Şenal Hanım’ın çelişkileri!
Sivas Davası müdahil avukatlarından Şenal Sarıhan, iki hafta önce yönelttiğimiz eleştirilere bir açıklama göndermiş.
Buyrun açıklamayı birlikte okuyalım:
“Gazetenizin 15.3.2012 günlü yayının 10. sayfasında Ali İhsan Karahasanoğlu tarafından kaleme alınmış olan ‘Zaman Aşımından Düşen Tek Dosya Sivas mı?’ başlıklı yazıda, Sivas Katliamı sanıklarından beşine ilişkin olarak zamanaşımı nedeni ile davanın düşürülmesine ilişkin karardan söz edilmektedir. Ardından kimi sanıkların avukatı olduğum DEV-YOL Davası’nın 1.2.2012 günlü duruşmada zamanaşımı nedeni ile düşürülmüş olmasına atıfla, benim, anılan dosyada ‘teröristlerin’ avukatlığını yaptığım ve bu dosyada zamanaşımından düşme kararına onay verdiğim, bu davada ise televizyon televizyon dolaşarak insanlık suçu edebiyatı yaptığım, kim para bastırırsa onun şarkısını söylediğim iddia edilerek ‘milletin beni tanıması’ isteğinde bulunmaktadır.
DEV-YOL davasında avukatlık yaptığım doğrudur. 12 Eylül’ün ağır koşullarında 90 günü aşan sürelerle işkenceye tabi olmuş, bir kısmı işkence altında can vermiş, haksız tutuklama ve yargılamaların mağduru olmuş çok sayıda insanın farklı davalarda avukatlığını yaptım. 12 Eylül koşullarında şimdi ‘terörist’ olarak nitelediğiniz çok sayıda insan hakkında verilmiş mahkumiyet kararı adil bir yargılama sonucu değildir. Bu nedenle, darbelere ve onun ‘hukukuna’ karşı olduğunu iddia edenlerin 12 Eylül Hukuku’nu göklere çıkarması en basit deyimiyle samimiyetsizliktir. Kaldı ki; sözünü ettiğiniz davanın hiçbir aşamasına ‘zamanaşımı’ isteminde bulunmadım. Çünkü zamanaşımı bir gölgedir. Gerçek suçsuzları zan altında bırakır. Suçsuz insanlar, yargılanmak ve beraat etmek isterler. Ben de 600 küsur sanıklı Dev-Yol Davası’nın küçük bir bölümü için devam eden yargılamasında üç sanığı savundum. Onların beraat etmeleri gerektiğine inandığım için davanın zamanaşımıyla değil, beraatle bitirilmesini talep ettim. Şimdi siz basında da yer almış ve mahkeme kayıtlarına geçmiş olan bu talebim karşısında hangi mazerete sığınacaksınız?
Bu yazınız, Sivas Katliamını olumladığınızın da açık kanıtıdır. Sivas Katliamı sanıklarının birinin bile elinde silah olmadığını söylüyorsunuz. Bir oteli ateşe vererek, içindeki onlarca insanı yakanlar için silah aramak ne anlama geliyor? Erçakmak’ın mezarını açtırmamı kınıyorsunuz. 19 yıl yurtdışında ya da içinde saklanmasına göz yumulan ve davanın birinci sanığı olan Erçakmak, gizlice gömüldü. Onu saklayanları ve gizlice gömenleri kınamak yerine beni eleştiriyorsunuz.. 15.000 kişinin eylemci olduğu bir avucunun yakalanabildiği bir olaydan söz ediyoruz. Yakalanıp ceza alanların da halen 15’i yurtdışında barındırılıyor. Böyle bir davada gerçeğe ulaşmak için yaptığım her girişim hukuka uygundur. Kaldı ki bugün zamanaşımından yararlanan beş sanığın masum olmadığı dosya içindeki belgelerle açıkça ortadadır. Şurası açık ki çifte standartlı olan sizsiniz. Sorunlara insan ve hakları temelinden değil, sizden olan ve olmayan temelinden bakıyorsunuz. Bu nedenle olayların arkasından da sorumluluğu sanıklara değil mağdurlara yüklediniz. (..) Bu çabamın parasal bir karşılığı yoktur. Evet ben ‘profesyonel bir avukatım’. Ama kim parayı bastırırsa, onun şarkısını söylemem.”
Şenal Hanım’ın açıklaması böyle..
Şimdi sorularımızı yineleyelim:
1) Dev-Yol davasında “işkence altında alınan ifadeler” diyerek zanlıları aklamaya çalışırken, aynı “ak olma ihtimali”ni Sivas davası sanıkları için niye aklınıza getirmiyorsunuz?
Ki; Dev-Yol davasında onlarca bombalama, silahlı eylem vardı. Sivas davasında ise, sanıklara tek eylem isnat ediliyordu. O eylemin de ne olduğu belirsiz!
2) Sivas sanıklarında tek bir silah olmadığı hatırlatmamızı, “Oteli yaktılar ya” itirazı ile karşılıyorsunuz. Silah; suç işleme kastının, çok açık bir delilidir. O kasıt, Dev-Yol sanıklarında vardır. Sivas sanıklarında yoktur. Otel yakma ise, başından sonuna bir muammadır. Bu iki olayı birbirinden ayırt edemiyor musunuz?
3) “Dev-Yol davasında, zamanaşımından düşme değil, beraat istedim” diyorsunuz. Zaten mahkeme, beraat edecek sanığın davasını düşürmez. Demek ki, müvekkilleriniz beraat edemeyecek durumdaydı. Size düşen vazife, “Müvekkillerime isnat edilen suç, insanlığa karşı suçtur. Zamanaşımı uygulanmaz. Yargılamaya devam edin. Ama müvekkillerim suç işlemediği için beraat verin” demekti. Dediniz mi bunu? Demediniz. İşte eleştirim, buna!
4) 12 Eylül yargılamalarının “adil olmadığı”nı ileri sürüyorsunuz. Peki 12 Eylül darbecilerinin HSYK’sının atadığı hakimlerin, Sivas yargılamasına nasıl “adil” diyebiliyorsunuz? Üstelik tabii hakim ilkesi çiğnenmişken!
5) Dev-Yol davası sanıklarının terörist olarak suçlanamayacaklarını ileri sürüyorsunuz ama, Sivas davasında henüz mahkûm olmamış 5 kişiye, “Masum değiller” nasıl diyebiliyorsunuz?
6) “Profesyonel avukatım” diyebilen birisinin, parayı verenin şarkısını söylememeyi nasıl yapabileceği de izaha muhtaç. Şenal Hanım bunu da es geçmiş!
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT