
Sednaya zulmü UCM yolunda
Suriye'de devrik Esed rejiminin Şam'daki işkence üssü Sednaya Hapishanesi'ndeki mahkumların yaşadığı zulümler, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından rapor haline getirilecek.
Uluslararası Af Örgütü’nün “insan mezbahası” olarak tanımladığı, 13 yıllık iç savaş sırasında on binlerce insanın yargılanmadan tutulup türlü işkenceye tabi tutulduğu, kötü koşullar nedeniyle binlerce mahkumun fiziki ve ruhsal hastalıklara yakalanıp öldüğü ve birçoğunun cesedinin yakıldığı Sednaya Hapishanesi'ndeki mahkumlarla birebir mülakat yapan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) hazırlık aşamasında olan raporu Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) sunacak. Mülakat ile elde edilen veriler Esed’le birlikte diğer üst düzey görevlilerin de insanlığa karşı suçlardan yargılanabileceğine delil ve karine teşkil ediyor.
Yeni Şafak'a konuşan TİHEK Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, “Baas Partisi’nin 61 yıllık baskıcı iktidarı tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlallerini incelemek üzere bir komisyon kurulmasına karar verdik. Komisyon ilk olarak, Sednaya Hapishanesi olmak üzere Suriye’de yer alan diğer alıkonulma merkezlerinde bulunmuş 20 mağdur ile tutulma koşulları ve maruz kaldıkları insan hakları ihlalleri hakkında görüşme yaptı” dedi.
UCM VE UAD'YE GÖNDERİLECEK
Rejimin çökmesiyle birlikte ortaya çıkan işkence ve diğer insan hakları ihlallerine ilişkin bulguların, Beşşar Esed ve üst düzey rejim görevlilerinin insanlığa karşı suç ve savaş suçu bağlamında yargılanabileceğine karine teşkil ettiğini belirten Kılıç, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin UCM Savcısı’nı yetkilendirmesi halinde Suriye’de rejim tarafından işlenen suçların ve ilgili faillerin UCM nezdinde soruşturulması ve kovuşturulması söz konusu olabilecektir. Bu rapor hem UCM hem de UAD yargılamalarında delil olarak kullanılabilecek” diye konuştu.
YAŞADIĞIMI ANLAMAK İÇİN ETİMİ SIKTIM
Başta Sednaya Hapishanesi olmak üzere Suriye’de yer alan diğer alıkonulma merkezlerinde bulunmuş mağdurlar ile yapılan görüşmelerde öne çıkan ifadeler:
* 15 gün boyunca yeraltındaki tek kişilik bir hücrede kaldım. 180 cm uzunluğunda 100 cm genişliğindeki hücrede 15 kişi kalıyorduk. Karanlık ve sessizlik içindeydik. Hayatta olup olmadığımı anlamak için sürekli etimi sıkıyordum.
*Sednaya’da özellikle alt katlarda her gece 3-4 kişi idam ediliyordu. Gece zincir sesleri gelirdi ve bu idam edilecek mahkûmların götürüldüğünü işaret ederdi.
GİREN KAYBOLUR ÇIKAN YENİDEN DOĞAR
* 215. Şube’ye ilk girdiğimizde buranın bir mezbaha olduğunu düşündüm. Çünkü hiçbir şey göremiyorduk, gözlerimiz bağlıydı. Burada bize diğer tutuklular, “Burası 215. Şube. Buraya giren kaybolur, çıkan ise yeniden doğmuş gibi olur” dediler.
*Esed döneminde 15 yaşında lise öğrencisiyken İhvan üyesi olduğum iddiasıyla tutuklandım, buna sebep sadece Kur’an derslerine katılmamdı. Tedmur Hapishanesi’nde 25 yıl kaldım. İşkenceciler için her şey işkence sebebiydi. Bazen gelir ‘Senin boyun neden benden uzun’ der işkence ederlerdi.
* Birlikte kaldığımız bir arkadaşımız rüyasında Hafız Esed rejiminin devrildiğini görmüş ve bunu bir arkadaşına anlatmış ve kulaktan kulağa bu haber askerlere kadar ulaşmış. Bu arkadaşa “Sen böyle bir şeyi düşünmeseydin rüyasını görmezdin, demek ki devrim yapmak niyetindesin ve bunun da cezası idamdır” dediler ve idam ettiler.
ABDEST İŞKENCE SEBEBİYDİ
* Hapisteyken tuvalete gittikten sonra abdest aldık mı diye yüzümüzü ve kollarımızı kontrol ederlerdi. Abdest almak ve namaz kılmak işkence sebebiydi.
* Bir süre yaklaşık 100 metrekare kadar bir salonda 400 kişi kadar tutulduk. Aylarca banyo yapamadığımız için vücudumuzda yaralar çıkmıştı. Önümdeki adamın sırtındaki yaraya neredeyse parmak girecek kadar delik oluşmuştu ve içerisinde kurtçuk çıkıyordu.
HABERE YORUM KAT