1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Şamil Basayev'i unutturmamalıyız!
Şamil Basayev'i unutturmamalıyız!

Şamil Basayev'i unutturmamalıyız!

Ahmet Varol bugün işbirlikçi Kadirov idaresi altında Çeçenlerin maruz kaldıklarına karşı Basayev gibi insanların mirasını hatırlatıyor.

08 Temmuz 2023 Cumartesi 12:30A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Bir Şamil Basayev vardı!

Çeçen direnişinde pek çok önemli şahsiyet hayatını feda etti. Bunlardan bazıları cephede savaşırken Rus işgalcilerin saldırılarına hedef olarak, bazıları sinsi bir suikast sonucu, bazıları da esir edildikten sonra işkence altında hayatını kaybetti. Bütün bu cinayetler Moskova yönetiminin Çeçenistan’da tam anlamıyla bir uluslararası terör siyaseti izlediğini ve bu siyaseti yerine göre karşıtlarını ortadan kaldırabilmek için sınır dışına da taşıdığını gösteriyordu.

Şehit edilenlerin içinde lider kadrodan olanlar önemli bir yekûn teşkil ediyor. Bunun sebebi orada direnişe ve özgürlük mücadelesine öncülük edenlerin bizzat kendilerinin önde gitmeleridir. Aynı şeyi Filistin direnişi açısından da söylememiz mümkündür. Ondan dolayı Filistin direnişinde de şehit edilenler arasında mücadeleye öncülük edenler, lider kadro içinde yer alanlar önemli bir yekûn oluşturmaktadır.

Bu şekilde davaya ve direnişe öncülük edenler hayatlarıyla olduğu gibi ölümleriyle de mücadeleye örnek oluşturmuşlardır. İki gün sonra yani 10 Temmuz’da şehadetinin 17. yıl dönümünü idrak edeceğimiz Şamil Basayev de onlardan biridir.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Kim Allah yolunda çarpışır sonra öldürülür veya üstün gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.” (Nisâ, 4/74)

Biz Şamil Basayev’in de Allah’ın izniyle dünya hayatını âhiret hayatı karşılığında satanlardan biri olduğunu ümit ediyoruz. Çünkü onun direnişi, mücadelesi beşeri hesaplar veya ulusal çıkarlar için değil Allah rızası içindi.

Dediğimiz gibi Çeçen direnişinde onun dışında da birçok önemli lider şahsiyet şehit oldu. Onların başında hareketin hem siyasi hem askeri liderlerinden ve müstesna şahsiyetlerden olan Cehar Dudayev’i anabiliriz. Ondan sonra bayrağı devralan Aslan Maşadov da Allah yolunda sürdürdüğü mücadelede şehit oldu. Yine bu mücadelenin önderlerinden Selimhan Yandarbiyev Katar’ın başkenti Doha’da maruz kaldığı bir suikast sonucu şehit oldu. 18 Mart 2014 tarihinde Kafkas İslâm Emirliği’nin emiri Dokku Umarov şehit edildi. Bunların dışında da birçok dava önderi şehitler kervanına katıldı. Yüce Allah’tan hepsine rahmet ve mağfiret diliyoruz.

Bugün Moskova yönetimi yerli işbirlikçiler vasıtasıyla Çeçenistan üzerindeki işgal ve hâkimiyetini sürdürüyor. Ne yazık ki işgalciler kendi askerleri vasıtasıyla başaramadıklarını hep bu yerli işbirlikçiler vasıtasıyla başarabildiler. 

Söz konusu ihanet sebebiyle, Kafkaslar’da Moskova sultasından kurtulup özgürlüklerine kavuşmak isteyen Müslüman halkların yıllarca süren mücadelelerine rağmen onların topraklarında Rus işgali fiilen sürüyor. Batı ve ABD bu işgalde bazı göstermelik ve siyasi amaçlı eleştiriler dışında Moskova’ya söze gelir bir tepki göstermedi. Özgürlüklerine kavuşmak isteyen halkların kesin reddettiği kukla yönetimler oluşturulmasına, katliamlar gerçekleştirilmesine, insanların kitleler halinde yurtlarını terk ederek başka yerlere sığınmak zorunda bırakılmalarına zikre değer bir tepkisi olmadı. Zulme ve haksızlığa karşı halkların özgürlük mücadelelerine öncülük eden direniş hareketlerini ise tüm İslâm coğrafyasında olduğu gibi burada da terör örgütü olarak nitelendirdiler.

Ama Batı emperyalizmi Rus işgalcilere aynı müsamahayı Ukrayna’da göstermedi. Orada işgale karşı direnenleri teröre başvurmakla suçlamadı. Bu tabii ki Batı emperyalizminin ikiyüzlülüğünden kaynaklanmaktadır ve biz de buna dikkat çekmek istiyoruz. Yoksa gerçekte Moskova’nın Çeçenistan işgaline karşı olduğumuz gibi Ukrayna işgaline de karşı olmamız gerekir ve bu işgale karşı mücadeleyi de haklı buluyoruz. 

Bugün Moskova, Çeçenistan’da bir kukla yönetim vasıtasıyla egemenliğini sürüyor olsa da Çeçenistan halkının özgürlük özlemi son bulmuş değildir. Ayrıca söz konusu kukla yönetim işgalin devamı anlamına geldiğinden yurtlarını terk etmek zorunda kalmış binlerce Çeçen bugün hâlâ hasret duydukları ülkelerine dönebilmiş değil.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum