Hayatı Vahiyle Yönetmek seminerine Ali ÇİYDEM Abese Suresinin mealini vererek başladı. Abese Suresinin Risaletin ilk yıllarında yani ilk beş yıl içerisinde inzal olduğunun rivayet edildiğini vurgulayan ÇİYDEM surenin başında anlatılan ve ekser ulema tarafından da Ümmü Mektum’un Peygamberimizin Mekke’nin ileri gelenleri ile toplantı halindeyken ya da görüşme yapıyorken o ortama girerek Peygamberimizden nasihat etmesini istemesi olayını anlattı.

Olayın başlı başına bir ibret olduğunu vurgulayan Ali ÇİYDEM risaletin henüz başında Peygamberimizin böylesi bir azar işitmesinde ve Ümmü Mektum’un kişiliğinde o ortamda bulunan Mekke’nin ileri gelenlerinden Utbe b.Şeybe Ebu Cehil Ümeyye b.Halef Ubbi b.Halef gibi zalimlerle yapılan görüşmede derinlikli olarak incelenmesi ve tefekkür edilmesi gereken yönler olduğunu vurguladıktan sonra konu ve sure hakkında şunlara değindi.

*Peygamberimiz Mekke’de tevhid ve adalet mücadelesini yerleştirmeye çalışırken ve önüne türlü zorluklar çıkıyorken ve bu zorlukları çıkartanların başında yer alanlarla yaptığı görüşme tamamen Peygamberimizin öngörmüş olduğu bir faydaya ya da belki de tersinden düşünürsek “şunlarla son bir görüşme yapayım oldu oldu olmazsa farklı bir yol denenebilir” tarzındaki bir niyete tekabül etmektedir.

*Peygamberimizin ilk dönem Müslümanlara yönelik çalışma ve gayretleri olduğu kadar aynı zamanda söylemini yaygınlaştırmak fikri planda üstünlüğü ele geçirip bunu kalıcı hale getirmek için tüm Mekke’ye dönük yapmış olduğu amellerinden birisi olarak kabul edilebilir.

*Peygamberimizin ortaya koymuş olduğu bu işin Allah tarafından azarlanması Peygamberimizin de yanılmış ya da hataya düşmüş olabileceğini göstermektedir.

*Mekke’nin ileri gelenleri ile ayarlanan ve yapılan bu görüşme herhangi bir vahyi uyarıya ya da böyle bir temele dayanmadığından dolayı eleştirilmiş olabilir.

*Kim olursa olsun vahiy (Kur’an) atlanarak yapılacak olan her çalışma ya da her söz mutlaka tekrar gözden geçirilmeli ve ondan sonra karar verilmelidir.

*Peygamberimiz duyarlı ince fikirli ve derin hissiyatlı birisi olsa dahi bu uyarıya muhatab olması göstermektedir ki; insanların alışkanlıkları kültürleri maddi imkanları yada imkansızlıkları ne olursa olsun bunlarla birlikte insana yol gösterecek olan sadece vahiydir.

*Elbetteki Peygamberimizin gayesi Allah rızası idi fakat Allah rızasını kazanacağım diye kafana göre hareket edemezsin lider önder olsan bile vahyin önüne geçemezsin. Bugün de sıklıkla şahit olunduğu gibi Allah rızası için dine bir şey eklemek ya da dinden bir şey çıkartmak olacak şey değildir.

*  Asıl olan İslam davasını yüceltme uğruna “kahramanlık” yapmak değil vahyin öngördüğü istikamet üzerinde hata payları da içerisinde olmak kaydıyla yürümeye çalışmaktır.

*Peygamberimizin rivayetlerde geçen şekliyle “kör” birisine “yüzünü ekşit” mesindeki zarar sadece vahiyle alakalıdır.

*En genel anlamıyla bu rivayet hayatı vahiyle yönetmek gerektiğine vurgu yapmaktadır.

*Müslümanlar ne zaman nerede nasıl davranacaklarını ancak ve ancak Kur’an’dan öğrenebilirler.

*Vahiy belli bir zümrenin yola getirilmesi için değil halkın daha doğrusu mustazafların  arasında kökleşmesi için inzal edilmiştir.

Soru cevap kısmı ile devam eden seminer “ümmü mektum” olayından sonra insana vurgu yapmak ve sonunda da yine ahiret vurgusu ile son buldu.

  Sapanca’da bu sezonun son semineri Ömer SEVİM tarafından Gelecek Tasavvuru ve Kureyş Suresi konusunda 2 Temmuz Cumartesi saat 21.00 de SABED Dernek merkezinde yapılacak.