1. HABERLER

  2. HABER

  3. MEDYA

  4. Sayın Likoğlu unutmayın, kimse kimsenin günahından sorumlu tutulamaz!
Sayın Likoğlu unutmayın, kimse kimsenin günahından sorumlu tutulamaz!

Sayın Likoğlu unutmayın, kimse kimsenin günahından sorumlu tutulamaz!

15 Temmuz’un yıldönümü haftasında Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu “FETÖ’cü mağdur yok, hain var!”  başlıklı bir yazı kaleme aldı.

19 Temmuz 2023 Çarşamba 13:00A+A-

HAKSÖZ HABER

15 Temmuz Darbe Girişimi başını Fetullahçıların çektiği askeri diktanın Türkiye’deki siyasi idareyi gayrı meşru yollarla devirmek için giriştiği bir katliamdı. Türkiye tarihinde ilk defa halk askeri darbeye karşı sokaklara döküldü ve bu meşum girişimi püskürttü.

2010’ların başından beri siyasi idare ile Fetullahçılar arasındaki gerilim artmaya başlamıştı. Dershane krizi ilk kırılmalardan biri olarak görülürken bu süreçten sonra Fetullahçılar ile muhalefet arasında gözle görülür ilişkiler kuruldu. 15 Temmuz’da ise Fetullahçılar, Fetullahçı Terör Örgütü ismini hak edecek bir işe girişerek masum insanları katlettiler.

Bu nokta ise bizler için ayrı bir kırılmaya işaret ediyor. FETÖ ile ilişkili darbecilerle, Gülencilerle bir şekilde ilişki kurmuş sıradan insanlar arasında nasıl bir tasnif ve tanzim yapılması gerektiği konusunda kesin ve net bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Bu tarz bir düzenlemeye karşı çıkan laik-Kemalist çevreler Fetullahçılardan boşalan mevkileri doldurma derdine düşerken darbe ile uzaktan yakından alakası olmayan kimseler yıllarca hapis yattı bazıları yatmaya devam ediyor.

O dönem bu durum “at izi it izine karıştı” sözleriyle Recep Tayyib Erdoğan tarafından da dile getirilmişti. Piramit metaforu da bu yapının işleyişini anlatmak için oldukça verimliydi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Evet zor bir süreçti ama ne olursa olsun adaletin vazgeçilmez konumunu sarsacak adımlardan geri durulmalıydı. Bu tarz adımlar atılsa dahi hızlıca gerekli düzenlemelerle hatadan dönülmeliydi.

Şuan süreç karmakarışık bir hal almış durumda. Bank Asya’ya para yatırdığı, kermeslere katıldığı veya FEM’de öğretmenlik yaptığı için mahkum edilen binlerce insan oldu, birçoğunun ise mahkumiyeti devam ediyor. Darbecilerle eş muamele gören bu insanların tekrardan topluma katılması oldukça güç. Bunun yanında AK Parti’yi de var eden sosyolojiden gelen bu insanları tabir-i caizse kazanmak bizim elimizdeydi.

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası gerçekleştirilen hukuksuzluklar, yetersiz delile rağmen çıkan mahkûmiyet ve tutuklama kararları, uzun ve gerekçesiz tutukluluk süreçleri, beraat kararına rağmen memuriyete dönemeyenler, KHK’ların sebep olduğu mağduriyet ve belirsizlikler, parçalanmış ailelerin durumunu konuşamadıktan sonra her şey düzelmiş gibi davranmak beyhudedir!

15 Temmuz’un yıldönümü haftasında Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu “FETÖ’cü mağdur yok, hain var!”  başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yeni Şafak bugün iktidara yakın medya organları içerisinde İslami hassasiyetlere en yakını olma özelliğine sahip. Bu özelliği sebebiyle ondan beklenen 15 Temmuz’un muhasebesini yaparken sorunları gösterip bir çıkış yolu sunması ve idarecileri halkın sorunlarına karşı uyarmasıdır. Darbeci zihniyetle gerçek anlamda hesaplaşma da böyle olur. Kemalizm’in İttihat Terakki’den devraldığı darbe geleneğini göz ardı ederek yapılan 15 Temmuz değerlendirmelerinin de sahici bir bağlama oturmadığını bu vesileyle ifade etmek gerekmektedir.

Likoğlu’nun yazısı başlığında da anlaşılacağı üzere bu hassasiyetlerden uzak. Likoğlu söz konusu yazısında mağduriyetlerin varlığını kabul ediyor bu noktayı göz ardı etmemek lazım ancak yine de derin toplumsal yarayı tartışmayı dahi imkânsız hale getiren bir üslup ile karşı karşıyayız. Hâlbuki bizim ihtiyacımız olan şey bunca senenin ardından artık bir uzlaşma zemini bulmaktır. Sayın Likoğlu unutmayın, kimse kimsenin günahından sorumlu tutulamaz! İnsanlara "suçsuz olduğunuzu ispat edin" demek adaleti sağlamak değildir...

Uzlaşmayı FETÖ ile değil ama bu yapı ile samimi ilişkiler kuran ve darbeyle uzaktan yakında ilişkisi olmayan hepimizin mahallesinden, uzak veya yakın akrabalarından tanıdığı tabir-i caizse “yurdum insanı” ile yapmak gerekmektedir. “FETÖ’cü mağdur yok, hain var!”  dediğinizde ise vurucu bir cümle kurup dikkatleri üstünüze çekmiş oluyorsunuz ancak var olan sorunları da halının altına süpürerek toplumun kabuk bağlamayan yaralarını daha fazla deşmiş oluyorsunuz!


Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak

FETÖ’cü mağdur yok, hain var!

15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri FETÖ’nün son umuduydu. Fetullahçı Terör Örgütü, 15 Temmuz’daki kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşadı 14 ve 28 Mayıs seçim sonuçlarıyla.

Seçim süreci boyunca FETÖ’cü hainlere KHK sözü verilmişti. Ortaklardan biri hapishaneleri boşaltma sözü verirken, diğeri de bütün KHK’lıları görevlerine iade vaadinde bulunuyordu. Bazı ortaklar ise geçmişe doğru bütün özlük haklarını iade etme taahhüdünde bile bulunmuştu. Hızını alamayan bir kısmı da el altından FETÖ ile mücadele edenleri tehdit ediyordu.

Bu nedenle 15 Temmuz’un 7. yıl anmaları daha coşkulu oldu. Anmalar coşkulu olunca birilerinin kanına dokundu. 7 yıldır dillerinden düşürmedikleri ‘mağdur’ edebiyatını yeniden gündeme getirmeye kalkıştılar.

Öncelikle şunu söylemekte fayda var. Evet, FETÖ ile mücadele sırasında bazı mağduriyetler oluştu. Büyük bir iç işgal girişimi yaşandı ve aynı şekilde büyük bir direnç oldu. Adı konmamış bir savaş cereyan etti. Bu kadar büyük toplumsal olayda mağduriyetlerin yaşanmış olması anlaşılabilir bir durum.

Bütün mesele bu mağduriyetlerin asgariye indirgenmesi için gerekli hassasiyetin gösterilip gösterilmediğidir. 7 yıllık sürece baktığımız zaman mağduriyetlerin asgariye indirilmesi ve giderilmesi için fazlasıyla hassasiyet gösterildiğini herkesin kabul etmesi gerekir. En açık örnek, OHAL Komisyonu ve yargı yolunun açık tutulmasıdır.

MAĞDUR EDEBİYATI YAPANLARIN DERDİ AZILI HAİNLERİ KORUMAK

Peki, mağdur edebiyatı yapanların derdi gerçekten mücadele sırasında yaşanan mağduriyetler mi, yoksa bu mağduriyet söyleminin arkasına saklanarak, azılı hainleri korumak mı? Bu soruya cevap aramadan önce özet bir FETÖ tarifi yapalım.

Yarım asırdır devletin bütün kılcal damarlarına sızan ve yabancı istihbarat servisleri ile içli dışlı olan bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. En profesyonel tetikçiler bu örgütte, en profesyonel katiller bu örgütte, en profesyonel yalancılar bu örgütte, en profesyonel takiyeciler bu örgütte, en profesyonel fahişeler bu örgütte, en profesyonel hırsızlar bu örgütte, kötülüğün ordinaryüsü, bu örgütün elebaşı...

Böyle bir örgütün ülkemizde nasıl mağduriyetler oluşturduğunu bir hayal edin. Soru çalarak on binlerce kişinin hakkını gasp etti. Kurmaylık, uzmanlık, görevde yükselme, akademik kariyer, bildiğiniz her alanda FETÖ soru çalarak insanların hayallerini de çaldı.

Yasa dışı telefon dinleyerek, binlerce insana kötülük yaptılar. Kiminin ihalesine fesat karıştırdılar, kiminin projesini çaldılar, kiminin özel hayatına girdiler. Soruşturmaları emelleri için kullandılar, terfileri önlemek için, sırası gelenler hakkında soruşturma başlattılar, atamaların önüne soruşturmalarla geçtiler. Yaptıkları kötülüğü anlatmaya ne sayfalar yeter ne de kelimeler...

ÖNCELİK, FETÖ’CÜ HAİNLERİN MAĞDUR ETTİKLERİNE VERİLMELİ

“FETÖ’cü mağdurlar” için ortalığı ayağa kaldıranların, FETÖ’nün bu mağdur ettikleriyle ilgilendiğini, onların haklarının iade edilmesini istediklerini, o haksızlıkların giderilmesini, o kötülükleri yapanların cezalandırılmasını istediklerini hiç gördünüz mü?

Öğretmen olmak isteyip de Fetullahçı alçaklar yüzünden olmayan kaç bin kişi var, polis olmak isteyip de olmayan kaç bin kişi var, terfi edemeyen kaç yüz subay var, tıpta uzman olamayan kaç bin doktor var, akademik kariyeri engellenen kaç bin akademisyen var? Bu soruların sonu yok...

Fetullahçı Terör Örgütü’nün kötülüğüne maruz kalmayan hiçbir normal insan yok bu ülkede. Mutlaka bir sebeple FETÖ’nün kötülüğünün kurbanı olmuşuzdur, kimimiz farkında olarak, kimimiz farkında olmadan.

Fetullahçı hainler, her alanda yaptıkları kötülükler nedeniyle sadece yaşadığımız dönemleri değil geleceğimizi de çaldılar. Bu milletin zeki çocuklarını ya kandırarak ya da kumpas kurarak ülkeye hizmet etmelerinin önüne geçtiler.

Mağduriyet konusunda samimi olanlar, işe buradan başlamalı. Önce Fetullahçı hainlerin ve iş birlikçilerinin mağdur ettiklerinin mağduriyetinin giderilmesi için yola çıksınlar. Hak yerini bulduktan sonra FETÖ ile mücadele sırasında at izinin it izine karışıp karışmadığını tekrar ele alır, atları kurtarıp itlerin icabına bakarız.

HABERE YORUM KAT

3 Yorum