Çocuklarım soruyor "Baba 12 Eylül nedir" diye.
Nasıl anlatayım bilemedim.
Dedim ki;
12 Eylül, o bir askeri darbedir.
Askeri darbe şiddetli olur.
Askeri darbede kurunun yanında yaş da yanar.
Askeri darbe millete karşı yapılır.
Askeri darbe milletin kendi beslediği askeri tarafından esir alınması demektir.
Dünyada savaşan ordular vardır, bir de kendi milletlerini kontrol eden ordular vardır.
Az gelişmiş ülkeler kendi orduları tarafından esir alınırlar.
Bizim ordumuzun askeri darbe konusunda sicili bozuktur.
Bizim ordumuz bu iki kategoriden ikinci kategoriye girmektedir.
Türk milleti 350 bin civarındaki subayı, bir o kadar da askeri kendini kontrol etsin, yoldan çıktıklarında yola getirsin, milletin gideceği yola balans ayarı yapsın diye beslemektedir.
Türkiye'nin profesyonel orduya geçmemesinin sebebi gerektiğinde ordunun askeri darbe yapabilecek yeteneğini kaybetmesinden korktuğu içindir.
Ordu o kadar statiktir ki, Türkiye'de 30 yıllık PKK mücadelesinde bile sürekli kan kaybetmesine, sürekli baskın yemesine, sürekli gariban çocukları şehit vermesine rağmen mücadele yöntemlerini değiştirmemektedir.
Çünkü kendilerine TSK iç hizmet kanununun 35. maddesinin verdiği görev asıldır.
Gerisi fasa fisodur.
Ülke sadece ve sadece irticaya karşı korunur, gerisi çok önemli değildir.
Onun için irtica yoksa bile varlığın ve bu amacın sürdürülmesi için gerektiğinde irtica icat edilir.
Tam bir besle kargayı oysun gözünü vaziyeti yani.
Çok partili sisteme geçtikten sonra ordumuz her on yılda bir darbe yapmıştır.
Darbelerin anası 27 Mayıs 1960 darbesidir.
1960 darbesi, halkın büyük çoğunlukla seçtiği Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanını idam etmiştir.
Ve bundan hiç pişmanlık duymamışlardır.
TSK İç Hizmet Kanunu 35. madde 1960 darbecileri tarafından yasaya konmuştur.
Bu madde darbeyi meşru hale getirmektedir.
Aslında 12 Eylül 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesinden önce TSK İç Hizmet Kanunu 35. madde kaldırılmalıydı.
Bu maddenin kaldırılması konusunda şimdi ciddi bir mutabakat zemini oluştu.
Zaten TSK da darbe yeteneğini kaybetti.
Ama yine de fırsat vermemek lazım, bu 35. maddeyi ilk fırsatta kaldırmalı.
12 Eylül darbesinin üzerinden 30 yıl geçti.
Kenan Evren ve üniformalı arkadaşları 1982 yılında yaptıkları anayasayı millete oylattılar ve bu anayasaya koydukları geçici 15. madde ile 12 Eylül askeri darbesi döneminde yapılan hiçbir icraattan dolayı kendilerinin sorumlu tutulmamasını, yargıya başvurulmamasını sağladılar.
Kendilerini 30 yıl için kurtardılar.
Ama hayat böyledir işte.
Kötülük kimsenin yanına baki kalmaz.
30 yıl sonra bile bir Molla Kasım gelir bu anayasayı değiştirir, darbecilere yargı yolunu açar...
Amaaa...
Peki yargı yolu açılır da bu darbeciler yargılanabilir mi?
Tabi önce yargı sisteminde gerekli değişiklikleri yapmak gerek.
12 Eylül 2010 günü oylanacak referandumda işte asıl yapılan bu!
Görmek lazım!
BUGÜN