
Savcılar, Prof. Ersanlı ve Zarakolu'ya Ne Sordu?
Ersanlı ile Zarakolu’ya emniyet ve savcılıkta sorulan sorular aramalarda bulunan kitaplar ve ders notlarıyla ilgili.
Taraf, KCK’ya yönelik İstanbul’da düzenlenen operasyonda tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakolu’nun savcılık ve mahkemedeki ifadelerine ulaştı. “Örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan Ersanlı ile Zarakolu hem savcılık hem de mahkemede iddiaları reddetti.
Yayıncılık Faaliyetini Sordular
Burhan Ekinci’nin Taraf’taki haberine göre özel yetkili savcılığın, Zarakolu’na BDP’nin Siyaset Akademesi ve evinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgelere ilişkin üç soru sorduğu öğrenildi. Zarakolu soruları şöyle cevapladı: “Siyaset Akademesi’ne davet üzerine katıldığım doğrudur. Kursiyerlere ders vermedim... Ele geçirilenler yayıncılık faaliyetim nedeniyle yaptığım çalışmalarla ilgilidir. Kitap taslaklarını içermektedir. Suçlamalara konu faaliyetlerim tamamen entellektüel faaliyetlerdir.”
Ersanlı’nın Ders Notları
Savcılığın Prof. Dr. Ersanlı’ya ise evinde yapılan aramalarda ele geçirilen notlardaki “Kürdistan Cephesi, Türkiye Cephesi” “kendi kaderini tayin hakkı”, “yerel yönetimler” ve BDP milletvekili Sebahat Tuncel’le yaptığı telefon görüşmesinin sorulduğu öğrenildi. Prof. Dr. Ersanlı ifadesinde Siyaset Akademisi’ne gönüllü olarak gittiğini hatırlatarak “KADER için hazırladığım ‘Türkiye Siyasi Kültür ve Siyasal Sistem’ adlı kitabımı okutmak için gittim” dedi. Sorguda üzerinde durulan “Türkiye Vatandaşlığı” kavramının 1921 anayasasında yer aldığını hatırlatan Ersanlı “Kendi kaderini tayin hakkı”na ilişkin ise 1918’deki Wilson prensipleri ile Türkiye’nin de taraf olduğu BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi’ni örnek göstererek savunma yaptı. Roj TV’den kendisinin arandığı hatırlatılan Ersanlı “Davet edildim ama canlı olarak herhangi bir programına katılmadım” dedi. Taraf’a konuşan avukat Ercan Kanar da “Tutuklamaya ilişkin deliller yok. Evleri aranmış. İllegal bir yazı bir belge, örgütün yayın dökümü, KCK’ya. PKK’ya ilişkin bir belge çıkmamış” dedi.
Ersanlı İçin Uluslararası Tepki
Bu arada tutuklamaların ardından başlatılan imzaya kampanyasına “Türkiye’deki Keyfi Gözaltıları Durdurun!” (Stop Arbitrary Detentions in Turkey!) başlıklı uluslararası imza kampanyasında sayı 2 bin 500’ü buldu. Bu isimlerden bazıları ise şöyle: İngiliz yazar Musa Moris Farhi, Columbia Üniversitesi’nden Prof. Hamid Dabashi, Hintli yazar Arundhati Roy.
İçişleri Bakanından Prof. Tepkisi
Öte yandan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin KCK tutuklamaları ile ilgili tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Şahin, 20 bin profesörden bir tanesi tutuklanınca, sorgulanınca ya da yargılanınca ‘profesör olduğu için yargılanamaz’ yaklaşımı ve değerlendirmesinin doğru olmadığını Türkiye’de sanki bütün profesörler yargılanıyormuş gibi algı oluşturmaya kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Şahin’in açıklamaları şöyle: “Profesörlük ünvanını kullanarak kimsenin bir bölücü yapının şehir uzantısına gidip orada Türkiye’yi bölme dersleri vermeye hakkı olmadığını düşünüyorum. Eğer böyle bir şey yapılırsa ki yapıldığı iddiasıyla onlar üzerinde yargılama yapılıyor o zaman devletin kurumları devletin hakimi, savcısı devreye girer. Devlet önce kendisini korumak durumundadır. Vatandaşlarını koruyabilmek, huzurunu güvenliğini, ülkenin bütünlüğünü ve birliğini sağlayabilmek için.”
HABERE YORUM KAT
Türkiye'de yargı mekanzimasının da, yargı mantığının da ne kadar dar, kısır ve önyargılı olduğunun bir tezahürü ile karşı karşıyayız. Aynı takıntılı kafa yapısının ürettiği saçmalıklar dziisinden bir tanesi daha karşımızda.
Yanıtla (0) (0)Yok, dosya içeriğini falan bilmiyorum, suçlamalar şu gerekçeyle doğrudur ya da yanlıştır da diyemeyeceğim bu yüzden. Mamafih Büşra Ersanlı ya da Ragıp Zarakolu'nun veya Ayşe Berktay'ın örgütlü bir irtibatının olabileceğine de hiç inanmıyorum. Bunun hiçbir altyapısı yok, mantığı da yok! Dolayısıyla delil diye ileri sürülebileek verilerin de tutarlı olamayacağına eminim.
Basit ve tartışabilir irtibatlar kurarak yasadışı örgüt ilişkisi suçlamasında bulunmak bu ülkede savcıların ve yargıçların çok sevdiği bir tarz. oysa bu tarz ülkeyi sürekli eski karanlık tartışmalara sürüklüyor, sürekli patinaj yaptırıyor.
... Bundan 100 yıl önce Arapları kandırdılar şimdi sıra Kürtler de. Şimdi Araplara nasıl gülüyorlarsa yarın da Kürtlere gülecekler
Yanıtla (0) (0)her türlü sözde iyileşme ve ilerlemeye rağmen,
Yanıtla (0) (0)bu ülkede kürt olmak veya kürtleri savunmak büyük bir risk
elbette, kürtler dışında kimseye haksızlık yapılmıyor demiyorum. sistemin farklı kesimlerle-ki burada da kürtler bulunuyor- sıkıntısı olduğunu, onların haklarını çiğnediğini biliyoruz.
fakat kürt olmak bunların yanında ayrıca ezilmenin sebebi.