1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Seçim zaferi muhasebe ihtiyacını gölgelemesin! 
Seçim zaferi muhasebe ihtiyacını gölgelemesin! 

Seçim zaferi muhasebe ihtiyacını gölgelemesin! 

Nefret yüklü muhalefet bariyerini aşmayı başaran AK Parti kendi ayağına çelme takmamalı!

17 Mayıs 2023 Çarşamba 13:18A+A-

HAKSÖZ-HABER

Aydın ve ilerici olma iddiasıyla, Kemalist ama demokrat gururuyla, sekülerizm ve ulusçuluk başta olmak üzere Batılı bütün değerleri temsil ederken anti-emperyalist mücadelenin sözcülüğünü üstlenmenin sevinç ve onuruyla siyasal söylem geliştiren fanatik ve kronik bir muhalif kitle inşa edildi. Bu kitlenin son yirmi yıldaki en büyük ve öncelikli nefret objesi hiç şüphesiz Erdoğan oldu.

CHP kadrolarıyla, sermaye çevreleriyle, aydın-şarkıcı-tiyatrocu takımıyla Türkiye'deki iktidar sınıfları azımsanamayacak oranda genişledi, alt ve orta gelir düzeyine mensup dindar-muhafazakar kitleler arasında da taraftar bularak Erdoğan'dan kurtulma hedefine çok ama çok yaklaştığına inanarak kavgayı iyice sertleştirdi. Ümitler hızla büyüdü, yaklaşan zaferden sonra kimlerin ne şekilde yargılanacağına dair listeler sosyal medya hesaplarından yayınlandı. Zaten kamuoyu araştırma şirketleri bir taraftan Erdoğan ve AK Parti'nin çöküşünü diğer taraftan da CHP, İYİ Parti ve YSP'nin seçimi ilk turda ezici bir galibiyetle alacağına dair raporlar yayınlayarak muhalif kitleleri iyiden iyiye bileyip keskin bıçak haline getirmişti.

İş öyle bir noktaya gelmişti ki İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları (Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş) sandıkların açılmaya başladığı ilk saatlerde basın açıklamasına şu cümlelerle başlamışlardı: "Biz burada 13. Cumhurbaşkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz." Evet, erken ilan edilen zafer birkaç saat içinde büyük ve yıkıcı bir hayal kırıklığına evrilmişti. Ortalığı bir mikser gibi karıştıran Ekrem İmamoğlu ertesi sabahın ilk saatlerinde İBB'den bir toplantı fotoğrafı paylaşıp "işimin başındayım" mesajıyla iyice gazlayıp keskin bıçağa dönüştürdükleri muhalif kitleleri "kabak" gibi ortada bıraktığını ilan etmişti.

Tarih, yüzü hiç kızarmayan ve adaletten önce utanma duygusundan tümüyle mahrum siyasetçi, gazeteci, sanatçı, şarkıcı, türkücü takımı marifetiyle bir kez daha tekerrür ediyordu. Kitlelerin ruhunu halüsinasyon ve manipülasyonlarla inşa eden, sadece tarihi gerçeklerle değil istatistiklerle dahi keyfi oynamalar yapabilen provokatif siyasetçi-aydın ve gazeteciler 14 Mayıs gecesi etki altına aldıkları kesimleri tarifi ve telafisi imkansız derin bir ümitsizliğe sürükledi. Erdoğan ve AK Parti kısmi oy kaybına rağmen seçimlerden yine açık ara galip çıkmış, Türkiye toplumunun hemen her kesiminden büyük bir destek almıştı.

"Tek Adam diktatörlüğü" diye ilzam ve itham ettikleri, "despotik ve soyguncu düzen" şeklinde karaladıkları Erdoğan iktidarı serbest seçimlerde Saadet, DEVA, Demokrat ve Gelecek gibi muhafazakar partileri de yanına alan CHP ve İYİ Parti’yi eze eze sandığa gömmüştü. Bu ne biçim bir "tek adam"dı ki girdiği bütün serbest seçimlerde demokrasi havarilerine nal toplatıyordu? Bu nasıl bir "despotik ve soyguncu düzen" ki Erdoğan özellikle ülke ve toplumun en fakir kesimlerinden destek bulurken “sosyal adalet aşığı” Türkçü ve Kürtçü muhalifleri ancak burjuva bölgelerinde sandıkları patlata biliyordu?

Seçimi kazansa da kaybetse de muhasebe yapması, kendini yenilemesi ve geliştirmesi gereken yine de Erdoğan ve AK Parti olacak elbette. Adalet mekanizmasından siyaset dili ve kültür politikalarına, bürokrasi ve medya yapılanmasından tüketim ve futbol kültürüne değin hayatın hemen her alanında yaşanan sorunları gidermek, mevcut başarıları geliştirip ilerletmek için yapılması gereken çok iş var muhakkak. Neticede Erdoğan'ın karizması ve organizasyon yeteneğiyle, CHP, HDP ve İYİ Parti'nin nefret üzerine kurulu tuzakçı siyasetlerinin beceriksizliğine güvenerek alınacak mesafe çok uzun olmasa gerektir. Doğru, iyi ve güzeli daha güçlü bir biçimde üretirken Kemalizme, milliyetçiliğe ve dost-akraba kayırmacılığına prim vermeyecek güçlü bir dalga oluşturup daha geniş kitleleri kucaklayıp kuşatmanın zarureti aşikardır. 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum