1. HABERLER

  2. ÇEVİRİ

  3. Savaşın kuşattığı çocuklar: Görünmez kahramanlar
Savaşın kuşattığı çocuklar: Görünmez kahramanlar

Savaşın kuşattığı çocuklar: Görünmez kahramanlar

Gazze'deki çocuklar en temel insan haklarından mahrum bırakılmakta, bombardımandan daha çok açlık nedeniyle ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.

02 Nisan 2025 Çarşamba 18:37A+A-

Nur Ebu Meryem’in We Are Not Numbers’da yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz-Haber için tercüme etti.

gazze-cocuk101.jpg

İman Ghoneeim Al-Ghoul, 9 yaşında.

Bugün Gazze'de okul çocuklarının sırt çantaları değişime uğradı. Bir zamanlar kitap, defter, kalem ve boya kalemlerinin bulunduğu çantalar artık kıyafet, yiyecek ve soykırım zamanlarında hayatta kalmak için gerekli diğer malzeme ve eşyalarla dolup taşıyor. Bazen çocuklar okul çantalarını kardeşlerinin ceset parçalarını taşımak için kullanmak zorunda kalıyor. Yükleri ağır ve diğer tarafta onları bekleyen bir eğitim yok - sadece yerinden edilme kampları ve her an yaşanabilecek “ölümün korkusu” var.

Gazze'deki çocuklar için ölüm tehdidi gerçek - bombardımandan değilse bile açlıktan. Çocuklar en temel insan haklarından mahrum bırakılıyor. Bir kutu yiyecek alabilmek ve açlık sancılarını biraz daha dindirmek için uzun kuyruklarda bekliyorlar. Birçoğu da tuzlu su ve içme suyu taşıyarak ailelerine yardım ediyor. Bu yorucu bir iş ve dünyanın diğer bölgelerinde rahatlık ve sıcaklık içinde yaşayan çocuklardan bir evren kadar uzakta.

Yerinden edilme kampımda bu tür günlük sahnelere tanık oldukça, bunlar hakkında yazmak zorunda hissediyorum. Kamptaki çocuklardan bazılarından hikâyelerini paylaşmalarını ve eğer yapabiliyorlarsa duygularını çizerek ifade etmelerini istedim. Coşku ve tutkuyla yanıt verdiler ve en akla hayale gelmez koşullarda yaşarken ‘eve’ duyulan ortak bir nostaljiyi ortaya koydular.

Her çocuğun anlatacak farklı bir hikâyesi var ve her birinin hikâyesi acı verici. Çocuklar, ülkenin kuzeyinde kalmış ve hayatta olan ve olmayan akrabalarını ve komşularını özlüyorlar. Evde geçirdikleri güzel günlerin mutlu anılarını anlatıyorlar - annelerinin hazırladığı lezzetli yemekler, neşeli günler ve enkaz altında uzun süredir gömülü olan hediyeler.

gazze-cocuk102.jpg

Rua Muhammed Atwa, 13 yaşında.

9 yaşındaki İman, soykırımdan önce okula otobüsle gidip gelirken yaşadığı hayatın bir resmini çizdi. Hâlâ var olup olmadığını bilmese de kuzeydeki evine dönme konusunda her zaman iyimser olan 13 yaşındaki Rua, evinin sokağında etrafındaki yıkım ve enkazı görerek kendini çizdi. On beş yaşındaki Kun babasını bir quadcopter kurşunuyla kaybetmiş. Yaşadığı kampı, Arap ülkeleri tarafından sağlanan çadırları ve kampın bahçesinde oynayan çocuklarla birlikte çevresindeki alanları çizdi.

gazze-cocuk103.jpg

Kun-Ali-Abu-Fahm, 15 yaşında.

On yaşındaki Vadies, Cibaliye'de yerinden edilmiş. Bana birçok bombalamadan sağ kurtulan kuzeni Lama'yı özlediğini söyledi. Kendini Lama ile birlikte çiziyor ve ona kavuşmak için her gün dua ediyor. Ona evini sordum, hala duruyor muydu yoksa yıkılmış mıydı? Bana ne kadar güzel olduğunu göstermek için evini çizmeden önce “Yeryüzünden kayboldu” diye cevap verdi. Vadies soruyor: “Bizim de onlar gibi barış içinde yaşamaya hakkımız yok mu?”, - Gazze'nin dışındaki dünyada yaşayan diğer çocuklara atıfta bulunarak.

gazze-cocuk104.jpg

Vadies Awad Abed, 10 yaşında.

Karşılaştıkları tüm zorluklar nedeniyle Gazze'nin en genç nesli için her zaman derin duygular beslemişimdir. COVID-19 nedeniyle eğitimlerinin büyük bir bölümünü zaten kaybettiler. Pandemi, mevcut soykırım başlamadan önce bile çok sayıda askeri operasyon da dâhil olmak üzere kuşatma altında yaşamanın tüm zorluklarının üzerine geldi. Şimdi iki yıllık eğitimlerini daha kaybettiler. Ayrıca travma, açlık ve zorla yerinden edilmenin etkilerini yaşıyorlar.

Ancak Gazze halkı olarak, tüm ağırlığına rağmen bu duruma teslim olmayı reddediyoruz. Birçok genç farklı alanlarda eğitim girişimlerine öncülük ediyor. Çocukların hayatlarında bir fark yaratmanın önemine inanıyorlar. Gazzeliler olarak eğitimin herkes için temel bir hak olduğuna inanıyoruz. Şimdi çocuklarımızın eğitimini korumak için kolektif bir sorumluluk hissediyoruz; işgal ve soykırım karşısında elimizdeki tek silah bu. Çocuklarımızın eğitiminin ortadan kaldırılmasına izin verilirse, sonuçları çok kapsamlı olacaktır.

Eğitimi yeniden tesis etmeye yönelik bu kolektif çabaya yardımcı olmak istedim ve Gazze'deki genç gönüllülerin öncülük ettiği ilham verici bir girişim olan Gazze Büyük Zihinler Okulu'na katıldım. Bombardıman, ölüm ve yıkımın ortasında, aileler çocuklarının eğitim, eğlence ve psikolojik desteğe erişimini sağlamak için onları okula kaydettiriyor. Ekibimiz, bu olağanüstü koşullarda bile çocuklara bir miktar eğitim sağlamak, öğrenmelerine ve oyun oynamalarına yardımcı olmak için elinden geleni yapıyor. Onların çabalarını desteklemek için çalışırken, diğerlerini de bize katılmaları için motive ve teşvik ediyorum.

Filistinli çocuklar gururlu ve kararlılar. Okula benzer her şeyi seviyorlar. Eğitim onlar için önemli ve geleceğe dair hedeflerinden bahsederken gözleri parlıyor. Çocuklar ne zaman eğitim çadırında olsalar, sevgileri ve adanmışlıkları dışarıda onları çevreleyen savaşı gölgede bırakıyor.

Savaşı ilk gününden beri yaşayan Gazzeli bir kız olarak ben ise, soykırım altında her gün tanık olduklarımın acısını dindirmek için her zaman çıkış yolları arıyorum. Yazmak bana yardımcı oluyor ve kelimelerim aracılığıyla bu dehşeti yaşayan diğerlerine, özellikle de çocuklara ses vermeyi umuyorum.

Hepimizin iyileşmeye ihtiyacı var ve bu ihtiyaç savaş bittikten çok sonra da devam edecek. Yıkım, korku ve kayıp anıları savaşın ardından gelen sessizlikte peşimizi bırakmıyor - o zaman bile kalplerimiz ve zihinlerimiz patlamaların yankıları, sevdiklerimizin çığlıkları ve üzerimize çöken korkunç belirsizlikle sarsılıyor.

Bu yaraların en derinini çocuklarımız taşıyor. Gecenin bir yarısı kâbuslardan çığlık atarak uyandıklarında ya da yüksek seslerden ürktüklerinde bunu açıkça görebiliyoruz. Bazıları konuşma yetisini kaybetmişken, diğerleri çadırlarından çıkmayı istemiyor çünkü çıktıkları takdirde ellerinde kalan az miktarda şeyi de kaybedeceklerinden korkuyorlar. Keder ve korkunun ağırlığı çok küçük omuzlara ağır geliyor.

 

* Nur Ebu Meryem, Gazze'deki El-Ezher Üniversitesi'nde İngilizce alanında uzmanlaşmış bir işletme öğrencisidir. Bir Filistinli olarak, Gazze'deki toplumunun deneyimlerine ve dayanıklılığına ışık tutmak için yazmayı, hikâyesini dünyayla paylaşmak için güçlü bir araç olarak kullanmaya çalışıyor.

HABERE YORUM KAT