Sahabe-Der’e Yönelik Saldırı Protesto Edildi
Sahabe-Der temsilciliğine yönelik bombalı saldırı, dernek binası önünde protesto edildi.
Diyarbakır'da faaliyetlerini sürdüren Sahabe-Der temsilciliğine yönelik bombalı saldırı kınandı.
Sur İçi’nde bulunan dernek binası önünde gerçekleştirilen kitlesel basın açıklamasında, derneğe yönelik saldırı sert ifadelerle kınandı.
Özgür-Der Diyarbakır şubesi, Memur-Sen, İnsan ve Erdem Hareketi gibi kurumların da destek verdiği eylemde, kurum temsilcileri de yaptıkları kısa konuşmalarla saldırıya tepki gösterdiler.
SAHABE-DER: SALDIRI FAALİYETLERİMİZE YAPILMIŞTIR
Eylemde ilk sözü Sahabe-Der İskender Paşa temsilcisi Faysal Yıldız aldı. Konuşmasına kendilerine destek veren kurum temsilcilerine teşekkür ederek konuşmasına başlayan Yıldız, konuşmasında, dernek faaliyetleri hakkında bilgi vererek, saldırıların gerçekte faaliyetlerine yapıldığına işaret etti. Faaliyetlerinde ağırlıklı olarak Kur-an, siyer ve sahabeler hakkında bilgilendirmeler yaptıklarının altını çizen Yıldız, yapılan saldırıların da bu faaliyetlere yapıldığını kaydetti. Saldırıların birilerinin halka olan hizmeti hazmedemediğinin açık göstergesi olduğunu belitten Yıldız, saldırıların kendilerini yıldırmayacağını sözlerine ekledi.
MUSTAZAFLAR CEMİYETİ: İTİDAL ÇAĞRIMIZI YİNELİYORUZ
İkinci olarak sözü Mustazaflar Cemiyeti'nden Nuri Güler aldı. Saldırıların bu kesimin halka şiddet, bomba, ölümden başka bir şey vaat etmediğinin göstergesi olduğunu ifade eden Güler, Şu anda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey barıştır. Bu halk barışa susamıştır. Halk geçmişte yaşadığı olumsuzluklara bir daha dönmemek üzere unutmak istiyor. Bu isteye savaşla karşılık vermek halkla savaşmak demektir…” diye konuştu. İtidal çağrısını hep yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini belirten Güler bu tarz eylemlerle bu halkın gerçek temsilcilerinin kimler olduğunun da ortaya konduğunu kaydetti.
MEMUR-SEN: KÜRT GENÇLERİNİ KULLANMAYIN
Ardından Sahabe-Der’e destek için gelen kurum temsilcilerine söz verildi. Kurum temsilcilerinden ilk sözü Memur-Sen Diyarbakır temsilcisi Yunus Memiş aldı. Şiddetin her türlüsüne karşı olduklarının altını çizen Memiş, herkesin özgürce örgütlenme, düşüncesini ifade etme ve faaliyetlerini sürdürebilme hakkı olduğunu ve bu hakkın hiçbir gerekçeyle engellenemeyeceğini belirtti. Memiş, “Bu konuda sorumluluk alma konusunda BDP yetkililerini uyarıyoruz. Mustazaflar çevresi hep itidal çağrısında bulundu, biz de bulunduk. İtidal çağrımızı yineliyoruz. Kürt gençlerini kullanmasınlar, kirli emmelerine alet etmesinler. Halk kimin yanında durmak istiyorsa kimi desteklemek istiyorsa desteklesin...” Dedi.
ÖZGÜR-DER: ‘DEMOKRATİK ÖZERKLİK’ DENEN ŞEYİN NE OLDUĞUNU GÖSTERİYORLAR
Özgür-Der Diyarbakır şube kurucularından Serdar Bülent Yılmaz da, bölgede 30 yıldır süren kanlı şiddetin bir şekilde son bulması için başlatılan çözüm sürecinin tam da kritik bir aşamaya geldiği bir dönemde bu tarz saldırıların yapılmasının manidar olduğunu söyledi. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: “Örgütün veya örgüte bağlı bir takım çetelerin devlette yönelttikleri silahları devletle ateşkes sürecine girdikten sonra bölgede sivil faaliyetler yürüten- İslami faaliyetler yürüten halka yöneltmesi halkın temsilcileri olan sivil toplum örgütlerine yöneltmesi maalesef demokratik özerklik denen şeyin bize ne vaat ettiğini de ortaya koyuyor. Nitekim demokratik özerklik denen şeyin Kürdistan’da nasıl işlediğine de şahit oluyoruz. Bize ne vaat edildiğini, Kürt halkına ne vaat edildiğini bu saldırılarla göstermiş oluyorlar. Tam da bu süreçte taraflara itidal çağrısı yapmanın çok bir karşılığının olmadığını çünkü çatışan iki taraf olmadığını saldıran bir tarafın ve mağdur olan bir tarafın olduğunu düşünerek bunun yerine saldıranların kınanması, ifşa edilmesi ve lanetlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle özgürlük ve demokrasi kavramlarını ağzından düşürmeyen BDP, bugüne kadar gerçekleşen yüzlerce saldırının bir tanesini dahi kınadığına şahit olmadık. Burada bir işbirliği, bir işbölümü yapıldığını görüyoruz. Birisi demokrasiden bahsederken öteki sindirme harekâtından bahsediyor. Dolayısıyla bu kirli oyunu görmek gerekiyor.”
İNSAN VE ERDEM: ANALAR BİR DAHA AĞLAMASIN
Kurum temsilcilerinden son sözü ise İnsan ve Erdem Hareketi Başkanı Ahmet Ay aldı.
Yapılan saldırının öncellikle kardeşlerimize, sürece, insanlarımıza ve özgürlüğe bir saldırı olduğunu ve şiddetle kınadıklarını kaydeden Ay, “Hiçbir şiddeti, hiçbir saldırıyı doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Ama özellikle ülkemiz son on aydır yıllardır özlemini çektiğimiz barış, kardeşlik, sulh içerisinde geçmekte. Böyle bir süreçte bütün tarafların değil ayrı ayrı her birey-her kesimin azami gayret göstermeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü son 30 yıl içerisinde faili meçhullerle, cinayetlerle, örgüt içi infazlarla 60 bin insanımızın hayatını kaybettiğini; 60 bin annenin ağladığını, 60 bin annenin ocağına ateş düştüğünü biliyoruz. Bu sebeple herkes bu süreçte bir daha annelerin ağlamaması için, bir daha ülkemizde kan ve gözyaşının olmaması için azami gayret sarf etmeli, üzerine düşeni yapmalıdır.” diye konuştu.
(Islah-Haber)
HABERE YORUM KAT