12 Eylül

Abdurrahman Dilipak

Dün ilginç bir eylem vardı. Mazlum-Der ABD’yi, yani büyük patronu yargıladı.. “İnsanlığa Çağrımızdır” diye bir bildiri yayınlayan Mazlum-Der’liler, “11 Eylül’den bugüne işgal politikaları sebebiyle ABD’yi yargılıyor ve dünya halkları vicdanında mahkûm ediyoruz” dediler.. Arapça, Farsça, Rusça, Almanca, Fransızca ve İngilizce olarak birçok ülkede yayınlanan bildiri ile “11 Eylül saldırılarını bahane eden ABD’nin dünya üzerinde estirdiği devlet terörü” kınandı ve bu olayı anlatan bir de fotoğraf sergisi açıldı.
Şimdi sırada 12 Eylül var..
Sahi! Utancın, aşağılanmanın, yalanın kaçıncı yılındayız! Ergenekon’un gölgesinde şimdi her şey daha iyi anlaşılıyor..
Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK’lar arasındaki karanlık ve kanlı ilişkiyi, o aşağılık “vatan kurtarma” yalanlarını daha iyi anlıyoruz.
Ve artık biliyoruz ki, birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerine iktidar ve servet ürettiler.. Sağ-sol kavgaları, Alevi-Sünni çatışmaları, faili meçhul cinayetler, ilerici-gerici tartışmaları, “Türk aleminin en büyük düşmanı komünistliktir” diye başlayan bildiriler soğuk savaşın piyonlarının uydurduğu yalanlardı..
“Bizim çocuklar”ın yedikleri haltın kaçıncı yılı? 1980’den 2008’e.. 28 yılda bebekler çocuk sahibi oldular, ama biz hâlâ “darbecileri yargılayamadık, beslemeye devam ediyoruz”..
Kurtarıcılarımız, kurtardıkları halkın öfkesinden korkuyor ve hâlâ halkın arasına karışamıyorlar..
12 Eylül’de “Vicdan Mahkemesi” kuruluyor.
Sanıklara davetiye çıkartıp yargılayacaklar..
Çıkarılan celbe icabed edeceklerini sanmıyorum, ama o zaman da bu yargılama gıyaplarında olacak..
“Darbelere DurDe” grubu, zamanın Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e de davetiye gönderdi..
Davetiye gönderilenler arasında, zamanın Milli Güvenlik Konseyi üyeleri Sedat Celasun, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer de var.. Ersin 3 Ekim 2005’te öldü. Zaten ölmeden önce kendini dine verdiği, sakal bıraktığı filan da söylendi, ama kendilerini hiçbir yerde görmek mümkün olmadığından bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu bilmiyoruz..
Ortalıkta tek Evren paşa dolaşıyor. Zaman zaman engin fikirlerinden yararlanıyoruz (?!) ama diğerlerinin esamesi okunmuyor..
Kalabalıklar arasında yalnız, sanki ev hapsine mahkum adamlar gibi..
Hâlâ, darbeciler hakkında soruşturma açan savcılar görevden alınsalar da, gün gelecek darbecilerden eğer hâlâ sağ kalanlar varsa sanık sandalyesine oturtulacaklar.
Hele şu 12 Eylül’ün hesabı bir görülsün, 1000 yıl süreceği söylenen 28 Şubat’a da gelecek sıra..
Gıyabi mahkemenin tanıkları: T.C. vatandaşları. Davanın görüleceği tarih: 12 Eylül 2008, Cuma. Mahkeme salonu: Bilgi Üniversitesi Mahkeme Salonu, Dolapdere Kampusu - İstanbul. Dava saati: 14.00
Fethiye Çetin’in açılış konuşmasını yapacağı, iddianamenin Ergin Cinmen tarafından okunmasından sonra başlayacak duruşmada tanıklar söz alacak.. Tanık olarak Leman Fırtına, Orhan Miroğlu, Ragıp Zarakolu, Hacay Yılmaz, Sabahattin Selim Erhan, Atilla Keskin, Salih Sezgin, Bülent Aydın, İhsan Eliaçık, Hüner Buğdaycıoğlu ve Adalet Ağaoğlu dinlenecek. Ardından bilirkişi raporu okunacak.
Bu arada darbeye karşı halk hareketi tecrübeleri de paylaşılacak.. “Darbeciler nasıl yargılanır?” sorusunun cevabı aranacak ve bilirkişi raporu Yunanistanlı Dimitrious Papachristou (Albaylar Cuntası’nın devrilmesiyle sonuçlanan Politeknik Üniversitesi ayaklanmasının öğrenci lideri) tarafından okunacak.
Mahkeme heyeti; Mehmet Ali Alabora, Harun Tekin, Gökşen Şahin, Karin Karakaşlı, Rojin, Yıldıray Oğur ve Semiha Kaya’dan oluşuyor..
Darbe suçunun işlendiğine tanık olan herkesin davetli olduğu bir etkinlik aslında bu.. Bu arada KENAN EVREN RESİMLERİ SERGİSİ var. 18.30’da da Darbelere DurDe Yürüyüşü (Tünel’den Galatasaray’a) yapılacak. İletişim için: bilgi@70milyonadim.org, www.70milyonadim.org
Kurtarıcılardan kurtulmadan kurtulmanın mümkün olmadığını geç de olsa anladık artık..
Darbeciler bir gün yargılanacak..
Eğer yargılanmadan ölürlerse, haklarında bu milletin vereceği kararı mezar taşlarına yazmak gerek belki, ki bir daha kimse böyle şeylere tevessül etmesin ve akıbetlerinin ne olacağını görsün.
Her ne kadar hâlâ siyaset ve yüksek yargı içinde darbeleri meşrulaştırma gayretinde bazı kişiler olsa da, 29 Ekim öncesi, bu günü darbeci heveslerini dillendirmek için kullanacaklara 12 Eylül’e yönelik halkın öfkesi ders olsun.
60 darbesini yapanlara, darbecilerin astığı kişilere yapılan anıt mezar nasıl devam eden bir laneti ifade ediyorsa, gün gelecek 12 Eylül’ün mimarları da aynı duruma düşecek.. Selam ve dua ile.

VAKİT