Saldırıya Uğrayan Anne Savcıya Neler Anlattı?
Abdulkadir Selvi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Camide içki içenler, Kabataş'ta başörtülü kadını dövüp üzerine işeyenler nerede?" sorusuna cevap verdi.
Başbakan Erdoğan'ın danışmanlarından Abdulkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Camide içki içenler, Kabataş'ta 10 aylık çocuğuyla başörtülü kadını dövüp üzerine işeyenler nerede" sorusuna bugün belgeyle cevap verdi. Selvi, Yeni Şafak gazetesindeki bugünkü köşe yazısında saldırıya uğrayan başörtülü kadının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifadeyi yayınladı.
Kılıçdaroğlu'nun olayı araştırmadan bu şekilde bir yalanlama içerisinde girmesini eleştiren Selvi, "Kız çocuğu yetiştirmiş bir baba, torun sahibi bir dede olarak, tartaklanan, yere yıkılıp tekmelenen, aşağılanıp hakarete uğrayan, üstüne işenen bir kadına sahip çıkmasını beklerdim. Demek ki insanlık bu kadar zormuş" diye yazdı.
İşte savcılıktaki ifadelere yer veren Abdulkadir Selvi'nin bugünkü yazısı:
***
Kılıçdaroğlu, İşte Gelinin İfadesi
Abdulkadir Selvi / YeniŞafak
Kulislerde Kılıçdaroğlu'nun sesi çın çın çınlıyordu.
CHP Lideri, öyle bir öfkeyle konuşuyordu ki, Meclis'in öteki ucundan duyulması için mikrofon kullanmasına gerek yoktu.
CHP Grubu'na göz attım, gaz maskesi takmış bir grup, 'Her yer Taksim her yer direniş' diye slogan atıyordu.
Onları direnişleriyle baş başa bıraktım ama Kemal Bey'e ilgisiz kalamazdım.
Çünkü Kemal Bey, 'Camide içki içenler, Kabataş'ta 10 aylık çocuğuyla başörtülü kadını dövüp üzerine işeyenler nerede' diye soruyordu.
Bu sözleri işitince, CHP Lideri'nin başörtülü bir kadına yapılan saldırı ve cami işgali karşısındaki duyarlılığı ilgimi çekti.
Ama daha yazımın mürekkebi kurumadan Kemal Bey'in, iki olaya da inanmadığına ilişkin cümleler döküldü.
'Duyarlılık' adına sarf edilmemiş o sözler. Tam tersine duyarsızlık örneği olarak kullanılmıştı.
CHP lideri hem kendisi inanmıyor hem de iki çirkin örneği hatırlatan Başbakan'ı da yalancılıkla suçluyordu.
Ortaya yeni bir durum çıkmıştı.
İki yalan iddia ve bu iddiaları dile getiren yalancı Başbakan…
Derin bir hüzün çöktü üzerime.
İşte dedim insanlığın bittiği nokta burası.
23 yaşında, 6 aylık Bebek sahibi bir anne saldırıya uğruyorsa, bunun dini, milliyeti, başörtülüsü, başı açığı olmaz.
Bir ibadethaneye giriliyor, orada adaba mugayir şeyler yaşanıyorsa, bunun camisi, kilisesi, havrası olmaz.
Ben Kemal Bey'den ana muhalefet lideri olarak, bunları kınamasını beklerdim.
Hadi olmadı.
Özgürlükleri dilinden düşürmeyen birisi olarak, başörtüsünden dolayı saldırıya uğrayan bir kadına saygı duymasını isterdim.
Kadın hakları denilince mangalda kül bırakmayan bir partinin genel başkanı olarak, kadına yönelik saldırıya tepki göstermesini beklerdim.
Kadın denilince başı açığıyla başı kapalısı bizim için fark etmez, kadın her haliyle saygıdeğerdir diye bir tavır geliştirmesini isterdim.
Hadi onları da geçtim.
Kız çocuğu yetiştirmiş bir baba, torun sahibi bir dede olarak, tartaklanan, yere yıkılıp tekmelenen, aşağılanıp hakarete uğrayan, üstüne işenen bir kadına sahip çıkmasını beklerdim.
Hadi onu da geçtim.
İnsan olarak böylesine bir iğrençliğe karşı sesini yükseltmesini isterdim.
Ama olmadı.
Demek ki insanlık bu kadar zormuş.
Bunları yapmayan Kemal Kılıçdaroğlu ne yaptı peki?
'Hani nerede kamera görüntüleri' diye olayı çürütmeye çalıştı ki, sözün bittiği yer işte burası.
Kemal Bey, olayın gerçek boyutunu çok mu merak ediyorsunuz.
O zaman ben size Kabataş İskelesi'nde saldırıya uğrayan başörtülü anne Z.D.'nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan ifadesinden bölümler aktarayım.
İfade konusunda bir tereddüdünüz varsa, ifade metnini de göndereyim.
Yine ikna olmazsanız başörtülü gelinin kayınpederi Bahçelievler Belediye Başkanı orada, gidin mağdur olan aile ile görüşün.
Yok ben bunların hiçbirini yapmam, başörtülü gelinin değil, ona saldıranların, üzerine işeyenlerin yanındayım diyorsanız, ona bir şey diyemem.
Olay 1 Haziran Cumartesi günü Kabataş İskelesi'nin önünde meydana geliyor.
OLAY ANINI ŞÖYLE ANLATTI
Z.D. 4 sayfadan oluşan, altında polis memurları M.B ile Z.Ç'nin imzaları da bulunan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifadede olayı şöyle anlatıyor:
'Eşkalini bildirmiş olduğum şahıs yanıma gelip durdu, ani bir şekilde benim başörtümü tutarak önce yukarıya doğru kaldırdı ben ne olduğunu anlamadan yüksek sesle, 'Tayyip'in …. Buldum beyler, gelin …' diye bağırmaya başladı. Elimin içinde kızımın bulunduğu Bebek arabasını tuttuğumdan dolayı hızlı hareket edemedim. Ancak kafamı çekerek başörtümü bu kızın elinden kurtarmaya çalıştım ancak başaramadım. Ben çabalamaya devam ederken kalabalık grup içerisinden eşkalini göremediğim erkek bir şahıs benim sol yanağıma Tokat attı, benim dengem bozulduğundan dolayı Bebek arabası elimden kurtuldu, sırt üstü yere düştüm.'
Devamını da yazacağım Kemal bey.
Bazı yerleri üç nokta bırakacağım. Bazı yerleri hiç yazmayacağım. Onlar yaparken yüzü kızarmamış, siz onları savunurken ne yaparsınız bilmem ama ben okurken yüzüm kızardı. Sadece o anneye ve bebeğe olan saygımdan dolayı bazı bölümleri üç nokta geçeceğim.
TEKMELEYİP KÜFRETTİLER
'Ben yerden kalkmaya bu şahıslardan kurtulmaya çalıştıysam da çok kalabalık olduğundan başaramadım. Şahıslar beni tekmelerken, 'şerefsizin evladı, o.. çocuğu, eşarplı kaltak, biz devrim yapacağız kökünüzü kazıyacağız Türkiye'den, hayvan kaltak Tayyip'i de seni de … … yollayacağız bu ülkeden şeklinde yüksek sesle bağırıp hakaret ettiler. Bana tekme vuruyorlardı.'
6 AYLIK BEBEĞE NE OLDU
Kemal Bey ilginizi çeker mi bilmem ama bir de 6 aylık Bebek var.
Z.D. ifadesinde o anda bebeğinin ne olduğunu da anlatıyor. Siz annelik duygularının ne olduğunu anlamazsınız ama bu satırları eşiniz Sevim Hanım için yazıyorum. Ne de olsa o da bir anne…
'Kalabalık arasından Bebek arabasının arkasında 28-30 yaşlarında, şişman yapılı, kahverengi kıvırcık saçlı, beyaz tenli, kahverengi gözlü, etli geniş burunlu bir kişi Bebek arabasını tutarak sallıyordu, arabasının içerisinde kızım aşağı yukarı zıplıyordu. Kendimi bu şahısların arasından alıp, çocuğumun yanına gidemedim.'
BAŞÖRTÜSÜNE İŞEYİN
Kin ve nefret o denli gözlerini bürümüş ki, Z.D. ifadesinde bunu da anlatıyor. Kemal Bey ilginizi çeker mi bilmem ama aktarıyorum:
'3-4 kişi benim üzerime idrarlarını yaptılar, tam bu esnada bir kadın sesiyle, 'Başörtüsüne, başörtüsüne işeyin' şeklinde bağırıyordu.'
KORKUDAN SÜTÜM KESİLDİ
Peki bu arada bebeğe ne oldu?
'Yerdem kalktım ve 3-4 metre ileride Bebek arabasının yanına gittim.6 aylık kızım ağlıyordu. Sol ayak diz altında küçük bir sıyrık vardı kanamıştı, yine sol kolunda morluk vardı'
İşte Kemal Bey, sizin savunmaya çalıştığınız kişilerin yaptıkları bunlar…
6 aylık bebeğe ve savunmasız bir anneye bunları yapanlar, eğer darbe yapmayı başarsalardı, Başbakan'a ve ailesine neler yaparlardı?
'Çapulcular' kadar size heyecan verir mi bilmem ama son bir bölüm daha var.
'Yaşadığım korku neticesinde bebeğimi emziremedim, sütüm kesildi, halen de emzirememekteyim' diyor genç anne.
Dikkat ederseniz bu anlatımda bazı bölümler kopuk. Onları yazamadım
Kemal Bey, çünkü orada alçaklıklar var. Ne dediğimi anladınız herhalde…
YENİ ŞAFAK
HABERE YORUM KAT