Soru 1: İlk soru tabii ki KCK nedir?
Rivayet muhtelif. En iyisi KCK Sözleşmesi’nden birkaç madde okumak:
Madde 2- Koma Ciwaken Kürdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) demokratik, toplumcu-konfederal bir sistemdir. Devlet olmayan örgütlenmiş, demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyondur.
Madde 3- Amblemi, yirmi bir ışından oluşan sarı güneş içinde kırmızı yıldızdır. Bayrağı, yeşil zemin üzerinde, içinde kırmızı yıldızın yer aldığı yirmi bir ışınlı sarı güneşten oluşur. Ebadı ayrı bir yönetmelik ile belirlenir.
Madde 15- Yüksek Adalet Divanı: Kongra Gel tarafından KCK yurttaşları arasından seçilen yedi asil, dört yedek üyeden oluşur. KCK sözleşmesinin yargı alanında uygulanmasını sağlamak, sözleşmeye aykırılık durumlarını gidermekle görevlidir. KCK yargı sistemindeki tüm mahkemelerin en üst temyiz merciidir.
Göründüğü gibi KCK boyu yönetmelikle belirlenen bayrağı, Yargıtay’ı olan epeyce Türkiye Cumhuriyeti’ne benzeyen bir çeşit devlet modelidir. KCK Sözleşmesi de bu devletimsi yapının anayasasıdır.
Soru 2: KCK ne zaman ve niye kuruldu?
Savcılık iddianamesine göre 17 Mayıs 2005’te. PKK’nın KCK adlı bir yapıya dönüştürülmesi 2005 yıllarında Öcalan’ın, Murray Bookchin okumaları sonucu geliştirdiği devlet üstü konfederal model fikrinden ortaya çıkıyor. KCK Yürütme Konseyi’nin başında Murat Karayılan var. Aslında Öcalan’ın kafasındaki devletin başkanı Karayılan. Fakat Türkiye’de savcıların soruşturduğu KCK Türkiye Meclisi, yani KCK devletinin Türkiye şubesi.
Soru 3: Peki PKK, BDP gibi yapılar varken neden KCK Türkiye Meclisi diye başka bir yapıya ihtiyaç duyuldu?
Buna verilen birkaç cevap var. İlk cevap silahlı dağ kadrolarının ovadaki kadrolara olan güvensizlikleri yüzünden onları denetleyen bir ara yapı kurmak istemeleri. Sistemi çok iyi bilen bir ismin bana anlattığı (daha önce de yazdığım) neden ise daha açıklayıcı. KCK aslında 2000’lerin ortasında hapisten çıkan PKK’lıların siyaset yapmaları, örgüt içinde kalmaları, kendilerini kenara atılmış, unutulmuş hissetmemeleri için bizzat Öcalan tarafından bulunmuş bir siyasi istihdam formülü. O yüzden de KCK Türkiye Meclisi’nin tepesinde 2005’te cezaevinden çıkana kadar PKK’nın cezaevi sorumlusu olan Sabri Ok var.
Soru 4: PKK-MİT görüşmelerinde sesini duyduğumuz Sabri Ok mu?
Evet, aynen öyle. KCK soruşturması Nisan 2009’da başladı. MİT-PKK görüşmesinin konuşmalardan en erken 2009’un son ayı ya da 2010’un ilk aylarında yapıldığı anlaşılıyor. Yani BDP’li belediye başkanları elleri kelepçelenip KCK üyesi olarak tutuklanırken, aylar sonra o KCK yapılanmasının bir numarası Başbakanlık Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’le müzakere masasına oturmuş. KCK davasında bu toplantı kaydından daha az samimi olan telefon görüşmeleri nedeniyle yüzlerce kişinin içeride olduğu düşünüldüğünde yeni MİT Müsteşarı ve eski Müsteşar Yardımcısı savcıların elinden ucuz kurtuldu denebilir.
Soru 5: KCK soruşturmasında tutuklananlar neyle suçlanıyor?
Bu soruya davanın bir numarası Sabri Ok’un neyle suçlandığına bakarak cevap verebiliriz. İddianameye göre Ok’un suçları şöyle: Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma, 2911 sayılı yasaya muhalefet (Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu), iş ve çalışma hürriyetini engelleme, eğitim ve öğretim engelleme suçlarını azmettirme. KCK davası iddianamesinde maktul yok. Silah yok, bomba yok. PKK’dan talimat almak, belediye başkanlarını yargılamak, işadamlarını örgüte bağışa zorlamak, İbrahim Tatlıses’in Avrupa’da konser yasağını belli bir bağış karşılığında kaldırmak gibi yarı mafyatik işler var.
Soru 6: Peki bunlar suç değil mi?
Evet suç. Ama mağdur edilenler şikâyetçi olursa. BDP’de siyaset yapan bir belediye başkanı siyaset yaptığı yerin İsveç Sosyal Demokrat Partisi olmadığının farkında olarak bu göreve talip oluyor. Şikâyetçi değilseler, onlara rağmen onlar için bu özgürleştirme faaliyeti biraz jakobence kaçıyor.
Soru 7: Şu âna kadar kaç kişi KCK’dan gözaltına alındı ya da tutuklandı?
BDP’lilere göre sayı üç binlerde. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’nın son gözaltılardan önceki açıklamasına göre ise Nisan 2009’dan bu yana KCK’dan 562 kişi gözaltına alındı, 403 kişi tutuklandı.
Soru 8: Tam BDP Meclis’e girmişken bu KCK operasyonu neden şimdi oldu?
MİT-PKK görüşmesinin ses kayıtlarında KCK operasyonlarından şikâyet eden Sabri Ok’a, MİT Müsteşarı Hakan Fidan da hak vermekte. KCK operasyonlarının arkasında devlet içinde Kürt meselesinin demokrasiyle çözülemeyeceğini düşünen bir görüş olduğu söyleniyor. Demokratik açılım için kaldırılan yol kontrollerini metropolleri bombayla doldurmak için kullanan PKK’nın savaş zihniyeti de bu görüşün devletteki diğer mutedil görüşleri bastırmasına neden olmakta. Başbakan’ın “Saldırılar durursa, operasyonlar da durur” açıklamasından sonra PKK, Antalya’da Jandarma taburuna canlı bombayla saldırdı. Ama bu operasyonların arkasında 9 ekim tarihi olabilir.
Soru 9: 9 ekim nedir?
9 Ekim 1998’de Öcalan, Suriye’den çıkarıldı. Kürt hareketi bunu 9 Ekim Uluslararası Komplosu olarak her yıl anıyor. Bu yıl ise Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesini protesto için 9 ekimde Gemlik’te 100 bin kişilik bir yürüyüş planlanmaktaydı. Operasyon, ortamı epeyce gerecek bu eyleme karşı yapılmış olabilir.
Soru 10- Peki bu son KCK operasyonu barış ümitlerini bitirdi mi?
Nisan 2009’daki KCK operasyonunda daha önemli isimler, o kötü fotoğraf verilerek tutuklandıktan aylar sonra MİT ve PKK’nın masaya oturduğunu öğrendik. Ardından devlet KCK operasyonlarına rağmen Öcalan’la Barış Konseyi’nde anlaştı.
Barış ümidi hiç bitmez. Yeter ki birileri gerçekten onu istesin.
TARAF