Seçimi ‘darbe’ diye tanımlamak kime ne kazandırır?
Süleyman Soylu “14 Mayıs’ın Batı’nın darbe girişimi olduğu” şeklindeki sözlerinin basiretsizlikten öte tam bir kışkırtıcılık olduğunun farkında değil mi?
HAKSÖZ-HABER
İçişleri Bakanı ve AK Parti İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı Süleyman Soylu zaman zaman yaptığı çıkışlarla adından çok söz ettiren bir siyasetçi. Ne var ki adından söz ettirmek her zaman hayırla anılmayı getirmiyor. Soylu kimi açıklamalarıyla mensubu olduğu iktidar partisini ve Erdoğan’ı çok zor durumlara düşürebiliyor.
Geçtiğimiz günlerde sarfettiği sözlerle Soylu benzer bir duruma sebep oldu. “Batı’nın şeytani planlarını deşifre ediyorum” havasıyla 15 Temmuz’dan girip 14 Mayıs’tan çıkarken bir sürü çam devirdi.
Önceki hafta İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nı ziyareti sırasında seçimlere dair konuşma yapan Süleyman Soylu şunları söyledi:
"15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi, halkın sokağa dökülmesi karşısında başarısız oldu. 15 Temmuz onların fiili darbe girişimiydi. 14 Mayıs da siyasi darbe girişimleridir. Bu kadar açık ve nettir. 14 Mayıs 2023, Batı'nın siyasi darbe girişimidir. Türkiye'yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların 14 Mayıs'ta her birini bir araya getirerek oluşturulabilecek darbe girişimidir. Bunu ben söylemedim. Bunu bugün Amerika'nın başındaki zat yıllar önce söyledi. Yıllar önce denedikleri bütün yöntemler berhava olunca ancak böyle bir yöntemle Türkiye'yi ele geçirebileceklerini ifade ettiler."
Şimdi bu sözlere bakıp “Ne var bunda, Batı’nın kirli planlarını vurgulama babında siyaseten söylenmiş laflar” denilip geçilebilir mi, bilmiyoruz! Seçimlere bir partinin vekil adayı olarak katılan bir kişinin söyleyebileceği sözler olmasa gerek bunlar. Kaldı ki konuşan kişinin halen İçişleri Bakanı sıfatını taşımakta olduğunu da unutmamak lazım.
Batılı emperyalistler, ABD ve ortaklarının Erdoğan’dan hazzetmediklerini ve onun devrilmesi için çaba sarfettiklerini inkar edecek değiliz. Bu meyanda seçim sürecinde bu tutumlarını bir biçimde devam ettirdiklerini söylemek de mümkün. Ama buradan kalkarak seçimleri “darbe” şeklinde tanımlamak olacak şey değil!
Sonuçta bu yaklaşım kendinizin yönettiği bir ülkede, üstelik de kendi kararınızla başlattığınız bir süreci illegalize etmek anlamında yorumlanabilir ki bu çok büyük bir yanlıştır.
İnsanlar sandığa gidip tercihlerini belirleyecekler. Yönlendirme, etkileme vs. her türlü siyasi çaba doğal olarak bazıları üzerinde belirleyici olacaktır. Ama sonuçta oyunun kuralı bu! Birileri manipülasyon ile kitleleri kandırmaya çalışıyorlarsa siz de bu yapılanların yalan olduğunu ortaya koyma imkanına sahipsiniz. Bunu yapmak yerine hayali bir takım ifadelerle suçlamalar yöneltmek, hatta sürecin bütününü ilzam edecek şekilde mahkum edici ifadeler kullanmak kabul edilebilir bir şey değildir.
Nitekim bu aşırı ifadeler şimdiden tesirini göstermiş ve muhalefet cephesinde mağduriyet algısına sebep olmuştur. Muhalefet geleneksel manada “halkın iradesinin tecellisi” olarak her zaman alkışlanan seçim sürecinin bu şekilde “darbe” diye tanımlanması pasını gole çevirmekte gecikmemiştir.
Karşı tarafa oy verecek milyonlarca insanı “darbeci” ilan etme anlamına gelen bu ölçüsüz, garip sözlerin sahibi Süleyman Soylu umarız arada bir soluklanıp önce düşünüp sonra konuşmak gerektiğini kavrar.
HABERE YORUM KAT