Seküler Asparagas!
Radikal’de Suat Kınıklıoğlu kaleme aldığı “seküler hicret” başlıklı yazısında Türkiye’nin eğitim görmüş laik kesim için bir zindana dönüştüğü iddiasını dile getirmiş.
HAKSÖZ-HABER
Radikal yazarı laikler açısından Türkiye’nin sosyal yaşamdan eğitime kadar her alanda giderek çekilmez bir yer halini aldığını ve gelecek için hiçbir umut vaad etmediğini ileri sürmüş. Artan dincileşme ve otoriterleşme eğilimlerinden ötürü geçtiğimiz yıllarda duran Batı’ya beyin göçünün tekrar arttığını söylüyor. Ama iddiasını destekleyecek tek bir veri koymuyor. Yazıda veri sayılmayacak tek bilgi ise ABD’ye green kart başvurularının artmış olması. Bunun da karşılaştırılmalı rakamları yok. Özetle yazı basit ama son derece afaki bir tezi vahim bir durum olarak sunmaktan öteye bir şey yapmış olmuyor.
***
Seküler Hicret
Suat Kınıklıoğlu/ Radikal
Özellikle son iki yıldır devam eden otoriterleşme, yolsuzluk ve artan oranda dini ögelerin topluma empoze edilmesi Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu insani sermayeyi kaçırıyor.
Washington’da büyük bir düşünce kuruluşunun eski başkanı ile geçenlerde bir öğle yemeği yedik. Bana ilk söylediği şey şu oldu: Türkiye’de neler oluyor Allah aşkına? Her gün bir sürü kelli felli adam bizden iş veya buraya gelme imkanı soruyor.” Dilimizin döndüğü kadarı ile adamcağıza durumu izah etmeye çalıştık. Ne var ki, bugünlerde yaşanan seküler hicret bir vakıa. Memlekette olup bitenden endişelenen, bunalan ve imkanı olan Türkiye dışında bir gelecek kurguluyor. Frenkçede bu sürece “İnsani Sermaye Kaçışı” diyorlar. Ne demek bu fiyakalı laf?
Şu demek: Senin doktorun, mühendisin, akademisyenin, mektep medrese görmüş adamın artan otoriterleşmeden ve kaostan bunalıp kendisine Türkiye dışında bir gelecek arıyor ve genellikle de dışarıya göç ediyor. Olan bu.
Uluslararası şirketlerde çalışan beyaz yakalılar bu şirketlerin Türkiye dışındaki ofislerinde görev almaya çalışıyorlar. Yatırım yapma gücü olan yurtdışında ev alıp veya iş kurup oralarda legal olarak kalabilmenin yollarını arıyor. Kimileri yurtdışındaki akrabalarının yanına gidip oralarda kalmayı deniyor. Kimileri ise geçici iş sözleşmeleri ile yurtdışına gidip daha kalıcı bir statüye geçme derdindeler. ABD’ye yeşil kart başvurularında önemli bir artış var. Bunun Türkçesi şu. Beyaz Yakalılar bunalmış ve terk-i diyar ediyorlar. Daha iyi bir gelecek arıyorlar. Çocuklarını böyle bir ülkede yetiştirmek istemiyorlar.
Araştırmalar siyasal istikrarsızlığın yaşandığı, otoriter yönetimlerin olduğu ülkelerde hükümet ve devlete güvenin azaldığını, insanların daha iyi bir gelecek için arayışlara başladığını ve genellikle daha fazla umut vaat eden yerlere göç ettiklerini gösteriyor.
Bugün bir şekilde partiyle organik bağınız yoksa, biat etmiyorsanız veya ona buna “hediyeler” almıyorsanız size bir gelecek yok. Yani ne özel sektörde ne de devlette yükselme ve sosyal mobilite imkanınız yok. Eğitim sisteminin de iyice laçka olması var olan süreci iyice pekiştiriyor. Büyük fedakarlıklarla özel okullarda okutulan çocukların bile doğru dürüst eğitim alamadığını görüyoruz. Çoğumuz çocuklarımızın iş bulup bulamayacağına, uluslararası alanda rekabet edip edemeyeceğine, doğru dürüst bir hayat kurup kuramayacaklarına dair endişeler taşıyoruz.
Türkiye 70'li, 80'li ve 90'lı yıllarda insani sermaye kaçışı yaşarken 2007-2011 arası ters beyin göçüne şahit oldu. Yani yurtdışında yaşayan birçok Türk memlekette durumların daha iyi olduğuna kanaat getirip tekrar Türkiye’ye dönmeye başlamıştı. Bu tabii ki önemli bir insan kaynağı kazanımına işaret ediyordu. O yıllarda özellikle küresel krizin Batı ekonomilerini vurması da bu sürece yardımcı olmuştu. Şimdilerde gördüğümüz ise bu tür kritik insan kaynağının tekrar dışarıya dönmesi. Özellikle son iki yıldır devam eden otoriterleşme, yolsuzluk ve artan oranda dini ögelerin topluma empoze edilmesi Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu insani sermayeyi kaçırıyor. Geçmişte bu kaçış temelde ekonomik ve fırsat ekseninde olurken bugünlerde daha ideolojik bir yaklaşım gözlemlemek mümkün. Son yıllarda iyice körüklenen kutuplaşma ve ötekileştirme insani sermaye kaçışını daha da hızlandırıyor.
İçeride sıkı bir medya tahakkümü ile şekillendirilen anlatıma bakmayın. Türkiye’ye ilişkin beklentiler olumsuz. Yoksa neden bu kadar yetişmiş insan evini, işini, düzenini bozup gurbet ellerde gelecek arasın? Türkiye’nin yarınları endişe verici sinyaller veriyor. En kötüsü Türkiye’de normal siyasi mekanizmalarla değişim olabileceğine olan inanç azalıyor. Seküler hicretin devamı kaçınılmaz gibi... ?
HABERE YORUM KAT