Şehadetinin 95. Yılında Şeyh Said’in İslami Mücadelesi
Şeyh Said ve 47 arkadaşı ile birlikte 95 yıl önce bugün (29 Haziran) Diyarbakır'da idam edilmişti. Şeyh Said’in mücadelesi ve İstiklal Mahkemeleri’nin mahiyetinin nesiller boyu hatırlanması elzemdir.
2020 yılı ile beraber 95. yılına giren Şeyh Said kıyamı cumhuriyet rejiminin kuruluşu zamanında İslami kimliğimizi korumak adına önemli bir mücadeledir.
Şeyh Said’in İslami mücadele ruhunu 2012 yılında yazdığı yazı ile anlatan Hamza Türkmen, batıcı devrimlere karşı çıktığı ve İslami yönetim istediği için idam edilmesini yorumladığı yazısını ilginize sunuyoruz:
Şeyh Muhammed Said, Mustafa Kemal’e bağlı Şark İstiklal Mahkemesi tarafından, 29 Haziran 1925’te Diyarıbekir’de, Batıcı devrimlere karşı çıktığı ve İslami yönetim istediği için 47 arkadaşı ile birlikte idam edilmişti. I. Dünya Savaşı yorgunu bir ümmet, Mart 1923’teki I. Meclis Darbesinden itibaren Batılı bir Türk ulusu yaratmayı amaçlayan kadroların tepeden inmeci devrimleri ile karşılaştı; baskılar, sürgünler, katliamlar ve idamlarla sindirildi. İtilaf Devletlerince desteklenen bir avuç Türkçü-Batıcı kadro, Müslümanların dinini, alfabesini ve örfünü değiştirmeye kalkışmıştı. Bu yabancılaştırıcı mukallitliğe karşı çıkanlar orantısız ve insafsız bir güç kullanımıyla ezildi ve büyük ölçüde de sindirildi.
Lozan Antlaşmasında “Turkıa” adıyla sınırları dayatılan ülkede, Müslüman tebaaya yaşatılan aktif yasaklar ve zulümlerden sonra ciddi bir geri çekilme, suskunluk ve korku iklimi hâkim kılınmıştı. Fakat İslami aidiyetleri “geri” ve “çağ dışı” olarak gören pozitivist, faşist, liberal, sosyalist tüm Batı kökenli akımlar, kendilerini ifade edebilecekleri farklı alanlar bulabildiler; kendilerini var kılıp, kadrolarını yetiştirebildiler. Konjonktürel dalgalanmalarla değişen oranlarla da olsa, çoğu kez arkalarında devlet desteği buldular. Sarı ve Beyaz ırk milliyetçilikleri de ekonomik liberalizm de devletçi ekonomi de komünist-sosyalist çalışmalar da siyasi liberalist girişimler de Türk ulusunun banisi/kurucusu kabul edilen Atatürk’ten farklı zamanlarda destek almıştı. Sağ ve sol Kemalizm akımlarının ortak paydası ilerlemecilik, Türk ulusçuluğu, laiklik ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma yarışıydı. Müslümanlar için yeni kurulan Türk ulus devleti ise kimliklerinin yasaklandığı, hapsolduğu veya işkence gördüğü bir açık hava hapishanesini ifade ediyordu. Dindar insanlar 1930’lu yılların sonunda ve 1940’lı yıllarda çıkarttıkları dergiler için, “Allah” gibi dinî kavramlara yer vermemeleri için resmi yazılarla uyarılıyorlardı.
HABERE YORUM KAT