1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. ’Sekuler toplum’ öyleyse, ’müslüman toplum’ da böyle olur diyebilmek!
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

’Sekuler toplum’ öyleyse, ’müslüman toplum’ da böyle olur diyebilmek!

10 Eylül 2008 Çarşamba 00:59A+A-

Önce, son günlerin kavgasına kısa bir değinme: ’Başbakanlık Meydan Muharebesi’nin (harb’in değil, muharebenin, yani bir harbin ilk merhalelerini oluşturan küçük çaplı çatışmaların) asıl büyük savaşı ortaya çıkarıp çıkarmıyacağını gelecek günler gösterecek..

A. Doğan’ın, bir zamanlar ele-avuca sığmaz kalemşörleri olan F. Altaylı ve E. Çölaşan şimdiden A. Doğan’ın havlu atacağını yazıyorlar.. A. Doğan’ın, Hürriyet’ten ’kendisini bir tanrı gibi zannettiği için’ uzaklaştırdığını söylediği E. Ç., dün şöyle diyordu: ’Bir medya patronu bir sürü işe girişmişse, devletle ve hele bir tek parti iktidarı ile POAŞ’tan rafinerilere, enerji ihalelerinden özelleştirmelere, Hilton arazisinden bilmem neye kadar binbir işi varsa, ortalıkta milyarlarca dolarlık çıkar ilişkileri mevcutsa, o patron iktidar partisinin güdümünden çıkamaz. (…) Patron da zaten haddini bilir ve geri çekilir.
’Bay Aydın Doğan’ın milyarlarca dolarlık çıkarları, Tayyib’in iki dudağının arasındadır.
(…)Aydın Doğan en kısa zamanda biat edecektir. Bekleyin ve görün..’

Ama, Hürriyet’tekilerin kafası oldukça karışık.. Nitekim, Hürriyet’in (O. Ekşi isimli) başyazarı dün yazısının sonunda, sokak kabadayılarının ’Ulan, sen Balık Pazarı’nda levrek satarken, biz can pazarında ecel dağıtıyorduk..’  lafını hatırlatan bir edâ ile şöyle diyordu: ’Başbakan (…) bizi korkutacağını sanıyorsa  haber verelim: Kendisinin Kasımpaşa sokaklarında çember çevirdiği tarihlerde biz bu kavgaların içindeydik.’ 

Kendilerine ’kesin sesinizi diyecek bir emir-komuta düzeni olmadığını’ iddia eden ve amma Erdoğan’a, ’Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var..’ sözünü hatırlatacak kadar inançlı bir kılığa bürünen, beyaz bayrak sallamaya hazır, (M.Y. Yılmaz gibi)kimseler de vardı..

Gen. Yn. Md. Özkök ise, dünkü yazısını, ’Yeter ki kendi partisindeki yolsuzluklara şöyle damardan bir girsin. Bir de dağlarda teröre karşı mücadele eden çocuklarımıza biraz daha ilgi göstersin. Bak, artık her akşam üç beş yuvada ağıtlar yakılmaya başlandı.. Başbakan bu iki meseleyi çözsün, söz veriyorum susacağız.’ diye, öyle bir dürüstlük ve hamiyet gösterisi yapıyordu ki, insanın gözlerini yaşarıyordu! Özkök Efendi! Grubunuzun yayınlarına bir bakınız, çocuklarını kurban veren ailelerin dünyasıyla bir ortak yanınız var mı?

Bu hengâmede, Millî Gazete’nin bu kapışmadan, birinci sahifesinde günlerdir tek kelime bile söz etmemesi ve MHP lideri Bahçeli’nin nin de, tıpkı Baykal gibi A Doğan’a desteği, ilginç!

Bu konuya bu kadar işaretle değinip geçelim.. Evet, ’bu hamur daha çooook su götürür..’

 

*’LAİK MOLLA’NIN, MÜSLÜMANLARA DİN ÖĞRETME KÜSTAHLIĞI!!

’Allah’la kandırmak’tan yakınıyor gibi gözüküp, bazı sığ kesimlere ’Allah’la kandırma’nın daniskasını gösteren ’ilâhiyatçı laik amigo’lardan birisi, Hürriyet’te A. Doğan’ın kavuğunu sallayacak şekilde fetvalar verip dururken.. Kervana, Yargıtay Başkanı da katılmaz mı?

Yargıtay Başk. Gerçeker’in Yeni Adlî Yıl’ın açılışında, Ramazan günü, alenen su içmesi, beni hiç mi hiç rahatsız etmiyor. Ahmet N. Sezer de içtiğinde de rahatsız olmamıştım.. Bana ne? Onun oruçlu gibi gözükmesine ne müslümanların ihtiyacı var, ne de Rabbimizin!

Kendi inancının gereğince yaşıyor; yaşasın.. Sahtekârlık yapsa daha mı iyiydi? 

Yeter ki, haddini bilsin ve ’müslüman toplum’a din öğretmeye kalkışmasın!.

Ama o, bunu yaptı ve altın sırmalı, geniş-kırmızı yakalı cübbesinin içinde gizlenmiş gibi duran kafasının içini önümüze boşaltıverdi.. Ve önceleri ’laik rejim’ derken, şimdi, ’müslüman toplum’u, ’laik/ sekuler toplum’ merhalesine geçirdiklerini zannederek, ’müslüman toplum’a din öğretmeye kalkıştı; ‘sekuler bir toplumda, Tanrı'dan nakledildiği öne sürülen ve bu nedenle mutlak gerçek olarak kabul edilen kurallar yerine, akla dayalı ilkeler geçerlidir.’ gibi laflar etti..

Biz büyük kitle olarak, ’laik’lerin/ sekuler’lerin nasıl yaşayacağına karışıyor muyuz ki, bir avuçluk azlık grup, ’müslüman toplum’un üzerine ’sekuler toplum’ yaftası yapıştırınca bütün milletin ’sekuler’ olduğunu zannederek, ondan sonra da bize akıl vermeye, yol göstermeye kalkışması? Bu ne cür’et? Kendisini o cübbe içinde ’ulemâ’dan mı sandı, yoksa?

Biz sizin ’sekuler/laik’ kanunlarınızın ’müslüman toplum’a uygulanamıyacağını, müslüman toplum açısından o kanunların nasıl olması gerektiğini söyleyebiliyoruz mu ki, siz, bir avuçluk ’sekuler topluluğunuzun’ hoşuna gitmeyen konular sözkonusu olunca, ’Laik devletin koyduğu kurallar dinî inançlarla bağdaşmıyorsa, dinî kurallar insan eşitliğine yönelik evrimin amaçlarına uygun olarak yeniden yorumlanmalıdır..’ diyor ve sonra da ’Devlet tüm dinî inançlar karşısında tarafsızdır..’ lafını edebiliyorsunuz.. Bu ne yaman çelişki?!.. 

Biz müslümanların sizin gibilere, ’Lekum dinikum veliyedin..’ (Sizin dininiz size, benim dinim de bana..’  âyetiyle karşılık verdiklerini hiç mi duymadınız? Haydi işinize..

Ve birgün, size, ’sekuler toplum’ öyleyse, ’müslüman toplum’ da böyle olur, mîrim!’ denilebileceğini; milletin uyanışının o noktaya varabileceğini de unutmayınız! Millet sizin maaşınızı, ’kendi dinine saygısızlık yapasınız’ diye vermiyor, vergilerinden..

Ve, Diyanet İşl. Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ve o kurumun diğer yetkili mensubları, siz de, yargının nasıl olması gerektiğine dair Yargıtay Başkanı’na tavsiyede bulunabilecek misiniz?

 

*EYVAH,  ’2. ŞEMDİNLİ VAK’ASI’  MI  GELİYOR?

Ad. Bak. Şahin, ’Ergenekon Dosyası’nın Savcısı Z. Öz hakkında inceletme başlatıldığını duyurmuş.. Bu yolda bir takım teşebbüsler zâten biliniyordu.. Hattâ, Ankara Savcılığı’nın mahkeme kararıyla bazı dosyalara elkoydurmak istemesi gibi teşebbüslere kadar..

Baykal da, Ergenekon Soruşturması’nı yürüten Savcı’ya, isim vermeden, ’Van'daki iddianameyi hazırlayan savcı meslekten atıldı. (…)Burada bu savcı ne olacak? Ergenekon dâvası ne olacak? Bunu bilmiyoruz..’ diye Şemdinli'yi soruşturan Ferhat Sarıkaya'nın âkıbetini hatırlatıyordu, partisinin genel merkezinde evvelki gün yaptığı açıklamada..

Eğer müfettişlerin raporlarında cezalandırma yönünde bir taleb olursa, savcılar, (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) HSYK’ya sevk edilir. Tıpkı Şemdinli’de olduğu gibi.. Cezalandırma talebi ne yönde olursa olsun son karar, Kurul’undur. Şemdinli’de ‘ihtar’ verilmesi istenmişti; adamcağız, yaptığı kamu hizmetinin meslekten bile atıldı..

Ve, Org. Büyükanıt müdahalesi bununla da kalmamış ve ’39’ar seneye mahkûm olan ’iyi çocuklar’ dediği astsubaylar bir de tahliye edilmişti..

Şimdi, Org. Başbuğ dönemi.. Gen. Kur. Başkanı olur olmaz, TSK adına ziyaret ettirdiği ‘İyi paşalar’ da tahliye olup, aykırı savcı cezalandırılacak mı, ‘süngüucu’ yönlendirmeli ‘kanunî’(!) yorumlarla.. Başbuğ  da Büyükanıt gibi, ‘yargıya güveniyoruz’ demedi mi, hem?

Tayyîb Bey, seni A. Doğan değil, ama, bu duruma seyirci kalırsan, işte bu vurur!.

YAZIYA YORUM KAT