Sakarya’da “15 Temmuz Sosyolojisinin İslami Rengi” Konferansı Gerçekleştirildi
Hamza Türkmen; Sakarya İlim ve Hikmet Vakfı’nın düzenlediği “15 Temmuz Sosyolojisinin İslami Rengi” konulu konferans için Adapazarı’ndaydı.
Orhangazi Kültür Merkezinde gerçekleştirilen konferansta Hamza Türkmen’in yapmış olduğu vurgular şu şekildedir:
-15 Temmuz’a gelene dek gerek bizim ülkemizde ve gerekse İslam coğrafyasında yaşanan gelişmelere dikkatle bakmak lazım.
-İlk defa 2011 yılında başlayan ve Arap Baharı olarak isimlendirilen Ortadoğu İntifadalarının dinamiklerini de anlamalıyız. Ortadoğu intifadaları özü itibariyle bakıldığında onyıllardır devam eden diktatörlüklere karşı ana gövdesini Müslüman Kardeşler’in oluşturduğu ciddi ve kökleri derinde olan bir tepki hareketiydi. Tunus’tan başlayan dalgalanma büyüdü büyüdü ve tüm Ortadoğu’yu hatta tüm İslam coğrafyasını sardı.
-15 Temmuz’a gelene kadar özellikle 2013 yılındaki Mısır darbesini tüm İslam coğrafyası adeta naklen izledi ve müthiş bir öfke birikimi oldu. Müslüman halkın dünyanın gözü önünde katledilmesi ve yaşanan çaresizlik müslümanların zihninde yer etti.
-Ayrıca Türkiye’de Erdoğan özellikle 2008 sonrası halkı ciddi ve istikrarlı bir şekilde hazırlıyordu. Mesela “dik dur eğilme bu millet seninle” söylemi mesela Mısır’da şehit edilen Biltaci’nin kızı Esma’ya yapılan atıflar mesela “one minute” çıkışı mesela “dünya beşten büyüktür” sloganı bunun açık işaretlerinden birkaçı olarak sayılabilir.
-15 Temmuz gecesinde yaşanan şey işte tüm bu hazırlıkların bir sonucu gibiydi adeta.
-Darbe girişimi gecesi meydanlara çıkanlar ilk defa zaten yıllardır sokakta olan ıslah inşa şüheda çizgisinin emektarları olan Müslümanlardı. Sonrasında Tayyip Erdoğan’ın çağrısı da yine bu ilk defa darbeye karşı tavır alan bu kesimden alınan cesaretin ardından kitlesel hale dönüştü.
-15 Temmuz sonrası geliştirilen nöbetler de yine darbenin bastırılmasının ardından lidere bağlılığın ve zaferi paylaşma hissinin bir uzantısı olmaktan çok ümmet coğrafyasının içinde bulunduğu sorunlarla aynileşme yolunda olunduğunun göstergesidir.
-İslam coğrafyası neredeyse asırlardır bitik durumdaydı ve en son Kahire’de 1921’de ümmet tamamen Batılılar tarafından paylaşılmıştı.
-Tırnakla toprak kazarcasına mücadeleyi ilmek ilmek ören Müslümanlar uzun ve meşakkatli mücadeleler ve ödedikleri bedeller sonucunda bugünlere geldiler.
-Nihayetinde 15 Temmuz darbesini bastırırken de her şeyi göze almış olan bir kitle ile karşı karşıyaydık.
-Bu aynı zamanda Batılı paradigmanın da iflasıdır.Kurulan tüm tuzaklar kendi aleyhlerine olacak şekilde bozulan Batı şimdi çareyi her türlü ayak oyununu denemekte buluyor.
-Sonuçta tüm değerlerinden kopartılmak istenmiş ve belli bir oranda da kopartılmış müslüman halk 15 Temmuz’da durumun hiç de öyle olmadığını göstermiştir.
HABERE YORUM KAT