Beni asıl kaygılandıran, Müslümanların içtihad farklılıkları değil.. Farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşayamamaları sorunu..
Parmağı kanayanın abdesti bozulur mu, bozulmaz mı?
Şafi ise bozulmaz, Hanefi ise bozulur.
Peki iki doğru olur mu? Hangisi doğru?
Önce, nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz.. Kaldı ki, nası anlama ve yorumlama konusunda da ihtilaf edebiliriz.. Dolayısı ile vahyin orijinal ifadesi dışında ortak bir anlayış her zaman mümkün olmayabilir..
Her yorum / içtihad ise doğru olma ihtimali ve yanlış olma riski olan bir hükümdür..
Biri kendi içtihadını (galip zannını, ilmi zannını, hüsnü zannını) zan olmaktan çıkartır ve onu başkasına dayatır ya da kendi içtihadına uymayanı tekfir etmeye kalkışırsa, işte asıl fitne / tehlike budur.. Sonuçta mezhepler, tarikatler, içtihadlar, zanni konulardır.. Beşeri, ilahi olanı anlamaya ve yaşamaya yöneltme çabasındaki beşeri, akli, yercil müesseselerdir..
Yani demem o ki, hakikat bir tane olsa da, gerçek zamana, mekana, şartlara, insanlara göre farklılık gösterebilir.. Hakikat bir, fakat gerçek rolatif/değişkendir..
Kim ki rolatif / değişken olanı hakikat / mutlak doğru (Allah'a ait olan hüküm) yerine koyarsa, kendi zannını din edinmiş, ya da kendi imamını mutlaklaştırmış olur..
Bugün Müslümanların en büyük sorunlarından biri budur..
Yoksa farklı içtihad ediyorlarsa, farklı amellerde bulunsunlar, ama birbirlerini anlayışla karşılasınlar, tekfir etmesinler..
İttifak ettiğimizde birlikte hareket eder, ihtilaf ettiğimizde birbirimizi mazur görürüz.
Yeter ki, kaynak, yöntem ve gaye sahih olsun..
Mesela bir Şafi için parmağı kanadığında abdest olmak azimet, bir Hanefi için ise bunun aksi ruhsattır.. Yani bir mezhepte olan bir hüküm, başka mezhep sahipleri için ruhsattır.. Kişi kendi nefsine azimeti uygular, kardeşine ruhsatı tavsiye eder.
Burada mezheplerin telfiki (birleştirilmesi) yanlışına düşmemek gerek.. Yani Şafi'ye göre abdest alırsanız, o abdest Şafi'ye göre bozulur.. Önemli olan farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamaktır.. Sonuçta, tek bir Allah'a, kitaba ve Resul'e iman edenler kardeştir ve tek bir cemaattir..
Bir kişi kendi içtihadını, bir başkasına dayatırsa, kendi o kişinin üzerinde ilahlık ve Rablik taslamış olur.. Kimse kimseye ilahlık ve Rablik taslamamalı ve kimse kendi liderini, örgütünü, mezhebini, tarikatini din edinmemeli.. Bütün bunlar dini anlama ve yaşamada tecrübeler birikimi ve farklı yorum ve disiplinlerden ibaret olan beşeri şeylerdir..
Farklı günlerde oruca başlayabilir ve farklı günlerde bayram yapabiliriz. Nasıl parmağı kanadığı halde namaz kılan Şafi'nin abdestinin kabul olup olmadığını tartışmıyorsak, bunda da temelde bir sorun yok.
Beni üzen, canımı sıkan, neden bu konuda nassın yorumunda ilmi yöntemler kullanmak yerine kısır tartışmalara girdiğimiz ve inatlaştığımız. Siyasilerin bu işe müdahil olmaları ve kendi tercihlerini topluma dayatmaları.. Neden istişare ve şûra yapılmadığı ile ilgili.. İttifak da edebiliriz, ihtilaf da; ama ittifakımızın da, ihtilafımızın da bir ciddiyeti ve derinliği olur..
Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez. Aklımız kadar iman eder, aklımız kadar amel işleriz. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ay ve güneş Allah'ın ayetlerinden değil mi? Bu fıtri vahiylerin çözümü için ilim gerekmiyor mu? Bunların hareketinde bir düzensizlik olmadığına göre, gecikme ve ileri gitme olmayacağına göre, tekrarlanan bir durum karşısında ilmi kehanetle karıştıranlara ne demeli peki?.
Neyse, bu sene Müslüman alimler arasında, internet ortamında güzel bir network kuruldu.. Aslında Türksat, Arapsat, Eurosat, NASA’dan hilalin hareketini, saniyenin binde biri hassasiyetle ve yeryüzünün coğrafik yapısına göre fotometrik sistemle milimetrik olarak izlemek mümkün.. Ben gözlüksüz önümdeki kitabı bile okuyamıyorum. Kozmik derinliklere bakarken de gözünüze bir radyoteleskopik dürbün takarsanız her şeyi gözünüzle görebilirsiniz.. Bu konu ultrasonla iç organlarınıza, hamile kadınların bebeklerine bakmak gibi bir şey.. Kavuşma noktası, epliktik eğilimdeki sağır alan (hani, arabanın dikiz aynasından arkadaki aracı izlerkenki kör nokta gibi bir şey bu)ı düşünün. Kozmik gözlem de böyle..
İlahi mesajı, akıl, ilim ve hikmetle anlayacağız. Çünkü o kitap “akıl sahipleri için bir hidayet rehberi”dir.. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”
Sonuçta ister ittifak edelim, ister ihtilaf edelim, Allah bu dünyada yaptığımız her şeyin hesabını soracak.. Bu dünyada “tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatini ise bize öbür dünyada gösterecek.” “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabileceğini” göreceğiz..
Ben burada usuli şeyler yazıyorum. Asıl can sıkıcı olan, bilgi sahibi olanların susması, bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olanların ise ilim sahiblerini susturmaları. Kimse kendi zannı dışındakini kabul etmek istemiyor. Farklı görüşleri İslam dışı olmakla suçluyor ve susturmak istiyor!. Bu, ihtilaf etmekten çok daha vahim bir durum.. Ben ille de ittifak edelim demiyorum.. İttifakta icma sözkonusudur ki bu da bizi hakikate yaklaştırır.. Yoksa cumhur olmasa bile tek bir farklı görüşle, ahad bir haber / yorumla bile insanlar farklı bir velayete sahip olabilirler.
Neyse, Ramazan'ın başlangıcında bu anlamda icma oldu mu bilmiyorum (inşallah olmuştur) ama, cumhur sözkonusu. Gönlünüz rahat olsun. İşte sözkonusu haber: Başta Türkiye, Mısır, Avrupa ülkelerinin Müslüman örgütleri, Katar, Bosna, Suudi Arabistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve diğer tüm Müslüman ülkelerde ortak kararla Ramazan başlangıcı Pazartesi olarak belirlendi! Her yıl çeşitli tartışmalara yol açan Ramazan Hilali ve orucun başlama günü konusunda bu yıl ihtilaf yaşanmadı! Avrupa Fetva Konseyi de yapılan hesaplara göre Ramazan Hilali başlangıcını Pazartesi olarak açıkladı! Tüm dünya Müslümanları 1 Eylül'de oruçlu oldu..
Belki şimdi İHH'nın geniş uluslararası ilişki ağını kullanarak ve her Müslüman ülkedeki alim ve astronomları, media ve STK'ları bir network'te buluşturarak Avrupa'daki oluşuma entegre olup güçlü bir birliktelik sağlayabiliriz. Bu da güzel bir başlangıç olur.. Siyasilere de bu yönde bir çağrı yapılabilir..
Selam ve dua ile.
Vakit gazetesi