1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Seküler zihin ve kısmî kulluk tuhaflığı 
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Seküler zihin ve kısmî kulluk tuhaflığı 

24 Nisan 2025 Perşembe 10:37A+A-

Bazen gökyüzüne bakan gözler, yıldızların ışıltısına takılıp kalırken hakikatin izini kaçırır. İnsanlar ağaçlara, taşlara, şehir kalıntılarına bakar ama çoğu zaman kalpleri oralardan geçmez. Oysa Yûsuf sûresinin 105. ve 106. ayetleri, bu bakışla fark edilemeyen büyük sessizliği bozar. Ayetler her yerdeyken insanlar, onları görmezden gelmeyi alışkanlık hâline getirmiştir. Tevhidin berrak çağrısı ortadayken, şirk gölgesinde bir imanla yetinilir; bakmak varken ibret alınmaz, inanıyor görünmekle yetinilir ama yön Allah’a çevrilmez. Bu yazıda insanın bakarken kaçırdığı hakikati ve iman iddiasının içini boşaltan zaaflarını ortaya koymak istiyorum. Soru nettir: “Allah’ı bilmek, O’na kul olmak için yeterli midir?” Söz konusu iki ayet, bu sorunun kalbine işaret ediyor ve bize hatırlatıyor: Mesele sadece görmek değil, yönelmek; sadece inanmak değil, Allah’a içten bir bağlılıkla teslim olmaktır. 

Görmek Başka, İbret Almak Başka 

Bir olan yüce Allah’ın varlığına, merhametine ve gücüne işaret eden ayetleri gören çok ama ibret alıp da O’na ortak koşmadan iman ve kulluk eden azdır: “Göklerde ve yerde nice ayet vardır ki yanlarından yüz çevirerek geçerler.” (Yûsuf 12/105). Ayetteki “nice (كأين)” kelimesi; inkârcıların ayetler karşısındaki tutumu konusunda hayret, sitem ve uyarı niteliğindedir. Yine “yanlarından” kelimesinin “yüz çevirerek” ifadesinden önce alınması, ayetleri kasten görmezden geldiklerine işaret etmektedir. Zira onların kalpleri vardır; düşünmezler (el-A`raf 7/179). Yaratılmış varlıklar sadece bir “şey” değil, bir ayettir. İnsanlar gibi bu şeyleri hayvanlar da görmektedir ama tefekkür edemediklerinden onların ibret alma fırsatına sahip değildirler. Bu fırsata insan sahipse de pek azı bunu değerlendirir. Onlardan tevhide (Allah'ın birliği inancına) ulaşmaları beklenirken seküler bilgiyle yetinirler. Nice görkemli saltanatların kaybolup gitmesi de ayetlerden birisidir. Bir dönem etkili olmuş kişi ve toplumlar artık insanların onlar hakkında konuştukları “söz” olmuştur. Onların yaşadıkları yerlerin kalıntılarını görüp ibret alması gereken insanların çoğu, o ziyaretlerinin ardından ne yazık ki ibret almış gibi yaşamaz. 

Şirk Gölgesinde Bir İman 

İnsanların çoğu yaratanın ve rızık verenin, gökleri ve yeri yaratanın Allah olduğunu kabul ederler ama yine de yanlış yola saparlar: “Onların çoğu ancak Allah'a şirk koşarak iman eder.” (Yûsuf 12/106). Şirk koşan büyük çoğunluğun kimisi meleklere kimisi putlara kimisi birbirine kimisi hayvanlara kimisi de gök cisimlerine tapar. Hak yol tek, batıl yollar çeşitlidir. Hadislerde riya, şirkin gizli çeşidi olarak tanımlanmıştır; çünkü riyada yüce Allah’ın rızasını değil insanların beğenisini kazanma çabası vardır. Yani niyet düzeyinde de şirk tehlikesi mevcuttur. Müşriklerin hayatları da bölük pörçüktür. Evde başka çarşıda başka olurlar. Yüce Allah’ın gösterdiği tarafa gidiyor gibi görünen ama gerçekte inkârcılar safında yer alan münafıklar da müşrik kabul edilebilir. Yine Hz. Îsâ’ya tapan Hristiyanlar, Hz. Üzeyir’e tapan Yahudiler de müşrik olarak görülebilir. Bununla birlikte yüce Allah, her iki inanç grubuna da kâfir demiştir ancak müşrik dememiştir. 

Sonuç 

Yûsuf sûresinin 105. ve 106. ayetleri, görmenin kalple tamamlanmadığı bir çağda yaşadığımızı hatırlatıyor. Göklerin ve yerin ayetleri göz önündeyken, insanın kalbinden geçen yönün başka taraflara sapması, seküler çağın en trajik tezahürüdür. Bu yazıda gösterildiği gibi insanın hakikati göz ucuyla geçiştirmesi, iman iddiasını içi boş bir söyleme indirgemektedir. Bu yazı, özellikle görsel maruziyetin arttığı bir çağda, ayetleri görüp de ibret alamayan kalabalıklara ayna tutmaktadır. Kur’an’ın derinlikli bakışıyla, yaratılanları yalnızca anlamak değil onları yaratana yönelmek gerektiği vurgulanmış, şirk gölgesinde kalan bir iman biçiminin nasıl oluştuğuna dikkat çekilmiştir. Elbette bu yazı, konunun tamamını kuşatmaz; ancak günümüz insanına “Görmekle yetinme, yaratan rabbine yönel.” çağrısı yapması bakımından değerli bir başlangıç sayılabilir. Kur’an’ın modern dönem insanına verdiği mesajları açığa çıkarmaya devam edeceğim inşallah. 

 

 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum