Şanlıurfa’da kuduz hastası üzerinden insani değerler ayaklar altına alındı
Kuduz tanısı konan hastaya işkence edilip görüntüler basına servis edildi.
HAKSÖZ HABER
Şanlıurfa’da kuduz tanısı konan bir şahıs, hastaneden kaçtıktan sonra tekrar yakalanması sırasında kendisine hastalığının bir semptomu olan su korkusu (hidrofobi) ile işkence edilerek görüntüler kayıt altına alındı ve sosyal medya ile basın kuruluşları tarafından bu görüntüler servis edildi.
Söz konusu görüntüler hem süregelen başıboş köpek sorununu hem de sağlık ve medya alanlarında meydana gelen ahlak problemini bir kez daha hatırlattı.
Eskiden sık görülen kuduz hastalığı, hayvanların aşılanması ve ısırılan kişilerin aşılarla ve antiserumla hemen tedavi edilmesi protokolünün yaygınlaşması sayesinde uzun süredir çok nadir görülen bir hastalık. Ne var ki son yıllarda sokak köpeklerinin sayısının kontrolsüz şekilde artması, bu hayvanlara yönelik kontrolün olmaması, hatta oluşturulan atmosferle adeta sokak hayvanlarının kutsanma derecesinde korunması nedeniyle köpek saldırıları sonucu birçok insan hayatını kaybetti, yaralandı ya da kuduz gibi hastalıkların sayısında ciddi artışlar yaşandı
Şanlıurfa’daki vakıada ise hastaya sağlık çalışanları tarafından dalga geçercesine su ile işkence edilmesi ve yetmezmiş gibi kaydedilip paylaşılması insana dair temel değerlerin ayaklar altına alınmasından başka anlama gelmiyor. Zira kuduz hastalığının herhangi bir tedavisi yok ve muhtemelen bu hasta birkaç gün içinde hayatını kaybedecek.
İzlediğimiz çirkin görüntüler de gösteriyor ki koca koca etik, ilke, değer gibi söylevlere rağmen insana dair çarpıcı şeyler utanmadan magazin konusu kılınıyor, beğeni ve tıklanma saplantısının ucuz malzemeleri olarak kayıt altına alınıyor.
Doğrusu bu pervasızlığın biraz da kuduz hastalığına yakalanan kişinin Suriyeli olmasıyla ilgili olduğunu düşünmemek elde değil. Son yıllarda kuduzdan çok daha tehlikeli ve bulaşıcı olan 'Irkçılık salgını' buraya sığınan insanların hayatını zindana çevirmişken bir Suriyelinin hasta mahremiyetinin önemi mi olurmuş?
Bu çirkinliğin medyada pazara düşmesinin de basın ilkeleriyle ilişkilendirilmesi sığınmacılar söz konusu olunca geçerliliği olmayan bir ilke galiba. Zira basın özgürlüğü özellikle sokak röportajları saçmalığıyla birlikte son yıllarda önü alınmaz bir infial aracına dönüşmüş durumda.
HABERE YORUM KAT