudun’un anlattığı süreç İlker Başbuğ için de geçerli olacak.
Dokunmaya kalkınca mesleğinden atıldı
Sacit Kayasu’nun ses getiren ilk icraatı, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgiliydi. Ödemiş Savcısı’yken işkence edilerek öldürülen bir cesedin ‘Yeşil’e ait olduğunu iddia ederek soruşturma açtı. Soruşturma sürerken Adalet Bakanlığı Adana’ya atadı. 28 Mart 2000’de Adana Cumhuriyet Savcısı olarak bu kez Evren’in anayasal suç işlediğine dair iddianame hazırladı. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Kayasu için gazetecilere açıklama yaptığı ve iddianameyi dağıttığı gerekçesiyle yargılama izni verdi. Bu arada Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianameyi sadece kınama olarak görerek işlem yapılmasına da anayasanın geçici 15. maddesi uyarınca gerek olmadığına hükmetti. Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2001’deki kararını yerinde bulan Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, 11 Aralık 2002’de Kayasu’yu “görevi kötüye kullanmak” ve “askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” iddialarıyla mahkûm etti, cezaları erteledi.
20 Nisan 2000’de savcılık görevinden uzaklaştırılan Kayasu, HSYK kararıyla da 2003’te meslekten ihraç edildi. Kayasu, AİHM’ye başvurdu. AİHM, 2008’de “ifade özgürlüğünü kısıtladığı” için Türkiye’yi mahkûm etti. Kayasu avukatlık haklarına geri kavuştu. RADİKAL