1.Yapılmakta olan Anayasa değişikliği ile rejim mi değişecek?
Hayır. Devletin yönetim şekli, yani rejim Cumhuriyet'tir. Yapılan anayasa değişikliğinin, devletin yönetim şekliyle bir ilgisi yoktur. Değiştirilmekte olan, Hükümet Sistemi'dir. Kullanmakta olduğumuz Hükümet Sistemi de Cumhuriyetle başlamamış, 1876'da Osmanlı döneminde başlamıştır ve süreç içinde defalarca değişikliğe uğramıştır. Bugün de, Hükümet Sistemi üzerinde kapsamlı bir değişiklik yapılıyor. Selçuklu ve Osmanlılar'ın yaptığı gibi, Türkiye'nin toplumsal yapısına ve geleneklerine uygun, özgün bir yönetim sistemi tesis ediliyor.
2. Neden bugün? Ekonomiye saldırılar var. Terör her gün can alıyor. Anayasayı değiştirmenin zamanı mı şimdi? Aceleye getirilmiyor mu?
Hükümet sistemini değiştirme ihtiyacı bugün ortaya çıkmadı. Özellikle 1960'dan itibaren Türkiye bu ihtiyacı yakından hissediyor. Merhum Erbakan, merhum Türkeş, merhum Özal ve Demirel sistemin mutlaka değişmesi gerektiğini ifade ettiler ama ömürleri ve güçleri buna imkan vermedi. 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye'de sistemin bir an önce değişmesi gerekliliğini tekrar ortaya koydu. Bu ihtiyacın önemini daha yakından gören MHP de AK Parti'ye destek verme kararı aldı. Yani, yarım asırlık bir ihtiyacın giderilmesi için, bugün şartlar oluştu. Acelecilik yok, zira konu on yıllardır konuşuluyor ve gerekli birikim ziyadesiyle oluştu. Yeni sistem, ekonomiye yönelik saldırılarla, terör saldırılarıyla daha güçlü mücadele etmemizi, Türkiye'yi daha hızlı büyütmemizi sağlayacak.
3. Bütün yetkiler bir kişide mi toplanıyor? Bu sistem diktatörlüğe gider mi?
Hayır. Başbakanlık makamı 2019 yılından itibaren kalkacağı için, Cumhurbaşkanı Başbakan'ın da yetkilerini üstleniyor. Diğer taraftan yasama ve yargı daha da güçlendiriliyor. Yasama, yürütme ve yargı birbirini denetliyor ve dengeliyor. Artık “millet iktidarı" ve “devlet iktidarı" diye 2 ayrı güç değil, sadece millet iktidarı olacak. Milletin yetki verdiği seçilmişler bu yetkilerini vesayet kurumlarıyla paylaşmayacaklar. Mevcut sistemde Başbakan ya da Cumhurbaşkanı nasıl diktatörlüğe gidemezse, yeni sistemde de gidemez. Cumhurbaşkanı 5 yılda bir seçilecek ve en fazla 2 kez seçilebilecek. Millet Cumhurbaşkanı ve ekibinin icraatini beğenmezse seçimlerde gerekeni yapacak; beğenirse de bir kez daha seçebilecek.
4. Cumhurbaşkanı istediğini yapabilecek, Meclis'e ihtiyaç duymadan istediği kanunu çıkaracakmış.
Yanlış. Mevcut sistemde Başbakan ve Bakanlar Kurulu'na verilen Kanun Hükmünde Kararname yetkisi şimdi Cumhurbaşkanı'na veriliyor. Cumhurbaşkanı her konuda kararname çıkaramıyor. Ayrıca TBMM'nin aynı konudaki kanunları kararnameleri geçersiz kılıyor.
5. Cumhurbaşkanı sorgulanamayacakmış, yargılanamayacakmış.
Yanlış. Tam tersine, bugün, mevcut sistemde Cumhurbaşkanı yargılanamıyor ve tamamen sorumsuz. Yapılan düzenleme ile Cumhurbaşkanı'na yargı yolu da açılıyor. Üstelik Yüce Divan yolunu açmak, mevcut sisteme göre daha da kolaylaşıyor.
6. İyi de, yargıyı da zaten Cumhurbaşkanı belirleyecekmiş. Kendi atadığı yargıçlar mı Cumhurbaşkanı'nı yargılayacak?
Bu da yanlış. Mevcut durumda HSYK'nın 22 üyesi var. Cumhurbaşkanı bu 22 üyenin 4'ünü seçiyor, TBMM hiç seçmiyor. Yeni düzenlemeyle üye sayısı 13 oluyor; 4'ünü Cumhurbaşkanı, 7'sini TBMM seçiyor.
7. TBMM'nin önemi mi azalacak? Yetkileri mi kısıtlanacak?
Hayır. Tam tersine, yeni sistemle TBMM daha da güç kazanıyor. TBMM Hükümetin vesayetinden kurtuluyor. Bürokratların hazırlayıp bakanların sunduğu “tasarı" kavramı tarih oluyor; artık bizzat vekillerce hazırlanan “teklif" dönemine geçiliyor. Gensoru ve sözlü soru dışında Meclis'in tüm görevleri de muhafaza ediliyor.
8. Cumhurbaşkanı Meclis'i feshedebilecekmiş.
Fesih değil, Cumhurbaşkanı ve TBMM, karşılıklı olarak seçimleri yenileme hakkına sahip olacaklar. Yani Cumhurbaşkanı'nda olan yetki TBMM'de de olacak. Seçimler de birlikte yenilenecek. Yani seçim kararı alan taraf, kendisini de seçime götürmüş olacak.
9. Milletvekillerinin önemi azalacak mı? Milletvekilleri sorun çözemeyecek mi? Bakanlara ulaşamayacak mı?
Tam tersine milletvekilleri daha da güçlenecek. Özellikle AK Parti'nin yönetim tarzı, seçilmişleri her zaman atanmışların üzerinde tutmuştur. Atanmış bakanlar seçilmiş milletvekillerinin emrinde olacak. Millete hesap verme konumunda olan Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri, bakanları ve bürokratları değil, milleti gözetecekler. Başka partiler de iktidara gelseler, başarılı olmak ve tekrar seçilebilmek için bunu yapmak zorunda kalacaklar.
10. CHP buna neden karşı çıkıyor?
Çünkü CHP, 27 Mayıs darbesinden sonra seçilse de seçilmese de iktidarların gizli ortağıydı. Askeri ve sivil bürokrasi CHP zihniyetinden oluşuyordu. Cumhurbaşkanı, yargı hep CHP kafasındaydı. CHP'nin gizli iktidarı ne zaman sarsılsa, CHP darbe şartlarını oluşturuyor, askeri darbelerle iktidarı yeniden ele alıyordu. Bu yeni düzenlemeyle CHP'nin iktidarlara haksız ortaklığı artık sona eriyor. CHP, iktidar olmak istiyorsa artık siyaset yapmak ve çalışmak zorunda. Bu korkuyla yeni düzenlemeye karşı çıkıyor.
Yeni Şafak