1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Savaşın yıl dönümünde savaş hazırlığı
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Savaşın yıl dönümünde savaş hazırlığı

31 Aralık 2010 Cuma 00:57A+A-

İşgal güçlerinin iki yıl önce Gazze’ye yönelik ani saldırısıyla başlatılan savaşın başlangıç günlerinin ikinci yıl dönümündeyiz.

Bu savaşın Mısır’ın ihanetiyle, ateşkesin yenilenmesi görüşmeleri sürerken saldırı olmayacağı garanti edilip de ardından ani bir şekilde başlatılması sebebiyle özellikle başlangıç dönemi sarsıcı olmuştu. İlk saldırıda Gazze’deki güvenlik güçlerinin bir mezuniyet töreni düzenlediği sırada tören alanının hedef alınması sebebiyle çok sayıda genç güvenlik görevlisi şehit edilmişti. Öğle saatlerine denk gelen ilk saldırıda evlerine dönen okul çağındaki çocuklardan ve onların annelerinden de hedef alınarak ölen veya yaralanan birçok kişi olmuştu.

İşin ilginç yanı savaşın üzerinden iki yıl geçmeden gün yüzüne çıkarılan Wikileaks belgelerinde Abbas yönetiminin ve Mısır başta olmak üzere bazı Arap yönetimlerinin bu saldırıda işgalcilere yeşil ışık yaktıklarının gün yüzüne çıkmasıydı. Biz bu gerçeği daha önce muhtelif yazılarımızda bazı önemli ipuçlarından hareketle dile getirmiştik. Zaten savaşın Furkan Savaşı olarak adlandırılmasının sebebi de buydu. Çünkü bu savaşta Filistin davasına yaklaşımda samimi olanlarla işgalci saldırganlarla işbirliği içinde olanlar yerlerini belli etmişlerdi. Bu ayrışmayı sadece siyasi mekanizmada değil medyada ve dinî kimlikli akımların sergilediği tavırlarda da müşahede etmiştik.

Siyonist işgal devleti 2008 sonunda başlattığı ve “Dökme Kurşun” adını verdiği savaşta planladığını elde edemedi. Direnişin kararlı ve fedakâr mücadelesi onu durdurmayı başardı. İşgal devleti ondan bir buçuk yıl önce de Güney Lübnan’a yönelik 33 gün süren savaşında, şiddetli hava saldırıları ve büyük yıkımlar gerçekleştirmesine rağmen yenilgiyi kabullenmek zorunda kalmıştı. 2000 yılında Güney Lübnan’daki, 2005’te de Gazze’deki işgal güçlerini çekmek zorunda kalması da siyonist işgal açısından önemli askerî yenilgiydi. Bazıları bu çekilmeleri işgalcilerin taktik için yaptığı yorumunda bulunduysa da onların Güney Lübnan’dan çekilirken bölgedeki Güney Lübnan Ordusu (SLA) adını verdikleri işbirlikçi milis güçlerini direnişçilerin insafına bırakıp gittikleri, Gazze’den çekilirken de aynen Medine’den çekilen yahudiler gibi kale benzeri villalarını ve yazlıklarını kendi elleriyle yıkıp çıktıkları göz önünde bulundurulursa hiç de taktik olmayacağı anlaşılır.

Bu tecrübelerden dolayı sütten ağzı yanan siyonist işgalci her ne kadar şimdi yeni bir bardağı ağzına götürebilmek için iyice üfleme ihtiyacı duyuyorsa da yeni bir saldırının zeminini oluşturmak için yoğun çaba içinde olduğu da dikkatten kaçmıyor. Fakat artık saldırı hazırlıklarında taktik değiştirmiş durumda. Kendi tehdit gücünü öne çıkarmaktan ziyade, kendisinin tehdit altında olduğu kanaati oluşturmak amacıyla yoğun bir propaganda faaliyeti yürütüyor. Hizmetindeki medya organları vasıtasıyla sürekli Filistin direnişinin silahından, füzelerinden, roketlerinden söz etmesi, bu silahları kasten mübalağalı bir şekilde dünya kamuoyuna lanse etmeye çalışması işte bu amaç için.

Siyonist işgalcilerin “solcu” geçinen ve yerine göre Netanyahu hükumetinin saldırgan tutumuna karşı çıkıyormuş gibi görünen Haaretz gazetesindeki köşe yazarlarının bile Filistin direnişinin savunma gücünü hedefe yerleştiren ve asılsız iddialara yer veren makaleler yazmaları tamamen psikolojik savaşın bir oyunudur. Bütün bu yayınlarla yeni bir savaşın, saldırının altyapısının, zemininin oluşturulmasına çalışılmaktadır. Bu yazılarda kendi öz vatanına sahip çıkma mücadelesi veren direniş bir tehdit olarak gösterilirken siyonist işgalin her gün yeni bir saldırı düzenlediği, her gün yeni birilerini öldürdüğü dikkatlerden uzak tutuluyor. Oysa işgal güçlerinin sadece sonuna geldiğimiz Aralık ayının başından itibaren gerçekleştirdikleri saldırılarda 16 Filistinli şehit edilirken, 38 kişi de yaralandı. Her gün değişik yönlerden saldırılar gerçekleştirerek Gazze’de insanların ölüm korkusuyla yaşamalarına yol açmak isteyen işgal devleti bir yandan da sık sık geniş çaplı saldırının tehdit mesajlarını gönderiyor.

İslâm âleminin işgal güçlerinin saldırıları ve kapsamlı savaş tehditleri karşısında alarma geçerek Gazze halkını yalnız bırakmayacağını ortaya koyması gerekir.

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT