Sahi, o yerli filmin adı neydi?
Kenan Evren, 12 Eylül döneminde “Aydınlar Dilekçesi”ni hazırlayanlar için “Vatan haini” deyince; Aziz Nesin Evren Paşa'ya manevi tazminat davası açmıştı…
Ancak, Yargıtay “Cumhurbaşkanı'na dava açılamaz, bu Anayasa'ya aykırıdır” kararıyla süreci noktalamıştı…
Dünkü Sabah'ın “Dün Dündür” manşeti “Bu ne yaman çelişki, ey Statüko” dedirtiyordu…
* * *
Dört Anayasa Mahkemesi üyesinin, iddianamenin Cumhurbaşkanı Gül'le ilgili kısmının iade edilmesi gerektiği yönünde oy kullanmaları tam da bu yüzden:
Anayasa'nın 105.maddesine göre cumhurbaşkanının sorumsuzluğu var. Cumhurbaşkanları sadece “vatana ihanetten dolayı” yargılanabiliyor…
Cumhurbaşkanı Evren ise başka muamele…
Köşk'teki Abdullah Gül'se başka!
“367 Kumpası”nda da aynısı olmuştu…
1989'da Özal'ın seçiminde “üçte iki” şartını aramak nedense hiç kimsenin aklına gelmemişti; ancak 18 yıl sonra Gül'ün önüne “367 engeli” çıkarılmıştı…
Anayasa Mahkemesi, o kararının üzerinden iki ay geçtikten sonra, bu defa da Anayasa değişikliği paketi içindeki 367'yi şart olmaktan çıkarmıştı!
* * *
Herkes hukuka uyacak, saygı duyacak ama yargının kendisi uymayacak, öyle mi?
Kısaca: “Ya tuz kokarsa!” vaziyeti…
* * *
Yargıtay Başsavcısı bir meslektaşımıza konuşurken kapatma davası açmış olmasını AKP'nin türbana özgürlük getirmek istemesine bağlamıştı…
Türbanla ilgili Anayasa değişikliği dosyası Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde iken…
Yalçınkaya'nın bu konudaki kararı beklemeyip kapatma davası açmasına ne demeli?
Başsavcımız, mahkemenin türban lehinde karar verme olasılığından mı çekindi, acaba?
* * *
Laiklik modelimiz Fransa kökenli…
Oysa, Fransa'daki üniversitelerde hatta özel okullarda türban yasağı yok…
Oradaki laikliği örnek alan Türkiye'de ise…
Yargıtay Başsavcısı AKP'ye türban üzerinden kapatma davası açıyor…
MHP de türbana özgürlük istediğine göre…
Ona da bir dava açıp, kapatıverelim…
DTP malum…
Dört yılda bir Yargıtay Genel Seçimi: CHP tek başına iktidar…
Böylelikle Fransa'dan “halk” transfer etmemize de gerek kalmaz!
Şu parti kapatma işini “nevi şahsına münhasır” olmaktan çıkaralım, evrensel normlara uygun hale getirelim deniliyor:
CHP, kafadan karşı; henüz ortada bir şey yokken dahi Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini ilan ediyor!
* * *
İsmet İnönü'nün Kurtuluş Savaşı esnasında bir grup subaya seslenirken “düşman” ilan ettiği…
Bu MİLLET'in yıllar yılı ağzı hep bandajlandı, sindirildi…
60 yıldır elinde sadece oy pusulası var, “bu millet”in…
Seçimden seçime hepi topu bir oy…
Statüko'nun Kalıntıları millete o oyu da çok görüyorlar:
CHP'ye verilmeyen oyları oydan saymıyorlar!
Evrensel hukuki normlar Türkiye'de geçmiyor: Anayasal çıkışlar tutulmuş…
Darbe yapamayanların, bir yıl ara ile iki kez yargı yoluyla demokratik düzene, siyasetin gidişatına müdahalesi…
Israrla milli iradeyi yok saymalar…
Bu millet ne olup bittiğini görüyor; demokrasimize kurulan kumpasları dikkatle izliyor…
* * *
Ekranların siyah beyaz olduğu yıllarda daha ziyade milli bayramlarda Kurtuluş Savaşı'nı anlatan bir film ekranlara gelirdi…
Adı neydi?
“-Bir Millet Uyanıyor”
Not edin, bu “yerli” tarihi filmi bir kenara…
Ankara'yı yeniden Washington'a teslim edebilmek için “Yeni Gidişatı” tersine döndürmeye çabalayanlar…
Filmi izlediklerinde…
“Çıkmaz Sokak”ta olduklarının farkına varırlar, belki de!
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT