Sakarya Özgür-Der Şubesi ve İHH tarafından organize edilen  “Suriye Direnişi ve İslami Sorumluluğumuz” konulu konferans Adapazarı AKM'de yoğun bir katılımla gerçekleştirildi.

Said Ali Çakıcı’nın Nisa Suresi 75 ve 76. ayetlerini okuması ve meallerinin verilmesi ile başlayan programda Suriye direnişini süreç olarak özetleyen ve İslam dünyasında nasıl algılandığını vurgulayan sinevizyon gösterimi yapıldı.

Sinevizyonun ardından ilk konuşmacı olarak Araştırmacı Yazar ve bilhassa Filistin Kudüs ve Ortadoğu üzerine yoğunluklu analiz ve tespitleriyle bilinen Ahmet Varol konuşmasını yaptı. Ahmet Varol ağırlıklı olarak Suriye direnişini emperyalistlerin bir oyunu olarak niteleyen ve Suriye’deki Baas rejimi yıkılırsa Filistin ve Kudüs’ün özgürlük mücadelesi sona erer mantığı üzerine kurulan zihniyeti eleştirdi. Hiçbir sebebin hiçbir stratejinin hiçbir önceliğin zalimin yanında yer almayı gerektiremeyeceğini vurgulayan Ahmet Varol Suriye halkının özgürlük mücadelesinin desteklenmesi gerektiğini ve Kudüs ve Filistin’in özgürlüğünün Suriye’nin özgürlüğünden geçtiğini belirtti.

İkinci konuşmacı olarak kürsüye gelen Haksöz Dergisi Yazarı Hamza Türkmen ise konuşmasında Suriye direnişini algılama ve anlamada vahyi ölçülerin temel alınması gerektiğini Müslüman’ın ilk defa özgürlük ortamının sağlanması noktasında mücadelesinin görülmesini Suriye direnişini bir süreç ve safha safha düşünülmesi lazım geldiğini vurguladı. Suriye konusunda yaşanan ihtilafların kökeninde yanlış din algıları ile vahiyden ve tarihten kopuk okumaların etkili olduğunu belirten Türkmen konuşmasını bu perspektifte devam ettirdi. Müslümanın en önemli vazifelerinden birisinin mal can din nesil ve akıl emniyeti olarak bilinen emniyetleri sağlama noktasında ortaya çıktığına dikkat çeken Hamza Türkmen bu temel şartlar sağlandıktan ve asgari olarak hayatta kalabilme ön şartı yerine geldikten sonra diğer tüm sorunların konuşarak tartışarak istişare edilerek çözülebileceğini vurguladı. Suriye direnişi sürecinde mazlum Suriye halkından değil de zalim ve katil Baas rejiminden yana tavır koyan İran’ın tarihsel ve geri dönülemez çok vahim bir hatanın içerisinde olduğunu vurgulayan Türkmen İran bu sürdürdüğü tavır ile İslam dünyasındaki saygınlık ve imajını da zedelediğini vurguladı. Türkiye ile İran’ın Suriye olayında rol kapma çabası içerisinde olduklarını Türkiye’nin NATO üyesi olarak ABD ve AB’nin yanında yer aldığını İran’ın ise yeni emperyalist ve kapitalist Rusya ve Çin ile ittifak halinde olduğunu söyledi.

Hamza Türkmen’den sonra konuşan Suriye Milli Meclis Üyesi Fevzi Zakiroğlu ise konuşmasını daha çok Suriye’de yaşanan somut olaylar ve örneklikler üzerine kurdu.Müslüman tavrın her zaman haksızlıklara katliamlara cinayetlere sömürüye karşı olması gerektiğini vurgulayarak başladığı konuşmasında Peygamberimizin “Bir münker gördüğünüzde elinizle düzeltin gücünüz yetmezse dilinizle düzeltin eğer ona da gücünüz yetmez ise kalbinizle buğz edin ki bu imanın en zayıfıdır” sözüne atıf yaparak sürdürdü. Suriye’de müslümanların Allah’tan başka kimseden yardım beklemediklerini belirten Zakiroğlu dünya müslümanlarından Suriye direnişe sahip çıkmalarını istedi. Enfal suresi 72. ayette geçen “…Bununla beraber eğer dinde yardımınızı isterlerse, onlara yardım etmek de üzerinize borçtur…”  vurgusuna da atıf yapan Zakiroğlu konuşmasının sonunda Suriye direnişine yardım eden ses veren katkıda bulunan tüm duyarlı müslümanlara teşekkür etti.

Son olarak İHH Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay’ın konuştuğu programda Atalay, Suriye olayında aktif bir politika izleyen ve buradaki katliamları durdurmak için çaba gösteren Hükümet ve bunun üzerinden yaşanan kırılmalara dikkat çekti. Türkiye’de Suriye direnişi ile beraber yaşanan kamplaşmanın temelinde itikadi ve metodik ayrışmaların olduğunu vurgulayan Atalay şayet Hükümet Suriye direnişine sessiz kalsaydı herhalde bugün direnişi karalama çabası içerisinde olan çevreler o zaman tüm enerjilerini ve dikkatlerini direnişe çevirirlerdi dedi.

Program Grup Yürüyüş’ün seslendirdiği Suriye ve direniş temalı ezgilerin ardından sona erdi.

Haksöz-Haber