10 ayaklı eylem planı:
1) Psikolojik unsur:
Davutoğlu, "Millet ve devlet arasındaki farkları tamamen ortadan kaldıracağız. Millet vicdanı ile devlet aklını birleştireceğiz" dedi. Bu hafta iş adamları ve STK temsilcileriyle konuştuğunu anımsatan Başbakan, idari amirlere de millete karşı şefkatli ve milleti tehdit edene karşı kudretli olmaları talimatı verdiğini söyledi. Başbakan, "Millete şefkatli, milleti tehdit edene karşı kudretli olacaksınız. Sizin gücünüz kaynağı, babamızdan kalan miras değildir. Sadece milletin bize verdiği destektir. Her güç kullanan hesap verecek" dedi.
2) Kamu düzeni inşaası:
"Kamu düzenini kim tehdit ederse, mutlak suretle durdurulacak, engellenecektir" diyen Davutoğlu, "Bakınız, kamu düzeni dedim. 12 Eylül, devlet otoritesi diyordu. Kamu hepimiziz. Hepimizin birlikte inşa ettiği bir düzen, birinin kurup diğerinin dikte ettiği değil. Kendisi dışında başkasına hayat hakkı tanımayan, feodal bir düzen değil" diye konuştu.
Suriye’de ilk kaçanların PYD baskısından kaçan KDP yanlısı Kürtler olduğunu söyleyen Başbakan, "Biz herkesin eşit vatandaşlık ilkesi etrafında toplanacağı bir düzenden bahsediyoruz. Kimse 90’lu yıllara dönüleceği kanaatine kapılmasın. Kesinlikle buna izin vermeyiz. Ama birilerinin Stalinist bir anlayışla buradaki halkı kendisine köle etmesine de asla izin vermeyiz" ifadelerini kullandı.
3) Kapsamlı demokratik reform süreci:
"Gelin Türkiye’nin bütün vesayet kurallarını değiştirelim" diyen Başbakan, sert konuştu:
"Tüm siyasi partilerle konuştum, HDP’den de randevu istedim. Ne oldu? Gelir kaçak çay içer dediler. Ben ki mavi Marmara bombalandığında tek başıma çıkıp 'zalim terör örgütü İsrail demişim', Myanmar’da Müslümanlara destek için "Esselamü aleyküm" demişim. Kendi ülkemde, Ankara’da istiskal edilmeme izin verir miyim? Yüzümdeki tebessümü yanlış algılamasınlar, her zaman kullandığım pozitif dili yanlış anlamasınlar. Zalim karşısında en güçlü izzet ile muamele etmesini de biliriz.
Gün bugündür, gelin Anayasa komisyonuna ne istiyorsanız konuşalım. Ne isytiyorsanız, Ankara’da konuşacak zemin var. Cizre’de çukurların arkasında bir şey elde edemezsiniz."
4) Sosyal seferberlik:
"Terörle mücadelede oluşan yaraları sarmak için sosyal seferberlik ilan ediyoruz" diyen Başbakan, "Biz başka ülkelerdeki kardeşlerimize dahi el uzattık. Allah’ın izniyle milletin her bir ferdinin yarasını sarar, bağrımıza basarız. Her bir aileye tek tek destek sağlayacağız. Evinden çıkma zorunda kalan kardeşlerimize kira yardımı yapılıyor ve yapılacak, ihtiyaçları karşılanacak" açıklamasını yaptı.
"Onlar huzur içinde uyumadıkça Ankara’da bize uyku haramdır" diyen Başbakan, "11 bin 500 öğrenciyi ara dönemde eğitime aldık. Telafi eğitimi vereceğiz. Hastanelerimizi en iyi şekilde tekrar imar edeceğiz" dedi.
Cizre’ye talep üzerine yeniden ambulans gönderdiklerini söyleyen Başbakan, "Hala bir yaralı teslim edilmedi. Cizre hastanesine birkaç gün içinde 20 roket atıldı. Terörden etkilenen öğrencilerimize yurtlarda barınma imkanı sağlayacağız, gençlik ve kardeşlik kampları kuracağız" dedi.
5) Ekonomi ve istihdam:
"Planın beşinci unsuru, 13 yılda ayağa kaldırdığımız bölge ekonomisini yeniden ayağa kaldırmaktır" diyen Davutoğlu, "Terörden zarar gören tüm esnaf ve çiftçilere destek vereceğiz. Bütün prim borçları ertelenecek, faiz alınmayacak. Çiftçi, işadamı ve esnafımıza faizsiz kredi sağlanacak" diye devam etti.
"İstihdamı artırmak için yeni hamle başlatacağız" diyen Başbakan, "Sadece GAP çerçevesinde 51 milyar TL bütçe ayırdık. Kamu düzeni sağlanır ve ekonomik kalkınma olursa kendilerinin bölgedeki ağa babalık döneminin biteceğini biliyorlar. Onlar biliyor ki istihdam olursa teröre gidecek genç kalmaz" ifadelerini kullandı.
"Yıllarca geri bırakıldık dediler, Silvan barajını sürekli sabote ettiler. Ne istiyorsunuz" diyen Davutoğlu, "Onlar yıkmaya, biz yapmaya geliyoruz" diye devam etti.
6) Mekânın yeniden inşası:
"Buna kentsel dönüşüm diyorlar ben öyle tanımlamıyorum" diyen Davutoğlu, "Mardin’in ve bütün tarihi şehirlerimizin, doğuda batıda, tarihi dokuya sahip yerlerde yeni bir yasal çerçeveyle tarihi dokuyu koruyan şehir ihya çabaları içerisinde yeniden inşa edeceğiz" açıklamasını yaptı.
Başbakan, "Sur’u öylesine güzel yeniden inşa edeceğiz ki bütün insanlık gelip mürşit şehirden ilham alacak. Çukurlarla, mayınlarla bozulmuş altyapılar elden geçirilecek. Süratle yollar rehabilite edilecek" dedi.
7) Etkin iletişim stratejisi:
Başbakan, planın yedinci unsurunun algı operasyonlarına karşı etkin iletişim stratejisi olacağını ve valilikler ile kaymakamlıklara talimat verdiğini söyledi. Davutoğlu, "Halkımıza ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi aktarılacak, çarpıtmalara ve bilgi kirliliğine müsaade edilmeyecek" dedi.
8) Yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek:
Başbakan Davutoğlu, yerel yönetimlerin güçlendirileceğini ancak istismar edilmelerinin de önüne geçileceğini söyledi. Diyarbakır ve Madrid'de belediyelerde merkezden gönderilen bütçelerin büyük kısmının yatırımlara değil personel maaşlarına harcandığını söyleyen Başbakan, "Bu çerçevede edinilen tecrübeler ışında, yerel yönetimler etkinleştirilecek ancak istismar edilmeleri önlenecek. Yatırım yapmaktansa terör örgütlerine destek veren belediyelere izin verilmeyecek. Terörü teşvik etmelerine asla izin verilmeyecek" diye konuştu.
9) Milli kardeşlik projesi:
Başbakan Davutoğlu, artık siyasi diyalog için sadece milletin kendisinin muhatap alınacağını söyledi. Davutoğlu, "Herkesi muhatap alacağız ama elinde silah olan kimseyi muhatap almayacağız. Herkesle konuşacağız ama millete zulmedenleri muhatap almayacağız" dedi.
10) Ortadoğu'da kardeşlik dönemi:
Başbakan Davutoğlu, konuşmasının başında değindiği unsurları yeniden anımsatarak, Ortadoğu’da yeni bir kardeşlik döneminin başlaması için kapsamlı bir birleştirici ruh başlatacaklarını söyledi. "Sykes Picot’nun parçalayıcı ruhu karşısında Türkiye her zaman birleştirici rol oynayacaktır" diyen Başbakan, "Musul’daki Arap, Basra’daki Şii kardeşime sesleniyorum Kut'ül Ammare'de beraberdik, önümüdeki dönemde de birlikte olacağız inşallah. Sykes Picot’u üst kuruluşlar ve işbirliğimiz ile aşmaya çalıştık ama bizi engellediler, mezhepçilikle ayırmaya çalıştılar" diye konuştu.
Başbakan konuşmasının sonunda herkese seslenerek, "Ey Alparslan’ın torunları, Selahaddin Eyyübi’nin torunları, yedi iklimi birleştiren Osmanlının evlatları, ey Anadolu çocuklarını birleştiren Meclis üyelerinin çocukları, ey şehit anneleri, Mezapotamya çocukları, Kafkas çocukları. Ayağa kalkın ve birleşin. Birleştirici Mardin ruhunun feyziyle beraber hareket edelim. Kim bu ruhun karşısında bu milleti bölmeye çalışırsa, karşısında dimdik duracağız" dedi.
Biblo şehir
'Biblo şehir' Mardin'in çeşitli kültürlere uzun yıllar boyu ev sahipliği yaptığını söyleyen Başbakan Davutoğlu, konuşmasına bölgenin asırlar boyu karşılaştığı "birleştirici - parçalayıcı ruh" çekişmesinden bahsederek başladı.
"Mardin, 7 bin yıl önce 7 kültürün, 7 dilin, 7 dinin yaşadığı yerdir" diyen Başbakan, Hazreti Ömer'in Mardin'i fethettiğini anımsatıp önce Medine ruhunun bölgeyi birleştirdiğini sonraları Haçlı Seferleri'ne karşı Selahaddin Eyyübi'nin ve Alparslan'ın ordularının devreye girdiğini söyledi. Başbakan, tarihî birlikteliğe ve dil engelinin bu yolla aşılmasına vurgu yaptı.
Türkiye'nin bugünkü yapısının çok kültürlülüğüne vurgu yapan Başbakan, "Bakanlar Kurulu'na bakıyorum: Sol tarafımda bir Kürt çocuğu oturur, Mehmet Şimşek. Sağ tarafımda Karadeniz’den bir evlat, Numan Kurtulmuş. En uçta Batı Trakya’dan, Rumeli’den gelen bir çocuk, Mehmet Müezzinoğlu. İşte Türkiye, Türkiye harmanı bu." dedi.
Sykes-Picot'ya karşı Kut'ül Ammare
"Diyarbakır’da Fatih Paşa Camii’ne saldıranlar, işte bu kardeşliği hedef alanlar oldu" diyen Başbakan, bölge tarihinde parçalayıcı unsurlara karşı son birlikte savaşın Birinci Dünya Savaşı esnasında Kut'ül Ammare savunması olduğunu ifade etti. Başbakan şöyle devam etti:
"Orada yenilenler Sykes Picot anlaşmasında o birleştirici ruhu nasıl yok ederiz diye planladılar. Şehirleri, vadileri, insanları birbirinden ayırdılar. Bütün bu anlaşmanın arkasında, Anadolu’yu Mezopotamya’daki ruhtan koparmak vardı. Ya Kut'ül Ammare, ya Sykes Piot kazanacak."
"1920'de bir başka birleştirici ruh devreye girdi" diyen Başbakan, "TBMM dualarla açıldı. Sanki gizli bir el, bir gün Sykes Picot'yu parçalaması mukadder olan bu ruhu, son kale, son ordu olsun diye birleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Ortadoğu'nun bütün birleştirici ruhlarının yanında, tüm bölgenin duaları üzerinde yükseldi. Bu devlet herhangi bir etnik millet üzerine kurulmadı, birleştirici millet üzerine kuruldu." dedi.
"Tek tip ulusçu anlayış hangi formda tecelli ederse etsin aynı sonuçları doğurdu" diyen Davutoğlu, "Parçalayan bölen ulusçuluk… Bu tek tipçiliğe karşı olduğunu savunan, aynı ölçüde tek tipçi örgütler çıktı. PKK gibi. Kürt ulusçuluğu adına hareket ettiğini öne süren bu terörist örgüt tek tipçidir, parçalayıcıdır. 12 Eylül’ün o tek tipçi anlayışına karşı mücadele ettik bir taraftan, diğer taraftan bu zihniyetin yansıması olan diğer tek tipçiliklerle mücadele ettik" diye konuştu.
Başbakan şöyle devam etti:
"Bizim için 12 Eylül döneminde yapılan uygulamalar, bu milletin o derin irfanından beslenmemiş olan uygulamalardır. Şunu çok açık gördük, tekrar Türkiye’yi son kalemizi ayağa kaldırmanın yolu insan harmanımızı yeniden bir araya getirmektyir. Demokrasiyle bütün vatandaşların iradesini ortaya koymaktır.
2001 Türkiye’sini hatırlayın: yasakların yoksullukların Türkiye’sini hatırlayın. OHAL’i, DGM’yi, köy yasaklarını kaldırdık. Terörden zarar görenlere milyarlarca lira destek verdik. Kimse herhalde 2001’deyken, 5 yıl sonra Kürtçe devlet televizyonu olacağını düşünmemiştir. Her vesileyle söylediğim bir şey var: Eğer güzel şeyler söyleniyorsa, Ahmedi Hani’nin güzel Kürtçesi ile Yunus Emre’nin güzel Türkçesi arasında fark yoktur."
Hakkari'den Edirne'ye
"Birleştirmek için her şeyi yaptık. Bu topraklara geri kalmış diyorlardı, hizmet getirdik ve bunu lütuf gibi görmedik. Bütün bölgenin ihracatı 864 milyondu. Bunu 12 kat artırdık. Bizim için Konya’ya, Rize’ye hizmet etmekle Mardin’e hizmet etmek arasında bir fark yok. Bizde bir vatan, bir gelecek, bir kader var. Bırakalım onlar kaderlerine baksın demeyiz biz. Bizim için bu vatan topraklarının her aziz evladı değerli. Bu toprağın her aziz vatandaşının Hakkari'de ne kadar hakkı varsa, Edirne'de o kadar hakkı vardır.
'Tep tipçi anlayışa karşıyız'
Halkın barış ve huzur içinde yaşamak istediğini söyleyen Başbakan, “Tek tipçi anlayışlara karşıyız. Kimseden bir şey beklemeden demokratik açılımlar yaptık” dedi.
Bir konuşmasında kurduğu Kürtçe cümlelerin olumlu tepki aldığına değinen Davutoğlu, “Bir Türkmen çocuğuna Kürtçe yakışmaz mı? Yakışır, hem de çok güzel yakışır” diye konuştu.
“Nevruz’dan sonra ne oldu?”
“Tarihdaşlık, vatandaşlık diye iki hususu vurgulamıştım. Büyük bir ümit doğmuştu ve şu denmişti: Siyasi mücadele yapılacak ama silahlar terkedilecek” diyen Başbakan, 2013 ilkbaharını anımsatarak “Nevruz sonrası silahlar bırakılacaktı, her şeyin konuşulduğu bir dönem başlayacaktı. Ne oldu, hatırlayın” dedi.
Başbakan, “Kasım 2013’te tam Türk-Kürt kardeşliğine dair sağlam intibalar verildi ki 17-25 Aralık’ta kumpaslar gördük” diye devam etti.
“Çözüm iradesine bağlıydık ama…”
“6-7 Ekim’de Kobani’yi bahane eden olaylar çıkardılar, anladık ki amaç Türkiyelileşmek değil niyet farklı” diyen Davutoğlu, “Son şans verdik, hep bir ümitle. Acaba mecliste bunlar aşılır mı diye bekledik. 7 Haziran sonrası silahlanma çağrıları yaptılar. 15 Temmuz’da ben bütün partilerle birlikte HDP merkezini ziyaret ettiğimde, Kandil’den silahlanma ve ayaklanma çağrıları geldi. Evet, biz çözüm iradesine bağlıydık ama daha çok bağlı olduğumuz şey milli iradedir. Bu milletin birliği ve beraberliğidir” ifadelerini kullandı.
Başbakan, “Yüreğimiz ne kadar muhabbetle doluysa bileğimiz de o kadar kuvvetle bezenmiş ve bilenmiştir” dedi.
“Buraya teşekkür etmeye geldim” diyen Başbakan, “Bu mücadele başarılı olduysa, buradan en büyük başarı sırrını zikrediyorum, bölge halkının desteğine borçluyuz. Ne çağrılar yaptı terör örgütü ama vatandaş kulak asmadı” diye devam etti.
Kaynak: Al Jazeera