‘Sakın Bunu Kimseye Anlatma’
“Darbeciler belki iktidarı ele geçiremediler ama halkın yardım ve din duygularında çok ağır tahribat yapmayı başardılar.”
Yaşar Süngü’nün yorumu:
‘Sakın Bunu Kimseye Anlatma’
Zengin Bedevi, çölde devesi ile giderken, hemen ileride “su, su" diye inleyen birini görünce, hemen devesinden atlar ve ona kana kana su içirir.
Ardından da karnını doyurur.
Bedevinin yardım ettiği kişi kendine geldikten hemen sonra, zengin bedeviyi etkisiz hale getirerek, bedevinin neyi var neyi yok, hepsini alır.
Sonrada bedevinin devesine binerek oradan uzaklaşmaya başlar.
Soyulan bedevi hırsızın arkasından defalarca, “Sakın bunu kimseye anlatma" diye bağırır.
Hırsız bedevi önce aldırış etmez buna ama uzaklaştıkça kafasına dert olur ve geri döner. Soyduğu bedevinin yanına gelerek ona sorar; “Neden kimseye anlatma" diyorsun.
Kumların üstünde oturan soyulan adam şöyle der;
Eğer bu yaptığını anlatırsan, bundan sonra çölde gerçekten aç ve susuz kalanlara hiç kimse yardım etmez.
ZEKAT İSTİSMAR EDİLDİ
Yukarıdaki hikayeyi niçin anlattım?
15 Temmuz hain darbe teşebbüsü hem devlete hem de milletin dini inancına yönelik en ağır saldırıydı.
Darbeciler belki iktidarı ele geçiremediler ama halkın yardım ve din duygularında çok ağır tahribat yapmayı başardılar.
Yıllarca milletin dini duygularını istismar ederek yardım ve zekâtları toplayıp güçlendikten sonra vatana ihanet etmek kimsenin aklına gelebilecek bir ihtimal değildi ve bu teşebbüs halkın cemaatlere yönelik güvenine büyük bir darbe vurdu.
Son darbenin halk içindeki etkilerini azaltmak için Diyanet İşleri Başkanlığı zekât ibadeti konusunda yeni bir çalışma başlatmış.
YARDIMA EN YAKINLARINDAN BAŞLA
Zekat aslında her müminin kendi çevresindeki fakirlere, işçilere, zor durumda olan yetimlere yardım etmek değil.
Evladınızın mirasçı olarak malınızda nasıl hakkı varsa, fakirin de zenginin malında, parasında, servetinde öylece hakkı var.
Diyanet bu yıl öncelikle her zengin Müslümanın yoksulun payı olan zekatı vermeye kendi çevresinden başlamasını öneriyor.
Herkes öncelikle kendi çevresindeki yoksulun hakkını verdiğinde adalet sağlanmış, kardeşlik duyguları yeniden canlanmış, zengin fakir arasındaki kardeşlik artmış olacak.
Mantıklı mı?
Mantıklı.
Herkes kendi evini ve evinin önünü süpürürse her yer tertemiz olur.
HER CANIN HAKKI VARDIR
Diyanet 2017 yılı Ramazan ayı temasını “Üzerinde Her Canın Hakkı Var" olarak belirlemiş.
İyi de etmiş.
Anne babalarımızın, eşimizin, çocuklarımızın komşumuzun, yetimin, yolcunun, fakirin, miskinin üzerimizde hakkı var.
Dünyanın en ücra köşesinde açlık ve kıtlık içerisinde zorluk çeken her müminin, her insanın üzerimizde hakkı var.
Sokağa terk edilmiş her hayvanın üzerimizde hakkı var.
Can taşıyan her varlığın üzerimizde hakkı var.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in dediği gibi;
Ramazan bize kendimizi, Rabbimizi, çocuğumuzu, kardeşimizi, komşumuzu, yetimi, fakiri, miskini hatırlatmaya gelen muhteşem bir medeniyettir.
Ramazan, her sene bize diyor ki;
'Ey insanlık, bu gidiş nereye, nereye gidiyorsunuz.
O uğrunda koştuğunuz nefsinizi, hevanızı dizginleyin.
AHLAK DİNDARLIĞIN ÖZÜDÜR
Biz Müslümanlar için en büyük tehlike ibadetlerimizin rutinleşmesi, sıradanlaşması, şekle indirgenmesi, özünü kaybetmesidir.
Ahlak, dindarlığın özü ve merkezidir.
Bütün ibadetlerin gayesi, bizi ahlaklı birer birey, ahlaklı bir toplum oluşturmaktır.
Her sene diyoruz ki, 'Ramazan bizi değiştirmeye geliyor, biz Ramazanı değiştirmeyelim'
İSRAF SOFRALARI
İftar sofralarımızı sadece zenginlerin davet edildiği şatafatlı sofralara dönüştürmeyelim.
Her zengin sadece fakirin sofrasına katkıda bulunmakla kalmasın.
Her iş adamı çalıştırdığı işçinin evine gitsin misafir olsun.
Onlar gelip zenginlerin sofralarında oturmasın, siz gidin fakirlerin sofrasında oturun.
Fakir fakir olabilir, ama zenginin onuru neyse fakirin onuru odur.
Ülkemize sığınanlar sokaktayken biz gidip iftar sofralarımızda neşe ve huzur içerisinde iftar yapmayalım.
BOĞAZINIZDAN YETİM HAKKI GEÇMESİN
Oruç tutan her mümin Ramazan'a girerken lütfen şöyle defterini, kalemini eline alsın, 'benim üzerimde kimlerin hakkı var' diye düşünsün.
Acaba kursağımızda yetimin hakkı var mı diye düşünsün.
Anne-babanın hukukunu ne kadar yerine getiriyoruz?
Kaç komşumuzdan haberdarız?
Bugün apartmanlarla, gökdelenlerle çevrilmiş, kuşatılmış şehirlerde, beton duvarlar arasında hiçbir ilişki kalmadı.
Ramazan'ı her canlının üzerimizde hakkı olduğunu düşünerek yaşayalım.
Ramazan'dan sonrasını da…
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT