Şarapnel sağ elimdeki tüm tendonları kopardı
Eve doğru yürürken bir patlama ve çığlık sesleri duydum. Yere düştüm ve etrafımdaki diğer insanların da yere düştüğünü gördüm. Sonra bilincimi kaybettim.
Yazan Abou Ali’in electronicintifada’da yayınlanan yazısı Haksöz-Haber tarafından tercüme edilmiştir.
Bu yazıyı Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat kampından yazıyorum. Dizüstü bilgisayarımı ve telefonumu artık sol elimle kullanıyorum. 9 Ekim 2023'te İsrail bombardımanının ardından sağ elimdeki hissi kaybettim.
O gün annem benden yumurta almak için markete gitmemi istemişti.
Gazze Şehri'nin kuzeyindeki İstihbarat Kuleleri'ndeki (el-İbraj el-Muhaberat) evimizden pazara kadar yürüdüm.
O zamanlar halen yumurta satın alınabiliyordu. Bombalamalar olsa da yemek yememiz gerektiğini biliyorduk ve pazar yeri meyve ve sebze alan diğer insanlarla doluydu.
Eve doğru yürürken bir patlama ve çığlık sesleri duydum. Yere düştüm ve etrafımdaki diğer insanların da yere düştüğünü gördüm. Sonra bilincimi kaybettim. Uyandığımda bir gün sonraydı ve hastanedeydim. Elimi hareket ettiremediğimi fark ettiğimde şok oldum.
Şarapnel parçaları koluma saplanmıştı. Acı o kadar şiddetliydi ki ölecek gibi hissediyordum. Doktor bana elimdeki tüm tendon ve sinirlerin koptuğunu ve şarapnelin çıkarılması için acil bir ameliyat geçirmem gerektiğini söyledi.
Bir hafta sonra ameliyata girdim. İyileşme sürecinde bile elimi hareket ettiremiyordum.
Ekim 2023'ten önce Gazze İslam Üniversitesi'nde bilgi teknolojileri okuyordum. Hayalim Google'da kıdemli bir programcı olmaktı. Elimi hiç kullanamazsam bunun ne kadar zor olacağını merak ediyorum.
Bir katliamdan diğerine
Elimdeki his kaybı bu yeni gerçekliğin sadece başlangıcıydı.
12 Ekim'de İsrail İstihbarat Kulelerini bombalamıştı. Allah’a şükür ailem çoktan tahliye edilmişti ve herhangi bir can kaybı yaşamadık.
Bu süre zarfında, hastaneden taburcu olduktan sonra kaldırımda yattık. Bir adam bize sekiz kişilik ailemin ancak sığabileceği küçük bir çadır verene kadar bir çadırımız bile yoktu: ben, annem, babam ve beş erkek kardeşim.
Ekim ayından bu yana yedi kez yer değiştirdik: Han Yunus'a, Refah'a, Nuseyrat'a ve sonra tekrar geri döndük.
Yaşam koşullarımız hala çok kötü. İçecek temiz su bulamıyoruz ve su bidonlarını doldurmak için uzun mesafeler kat ediyoruz. Ayrıca düşman tarafından sürekli tehdit altındayız.
Haziran ayında kulak ve burun enfeksiyonu nedeniyle tekrar hastanede tedavi görmeye başladım. Bu kez Nuseyrat'taki El Avda hastanesinde tedavi gördüm.
Tarif etmekten hoşlanmadığım bir gündü. İsrail o gün Nuseyrat'ta yüzlerce insanı öldürdü ve ben yanmış cesetler, kanlı bedenler ve çığlık atan insanlar gördüm.
Gazze, dünyanın yaşanması en zor yerlerinden biri. Her gün bir dayanıklılık ve azim sınavı ve savaş ve istikrarsızlık hayatımın her yönünü şekillendirdi.
Kolumdaki yaraya bir güç olarak bakmaya çalışıyorum, güçlü olduğumu ve kırılmayı reddettiğimi hatırlatan bir şey. Sakatlığımın beni tanımlamasını istemiyorum.
Her gün acımı bir amaca dönüştürmek için, hareket etmeye ve iyileşmeye çalışıyorum.
Bu yolculuk kolay değil ama cesaret ve umutla kucakladığım bir yolculuk.
*Yazan Abou Ali, Gazze'de bir bilgisayar programcısı.
HABERE YORUM KAT