"Selefi Hareket Neyi Temsil Ediyor, Neye Hizmet Ediyor?"
Özgür-Der'in "Selefi Hareket Neyi Temsil Ediyor, Neye Hizmet Ediyor?" konulu paneli Ali Emiri Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Özgür-Der'in aylık olarak düzenlediği "Ortadoğu'da İslami Hareketler- Sorular, Sorunlar ve Gerçekler" üst başlıklı panellerin beşincisi Ali Emiri Kültür Merkezi'nde yapıldı.
Güney Uzun'un yöneticiliğinde düzenlenen programın konuşmacıları Mesut Onat ve Murat Aydoğdu idi. Güney Uzun'un Selefilikle ilgili genel bilgileri ve önemli alt başlıkları verdiği giriş konuşmasının ardından sözü alan Mesut Onat, Selefiliğin farklı veçhelere sahip bir kavram olduğu tespitiyle söze başladı. Bu durumun, tanımlamayı oldukça güçleştirdiğini belirten Onat, kavramın kökenini farklı boyutları ile Hz. Osman dönemine kadar götürebileceğimizi ifade etti. Onat'ın konuşmasından diğer satır başları:
"Libya, Tunus, Mısır gibi ülkelerde ikinci en güçlü parti konumunda olan Selefiler, devrimlerden sonra tekrar gündeme geldi. Hem bizim hem de Batı'nın gündemine girdi.
Selefi algısı Batı nezdinde Kaide ile özdeşleşmiştir. Ancak parti kuran, seçimlere giren, yüksek oranda oy alan olarak Selefiler, Batı'nın dikkatini çekti.
Tarihsel serüvenine ve kelime anlamında değinmekte fayda var. Önce gelen manasına geliyor Selef. Afgani, Abduh, El-Benna da Selefi ekole dahil ediliyor.
Dua, adak, kurban ve benzeri ibadetler sadece Allah'a yapılır düşüncesi mevcut bu harekette. Dolayısıyla türbe ve mescit yanında namaz kılmak, kurban kesmek gibi davranışlar şirk kabul edilir.
Vahiy, bu düşünceye göre Kur'an ve Sünnettir. Dolayısıyla hadisler, sünnet de sıkı sıkıya uyulan bir alan oluyor. İbn Teymiyye ile önemli hale gelen kavram içtihat. Bu çabasıyla Teymiyye, dört mezhebin oluşturduğu fıkhi sıkışmışlığı aşmıştır.
Bu düşüncede mehdi anlayışı önemli yer tutar. Cüheyman el-Uteybi'nin meşhur Kabe baskınında mehdinin kendileriyle birlikte olduğunu iddia etmişlerdir.
Tunus'ta İslam Cephesi selefi bir hareket olarak faaliyet göstermiş, birçok baskıya maruz kalmış, görece rahatlıkta ise tekrar ortaya çıkmıştır. Bir başka örgüt olarak Ensaruşşeria mevcut; devrimden sonra asayişe dönük işler yapmış; ahlak polisliği tarzı işlere girişmiştir. Islah Cephesi ise daha mutedil bir çizgiyi temsil etmiştir.
Libya'da Kaide'ye yakın gruplar var. İlk işleri türbeleri yıkmak olmuştur. Bu anlamda devrim sonrası hükümete sıkıntı yaratmışlardır.
Mısır; örgütlülük anlamında Selefi ekolün merkezi olmuştur. Siyasi, cihadi, ilmi olmak üzere üç sınıfta incelenirler. Bunlardan siyasi selefilere örnek olarak, tanınmış Nur Partisi'ni bünyesinden çıkaran Davet Grubu verilebilir. Bu parti Sisi darbesine destek verince kitlesini büyük oranda kaybetti.
Ancak Selefiliğin geneli için itikadi tutumlarının sert olduğunu, bu yönleriyle manipülasyona açık olduklarını söyleyebiliriz."
Son olarak cihadi Selefiliğe genel bir bakış açı ile yaklaşan Onat'ın ardından sözü Murat Aydoğdu aldı. Selefiliğin geniş bir yelpaze, sistematik düşünce tarzı olduğunu söyleyen Aydoğdu, reaksiyoner özelliğine vurgu yaptı. Aydoğdu'nun konuşmasından diğer satır başları:
"Selefi ekol, önce bireysel irşat faaliyetleri ile yetinir. Sonra siyasi direnişe dönüşür. Birçok araştırmacı kırsal merkezli bir hareket olduğunu söyler. Ancak kırsalın sehirleşmesinin adıdır. Bedevi mizaç söz konusudur ancak şehirleşme süreci de öte yandadır. Sert tutum da bu bedevi mizaçtan kaynaklanır.
İbn Haldun'a göre siyaset, şehir işidir. Siyasetten uzak kalan Selefi hareket de kırsal olduğu için bunu yaşar. Şia, tasavvuf, kelam, modernizm, örfün uygulamaları gibi şeylere keskin bir cephe alma durumu var.
Mısır'da 1912'de ve 1921'de kurulan Selefi hareketler, irşat için, İngiliz hâkimiyetinin getirdiği yozlaşmaya engel olmak için kuruldu. Siyasi zaaf yaşadı. Başlarda başı açık kadınlarla eylem yapmanın haram olduğunu söylediler; İngilizler aleyhine yapılan gösterilere katılmama çağrısı yaptılar.
Selefi hareket, bugün bir dönüşüm içinde. Hareket siyasallaşıyor; dönüşüyor.
Mısır'da alınan yüzde 24'lük oy fazla mıdır gerçekten? Mısır nüfusuna kırsal kesimin hakim olduğunu hesap edersek ve bu nüfus içinde şehre göç edenlerin Selefi harekete destek verdiğini görürsek, desteğin mahiyeti belli olur.
Mısır'da darbeye destek veren Selefi partinin yönetici kesimi; Selefi zihniyet darbeye destek vermiyor. Suud selefiliği yanlış anlaşılıyor. Bu selefilik Suudi Arabistan'a hizmet etmiyor. Rejime muhaliftirler. Özellikle Körfez Savaşı'ndan sonra rejimle ilişkileri kopmuştur. Şu anda Suud'un en büyük düşmanı, Selefi akımdır.
Selefilik kitabidir, kaynaklara dayanan bir özelliği vardır. Dış odakların yönlendirmesine izin vermez ancak çabuk provokasyona gelebilir. Sert mizacı böyle bir sonuç doğurur. Ancak bu da geneli kapsamaz. "
Program, soru-cevap kısmı ile sona erdi.
Haksöz-Haber/Ali Ekber Konuk
HABERE YORUM KAT