Samatya Vakası ve Komploculuğun Sefaleti
Ermeni kadınları hedef alan saldırıların komplo olmayıp, “adi vaka” çıkması hakkında farklı senaryolar çizenler ne diyecek.
HAKSÖZ-HABER
Samatya’da yaşlı Ermeni kadınları hedef alan saldırıların zanlısı yakalandı. Olayın Ermeni cemaatine yönelik bir komplo olmayıp, “adi vaka” olduğunun ortaya çıkması karşısında failler hakkında çok farklı senaryolar çizen çevrelerin ne diyeceklerini merak ettik.
28 Aralık’ta Samatya’da Maritsa Küçük adlı yaşlı bir Ermeni kadının öldürülmesi ve ardından 4 kadının daha gasp edilmesi olayları medyada yoğun bir Samatya duyarlılığına neden olmuştu. Samatya’da işlenen ve biri ölümle sonuçlanan bu saldırılar üzerinden yaratılmak istenen puslu havayı hatırlayan var mı?
Yaşananlar vahim gelişmelerin habercisi olarak yorumlanmış ve adeta tüm ülke harekete geçmeye çağrılmıştı. Tüm bu kampanyanın hangi bilgi ve verilere dayanılarak yapıldığı ise her zamanki gibi yine pek sorulmamış, neredeyse üzerinde hiç durulmamıştı.
İki aylık süreçte Ermeni cemaatini hedef alan büyük bir saldırganlık kampanyasının ayak sesleri olarak yorumlanan bu saldırılar üzerine ne kadar iddialı, abartılı değerlendirmelere şahit olmuştuk. Acaba bu yayınlar, açıklamalar, eylemler neyin göstergesi sayılmalı? Türkiye’de bazı kesimlerin sadece abartmayı sevdiğinin mi, yoksa ortalığı germeye, karanlık havalar çalmaya yatkın bir ruh halinin yaygınlığının mı?
Her halükarda az bilgi, hatta kimi zaman “yok bilgi” ile bu kadar iddialı, abartılı tutumlar sergilemenin bu ülkede yaygın bir politik tutum olduğunu biliyoruz. Samatya olayıyla birlikte bir kez daha görülen bu hastalıklı tutuma dikkat çekmekte yarar gördük. Konuyla ilgili çeşitli çevrelerin tutumlarını yansıtan alıntıları birlikte okuyalım:
TKP’nin Sol Haber sitesinden bir başlık (23 Ocak 2013):
“Samatya'da faşizm kol geziyor: Bir Ermeni kadına daha saldırıldı!”
İHD: Samatya saldırıları ırkçı saiklerle gerçekleşmiştir
İnsan Hakları Derneği (İHD), Samatya’da son iki ay içinde yaşanan saldırılar hakkında hazırladığı raporu bugün açıkladı. İHD, saldırıların ırkçı saiklerle işlendiğine dikkat çekerek soruşturmanın genişletilmesini istedi.
25 Ocak 2013 Cuma Agos
İHD İstanbul Şubesi, Samatya’da 22 Ocak Salı günü Sultan Aykar’ın saldırıya uğramasının ardından semtte incelemeler yaparak hazırladığı raporu açıkladı. Şube binasında düzenlenen basın toplantısında konuşan İHD yöneticisi Meral Çıldır, şunları söyledi:
“Saldırı kurbanlarının ortak noktaları yaşlı, kadın ve Ermeni olmalarıdır. Esas amacın gasp ve hırsızlık olmadığı görülüyor. Çok kolay etkisiz hale getirilebilecek yaşlı ve güçsüz insanlara ağır şiddet uygulanması bunun bir göstergesidir.”
İçişleri Bakanlığı’na konuya ilişkin bir rapor sunacaklarını belirten Çıldır, sözlerine şöyle devam etti: “Maritsa Küçük cinayetine ilişkin soruşturma şeffaf yürütülmelidir. Adalet Bakanlığı ile koordinasyon halinde adımlar atılarak dosya üzerindeki gizlilik kararı kaldırılmalıdır. Olayın faillerini bulmakla sınırlı kalınmamalı, bağlantıları da mercek altına alınmalıdır. Irkçılığı suç sayan bir yasa çıkarılmaldır” diye konuştu.
Samatya’daki Rum kilisesi de taşlı saldırıya uğradı
Toplantıda bir gazeteci, Sultan Aykar’ın darp edildiği gün Samatya’da bulunan Rum kilisesine yönelik taşlı saldırı gerçekleştiğini dile getirdi, “Konuyla ilgili olarak Türkiye Ermenileri Patrikhanesi yatkilileri, konuyu nefret olarak değerlendirmediklerini söyledi, Ekümenik Patrikhane’den de yanıt alamadım” dedi. Bunun üzerine İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyesi Ayşe Güneysu şu cevabı verdi;
“Kiliselerin çok haklı olarak endişleri var. Samatya’da da durum öyle. Olayları gizleyerek, olayların üzerini kapatarak kendilerine güvende hissetmeye çalışıyorlar ama bizim de bunca yıllık deneyimimiz ve hassasiyetlerimiz var.”
Nor Zartonk’tan Arno Kalaycı’da yaşananların aksi ispat edilene kadar birer nefret suçu olduğunu ve saldırılar ile Ermeniler üzerinde korku salınmaya çalışıldığını söyledi.
Samatya’da korku hâkim
Raporda, Samatyalılarla yapılan görüşmelerde dile getirilen kaygılara yer verildi;
“Yaşlılarımızı yalnız bırakmak istemiyoruz. Çok tedirginiz, çok korkuyoruz.”
“Ermeni sözcüğü küfür olarak kullanılıyor. Ermeni sözcüğü küfür olarak kullanılmaya devam ettikçe, saldırı ve cinayetler de devam edecektir. Bugün 80’lik insanlar, yarın 30’luk, 40’lık insanlar. Bizim adımız küfür yerine kullanıldıkça bunların sonu gelmeyecek.”
“Bir kişi, bir Mustafa’yı, Osman’ı, Ahmet’i öldürürse katil olur, cezaevine girer ve orada da katil muamelesi görür. Ama bir kişi bir Hagop’u, bir Haçadur’u öldürürse kahraman olur, cezaevinde de kahraman muamelesi görür. Arada böyle bir fark var.”
“Bugün İstanbul’da Ermeni nüfusu, toplam nüfusun binde birinin altında. Ama Ermenilerin bir suça kurban gitme oranı, bunun tam tersine çok yüksek.”
“Ben vatandaş olmak istiyorum. Devlet dairelerinde çalışmak istiyorum. Beni hâkim yapsınlar, savcı yapsınlar, vazgeçtim, çöpçü yapsınlar. Eşit vatandaş olayım yeter.”
“Bir tinerciyi bulup çıkaracaklar, işte suçluyu bulduk diyecekler. Sağ olsunlar, var olsunlar ama bu cinayet ve saldırıların ardındaki duygu ve dürtüleri açıklamayacak.”
“Malatya katliamından ağızları yandı, öldürülenlerin ne şekilde öldürüldüğü bir anda bütün kente yayıldı ve gizlenemedi. Aynı hataya düşmemek için Maritsa Yaya’nın cesedinin ne şekilde bulunduğunu gizlemek istiyorlar.”
T24 sitesinin 24 Ocak tarihli haber başlığı :
“Samatya'daki saldırılarda Emniyet rahat, Ermeniler tedirgin
…. 'Planlı bir saldırı'
Sultan Aykar’ın torunu Karin Etik ise, saldırıların planlı olduğunu ve Ermenilerin hedef alındığını düşündüklerini söyledi. Etik, “Eğer bu hırsızlık olsaydı, bayıltır ya da bir şekilde değerli bir şeyleri alıp giderdi fakat böyle bir durum söz konusu değil. Yayam, yere düştükten hemen sonra, simsiyah giyinmiş birini gördüğünü söyledi. Bağırması üzerine sol gözüne defalarca yumruk atmış. Elmacık kemiği de şişmiş durumda. Yayamın dairesinin üst katında oturan, biri 14, diğeri 15 yaşındaki iki kız hemen alt kata koşmuşlar. Kızlar ‘Biz gördüğümüz zaman saldırganı tanıyabiliriz’ diyorlar. Olay öncesinde de, kapının önünde oturmuş, sigara içerken görmüşler saldırganı. Anlıyorlar ki dikkatlerini çeken o adam, yayama saldıran kişi. Demek ki planlı yapılan bir saldırı bu. Eve girmesi için yayamı kapıda beklemiş. Bunun üzerine komşular hemen polise haber veriyorlar. Görgü tanıkları, ayrıca, oradaki bir otomobilin üzerinde dergi okur gibi yapan iki kişinin de, bu saldırganla göz temas halinde olduğunu tahmin ediyorlar. Demek ki gözcülük yapanlar da var.”…
26 Ocak 2013 tarihli Akşam Gaztesinde Nihal kemaloğlu’nun değerlendirmesinden:
Samatya’da kol gezen ‘kötülük’
“….Her ne kadar piyasalara elden teslim gündelik hayatın ürettiği şiddet tezahürlerini ‘kadın cinayetleri’, ‘çocuk istismarı ve tecavüzü’, ‘borç cinneti’, ‘sağlık çalışanlarına şiddet’, ‘öğretmene şiddet’ diye modern kategorilere tasnif etsek bile Samatya’da yaşanan ‘şiddet ve vahşet’ serisi tarihsel Ermeni nefretini düşündürüyordu.
IRKÇI HASSASİYET SÖYLEMİ HERKESİN İŞİNE YARAYINCA…
Ermeni kökenli vatandaşların yoğun yaşadığı Samatya’da ‘ırkçı refleksin’ sindiği yerden uzanarak etnik/dini aidiyetine göre düşmanlaştırdığı ‘kurbanına’ pençelerini geçirerek dolandığını söyleyebilirdik...
İstanbul’un göbeğinde korunmasız Ermeni kadınlara karşı gerçekleştirilen ‘ağır darp, cinayet, kaçırma’ girişimleri öyle gündelik suç niteliğine uymuyordu.
Milli birlik ve beraberlik popülizminin ‘Türklük ve Sünnilik’ söylemiyle coşturulduğu ülkemizde maço, milli duyguları tahrike teşne dolaşan şahısların aradığı ‘nefret objesi’ ‘Alevi’den gayrimüslime, Kürt’ten Ermeni’ye’ doğru düşman kimlik hiyerarşisiyle sıralanıyordu…
En vahşice işlenmiş planlı cinayetin zanlısı eğer savunmasını ırkçı hassasiyetler üzerinden kurarsa ‘haksız tahrik’ indirimiyle taltif edeceğini ve adi suç sıfatını ‘vatan evladı’ algısına mazhar olacağına emindi…
Velhasıl ‘Ermeni’yi öldürdüm’ ya da ‘kafasına sıktım’ ifadelerini olağanlaştıran, ‘milliyetçi duygulara kapılıp adam vurmuş’ yorumuyla katillerin aklandığı ve saklandığı günümüzde Samatya’da yaşlı Ermeni kadınların öyle adli ‘hırsızlık ve darpa’ uğradığına inanmak gerçekten bayağı zordu.
Ya da her fırsatta ‘tek millet ve makbul kimlik’ söylemleriyle kitleleri heyecanlandıran devlet ve siyasetin yarattığı soy sopa ‘nefret’ ikliminin adi hırsız ve katillerin de işini hayli kolaylaştırdığını kabul etmeliydik…
Ama bir gecede yan komşumuzu, yan mahallemizi ‘göçe zorlayacak’ nefreti bünyemizden temizleyemediğimiz gibi yakalarına yapışıp yurtlarını terk ettirdiğimiz insanlar gidince, o meşum öfkemizin büyüyerek bizde kaldığı bilgisi de oldukça önemliydi…”
DurDe’nin Samatya Gözlem ve Faaliyet Raporu:
“…. Samatya’da yaşlı Ermeni kadınlara yönelik, biri cinayetle sonuçlanan bu saldırıların ardındanDurDe Girişimi üç ayrı heyetle, resmi kurumlara üç ayrı ziyaret gerçekleştirmiştir. Bunlar:
1- 6 Şubat 2013 tarihinde İl İnsan Hakları Kurulu’ndan sorumlu vali yardımcısı SayınMustafa Güran ile makamında 1 saatlik görüşme.
2- 7 Şubat 2013 tarihinde Fatih İlçe Kaymakamı Sayın Ahmet Ümit ile makamında 1 saatlik görüşme.
3- 25 Şubat 2013 günü İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu ile makamında 45 dakikalık görüşme.
Her üç görüşmede de heyetlerimiz başta Samatya’da yaşayan yaşlı ve çocuklar olmak üzere, Ermeni toplumunun yaşadığı kaygı ve gerginlikleri aktardı. Olayların ortak özellikleri (tümünün yaşlı Ermeni kadınlara yönelik olması, aynı kilise civarında ve aynı saatlerde işlenmeleri, tüm saldırıların yaşlı kadınlar evlerine girmek üzereyken gerçekleşmesi vb) göz önüne alındığında bu saldırıların önyargı saikiyle işlenmiş nefret suçları olabileceğine işaret edildi. Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü yaklaşırken, 2015’e yönelik hazırlıklar çerçevesinde işlenmiş suçlar olabileceğine dikkat çekildi.
Saldırıların Kasım ayı sonunda başlamasından önce ASİM-DER isimli bir derneğin twitter üzerinden Ermenilerin okul, kilise ve vakıf binalarının açık adreslerinin yayınladığı, bunun yerleşik Ermeni düşmanlığının yarattığı negatif iklime zemin oluşturabileceği vurgulandı. Birbirine yakın tarihlerde gerçekleşen bu saldırıların yanı sıra Kadıköy’de bir Ermeni okulu öğretmeninin öldürülmesinin de benzer kaygıları arttırdığına ve Ermeni toplumunun “Yeni bir saldırı dalgası mı geliyor?” gerginliğine kapıldığına dikkat çekildi.
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe
DurDe Girişimi
28 Şubat 2013
Konuyla ilgili diğer haber spotları:
Samatya'da Faşist Saldırı
Samatya’da yaşlı Ermeni kadınlara yapılan saldırılara bir yenisi daha eklendi. 28 Aralık’ta işlenen Maritsa Küçük cinayetinin ve diğer yaşlı Ermeni kadınları hedef alan saldırıların faili ya da failleri yakalanmadan, 80 yaşındaki Sultan Aykar da saldırıya uğradı.
Agos'un haberine göre, Samatya’da oturan Sultan Aykar, 22 Ocak Salı günü 17.00 civarında dairesine girdiği sırada, baştan aşağı siyah giyinmiş maskeli, 35 yaşlarında kır saçlı bir kişi tarafından darp edildi. Yaşlı kadının çığlıkları duyan komşuların yetişmesi üzerine, saldırgan kaçarak olay yerinden uzaklaştı.
_____________________
Samatya saldırılarının özeti: 'Ermeni sözcüğü küfür olarak kullanılıyor'
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, Samatya’da Ermeni yurttaşları hedef alan saldırılara ilişkin önemli bir rapor yayınladı. Raporda görüşlerine yer verilen Ermeni yurttaşların şu sözleri çok şey anlatıyor: "Ermeni sözcüğü küfür olarak kullanılıyor."
Samatya’da 28 Kasım 2012’den itibaren Ermeni yurttaşlara yönelik saldırılara ilişkin, İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon bir rapor yayınlandı.
____________________
Samatya'da Ermenilere yönelik biri cinayetle sonuçlanan dördüncü saldırıya hedef olan 85 yaşındaki Sultan Aykar, olay anını anlattı. "Kapıyı açtım, ben eve girerken arkamdan sırtıma ve kafama yumruklar inmeye başladı. Yere düşünce de tekmeleye başladı" diyen Aykar'ın torunuKarin Etik, saldırının planlı olduğunu savundu. Diğer yandan olaylar ile ilgili açıklama yapan Fatih Emniyeti, "Saldırıların örgütlü olmadığını, hırsızlık amaçlı olduğunu" söyledi.
____________________
Aralık ayının başında yalnız yaşayan 87 yaşındaki Ermeni kadın evine girerken saldırıya uğramış ve tek gözünü kaybetmişti, 28 Aralık’ta ise 85 yaşındaki Maritsa Küçük evinde vahşice bıçaklanmış halde ölü bulunmuştu.
Kurbanlarını Samatya’da yaşlı savunmasız Ermeni kadınlar olarak belirleyen bu saldırı zinciri, 6 Ocak’ta başka bir yaşlı Ermeni kadını yolda arabaya bindirerek kaçırmaya çalışmıştı.
HABERE YORUM KAT