1. YAZARLAR

  2. Gülay Göktürk

  3. Şehirlerimizi darbecilerden temizleyelim
Gülay Göktürk

Gülay Göktürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Şehirlerimizi darbecilerden temizleyelim

08 Mart 2009 Pazar 06:14A+A-

Yazının başlığını İhsan Dağı'nın Zaman'da çıkan yazısından aldım.

O da ilhamını İzmir İl Genel Meclisi'nin kararından almış.

İzmirliler'in aldığı o tarihi kararı ne kadar kutlasak, ne kadar övsek azdır.

Bir şehir meclisi, çeyrek yüzyıldır yargının, Meclis'in, düzinelerle siyasi partinin yapamadığını yaptı: 12 Eylül ve Kenan Evren isimlerinin okullardan silinmesini karara bağladı. Şimdi sıra İl Milli Eğitim Müdürü'nün yerel yönetimin aldığı bu kararı hayata geçirmesine kaldı. Ben, "Hayır, Anayasa suçu işlemiş bir darbecinin adı okulumuzda kalsın" diye savunabilecek bir milli eğitim müdürü düşünemiyorum.

Evet, İzmir'in demokrat yerel yöneticilerinin bu tarihi inisiyatifi bize ilham vermelidir. Dağı o yazısında, sonuna kadar katıldığım bir çağrı yapıyor. Bu yerel seçimlerin demokrasiyi yerelden başlayarak işletmek için önemli bir fırsat olduğunu, darbeler ve darbecilerle hesaplaşmaya da yerelden başlayabileceğimizi söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"Aslında bırakın okulları, tüm şehirlerimizi 'darbe artıkları'ndan temizleyebiliriz. Darbecilere karşı savcıları harekete geçemeyen, mahkemeleri işlemeyen, yani darbecilerle hukuk yoluyla hesaplaşamayan bir toplum en azından 'toplumsal alanda' darbelerin ve darbecilerin izlerini silmelidir. Okullarda başlayan bu temizlik hareketi mahalle ve sokak isimlerini de kapsayabilir; herkes mahallesini, sokağını, okulunu darbe ve darbecilerin isimlerinden kurtarabilir. Toplumsal hafızaya ve fiziksel mekâna işlenen sinsi 'meşrulaştırma' girişimlerine de böylece bir son verilir. Bu mümkün; içimize sindirilmiş militarizmle yüzleşmek ve hesaplaşmak için demokrasi bir imkân çünkü."

Açıkça söyleyeyim: Darbeler ve darbecilerle ilgili olarak beni şimdiye kadar en çok rencide eden şey meclislerin üstüne düşeni yapmaması, yargının kolunu kıpırdatmaması olmadı. Yargının ve seçilmiş yöneticilerin darbe hukukuyla böyle sarmaş dolaş yaşamaya devam edebilmeleri, Anayasa'nın darbecilerin yargılanmasını engelleyen maddesinin varlığı elbette ki tam bir rezaletti  ama, benim asıl kabullenemediğim şey darbecilerin halk nezdindeki itibarıydı.

Nasıl oluyordu da 1.6 milyon kişinin fişlendiği, 650 bin kişinin gözaltına alınıp on binlerce gencin işkenceden geçtiği ve 170 kişinin işkence sonucu öldüğü bir dönemin bir numaralı sorumlusu on yıllardır aramızda büyük bir saygı ve sempati halesi içinde yaşamaya devam edebiliyor, şirin bir dede edasıyla resim yapıyor, eski bir devlet adamı olarak saygı görüyor, kendisinden çeşitli politik konularda görüş alınıyordu. Aslında Anayasa'yı ihlalden yargılanması ve mevcut demokratik nizamı silah zoruyla yıkmaktan cezalandırılması gereken bir kişiye doğum günü partileri düzenlenip uzun ömürler dileniyordu.

Asıl vahim olan ve aslında siyasetin de yargının da darbeyle ve darbecilerle bu kadar pişkince uzlaşabilmesine yol açan da buydu.

Kenan Evren'in bunca yıl aramızda "akil adam" pozlarında dolaşabilmesi, "tonton dede" imajıyla halkın sempatisini kazanmış olması, her şeyden önce bizim toplum olarak demokrasi bilincimizin yerlerde süründüğünü gösteriyordu.

Bu ülkede yaşanan bütün askeri darbeler gücünü halkın içindeki güçlü totaliter eğilimlerden aldı. Darbeciler, o eğilime güvenerek darbeye kalkıştı ve o eğilim sonucu yargılanmak bir yana, yıllarca kahraman olarak ortada dolaştı. Siyasetçiler aynı eğilim yüzünden darbe Anayasalarını bir türlü değiştirmedi. Darbeciler hakkında iddianame yazan savcılar bu yüzden görevinden alınıp haklarında dava açılabildi.

İşte şimdi, üç buçuk darbeden sonra nihayet, İzmir İl Meclisi'nin kararıyla, toplumda bir şeylerin değiştiğine tanık oluyoruz. 

Bir şehir, darbecilerin isimlerini sokaklarından, okullarından silmek için harekete geçiyor. Bu, şimdiye kadar bir şehirde girişilmiş en hayırlı temizlik harekatıdır. 

Bu karar geleceğin darbecileri için en büyük tehlike sinyalidir. Eski ve yeni bütün darbecileri kahredecek olan bilinç işte budur.

İzmir'den yükselen bu bilinç bütün Türkiye'ye yayıldığı, bir kampanyaya dönüştüğü zaman Ergenekon Paşaları da mahkemeden önce halkın vicdanında mahkum edilmiş olacaktır.  

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT