Sağlık Bakanlığı ani ölümler hakkında açıklama yapmalı!
Ali Osman Aydın, son aylarda çok sık gündem olan "ani ölümler" hakkında Sağlık Bakanlığı'nın kapsamlı bir açıklama yapması gerektiğini aktarıyor.
Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Ani ölümlerde covid aşılarının etkisi mi var?
Çok uzun süredir gerçek olduğundan kuşku duymadığımız bir olguyla iç içe yaşıyoruz maalesef. Uzun süredir çok fazla ölüm haberi duyuyoruz. Her yerde bir cenaze merasimi var. Sizde de böyle mi bilmiyorum ama ben yakın çevremden çok fazla ölüm haberi alıyorum.
Çoğu ani ölüm. Ve önemli bir kısmı, genç insanlar! Bazıları yataklarında ölü bulunuyorlar. Bazıları pıhtı atması sonucu işyerlerinde ölüp kalıyorlar. Araba kullanırken ölenler var aralarında. Çalışırken. Spor yaparken. Durakta beklerken. Muayene sırası beklerken...
Bir anda ortaya çıkan ve tüm vücudu çoktan sarmış olan çok ilginç kanser vakaları duyuyorum. “Turbo” denilen tümörler. Bitmiş ciğerler. Çürüdüğü fark edilmemiş böbrekler. Hepsi bir anda olup bitiyor...
Az sonra kimin yere yığılacağını kestiremediğimiz bir korku filminde yaşıyoruz sanki... Sıradakinin kimin olduğunu bilmediğimiz, sıramızı beklediğimiz ürkütücü bir film!
Çoğu haberlere yansımıyor bunların. Ama sosyal medyada hatırı sayılır sayıda bu tip ölümleri haber veren hesaplar var. Ayrıca her şeyi duyan fısıltı gazetesi sürekli bu haberlerden bahsediyor.
Sizin çevrenizde ahval farklı olabilir ama çevremdeki insanlardan yola çıkarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, insanlar bu ölüm tsunamisine covid aşılarının sebep olduğunu düşünüyorlar. Bunun bilimsel temeli olmayabilir. “Paylaşıldığı kadarıyla” istatistiki bilgiler bunu yalanlayabilir.
Fakat bu kadar çok genç insanın, kalp krizi geçirmesi ya da beklenmedik şekilde aniden ölmesi daha önce şahit olduğumuz bir şey değildi. Bu kadar çok pıhtı vakasına daha önce tanık olmadık. Büyükannem ile annem, aşı vurulmalarından kısa bir süre sonra, biri ciğerine diğeri de kalbine pıhtı atması sonucu hayatını kaybetti. Böyle yığınla hikaye var sadece benim yakın çevremde!
****
İnsanların bir kısmı, propagandanın etkisinde kalarak veya devletin kurumlarına güvenerek ya da gönüllü olarak gidip aşılarını oldular. Bazıları da iş yerleriyle sorun yaşamamak, seyahat edebilmek, kamusal alanı rahat kullanabilmek için istemeye istemeye aşı oldular.
6 Eylül 2021 tarihli TRT Haber haberinden bir alıntı:
“Eşi ile balayına gitmek için İstanbul Havalimanı'na gelen ancak aşı süresini tamamlamadığı için uçağa alınmayan Güven Halisdemir, "Eşimin aşıları tam olduğu için o uçağa bindi. Ben ilk doz aşımı olmuştum ikincisini olmamıştım. Bu yüzden benden PCR testi istediler ve uçağa almadılar. Eşimle birlikte Nevşehir'e balayına gidecektik. Eşim iki doz aşıyı olmuştu o uçağa bindi. Dün evlenmiştik bugün balayına gidecektik. Uçağımı ertelettim" dedi.”
İnsanlar böyle trajikomik durumlara maruz kalmamak için de aşı oldular!
****
Modern devletin baskı ve propaganda gücünü gözler önüne seren bir süreç yaşadık pandemide. Ekranlar korku senaryolarını ağızlarından düşürmeyen “bilim adamlarından” geçilmiyordu. Sağduyu kontrollü bir şekilde susturuldu. Denebilir ki bilim, medya ve siyaset ele ele vererek sistemli bir korkutma, yıldırma ve kontrol altına alma operasyonu yaptı. Bunun sonucu olarak da insanların büyük kısmı aşılandılar. Hem de tüm sorumluluğu kendi üzerlerine alan bir protokolü imzalayarak!
Çünkü, propagandaya göre, “siz ölmeseniz bile, bulaştırarak birinin ölmesine sebebiyet verebilirdiniz! Yoksa en yakınlarınızın ölümüne sebep olmak ister miydiniz?!” Bu şekilde dünya nüfusunun %70’inin aşılandığı söyleniyor, eğer istatistikler doğruysa.
Bu ölüm tsunamisi aşıların sonucu olmayabilir, ya da olabilir de… İnsanlardaki korku temelsiz olabilir. Yahut haklı bir nedene dayanıyor da olabilir. Her halükârda sağlık bakanlığının, yıl bazında ölüm istatistiklerini paylaşarak veya başka şeyler yaparak, insanların endişelerini giderecek bir açıklama yapması gerekmez mi?
Bu suskunluğun nedeni ne?
Sosyal medyada paylaşılan ölüm haberlerini, cemiyetteki ölüm artışlarını fark eden tek bir sağlık bakanlığı yetkilisi yok mu?
“Endişeler yersiz, keyfinize bakın” diyemez mi, bakanlık?
Demiyorsa veya diyemiyorsa, ortada çok büyük bir sorun var demektir ki bu da vatandaşların endişelerini haklı çıkarır.
Ortada büyük bir kamu sağlığı sorunu varsa, bununla ilgili toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek, önlem almak sağlık bakanlığının görevi değil mi?
Ortada söylenildiği gibi büyük bir sağlık krizi varsa, bu duruma çare olacak yollar-ilaçlar- aramak, bulmak, üretmek sağlık bakanlığının işi değil mi? Bunu sağlık bakanlığı yapmayacaksa, kim yapacak, vatandaş mı?
(Zaten önüne gelene kan sulandırıcı tavsiye eden işportacı sağlıkçılar bu boşluğu çoktan doldurmuş bulunuyor.)
Ortada söylenildiği bir sorun varsa ve insanlar aşıya bağlı olarak yavaş yavaş ama kalabalık gruplar halinde öleceklerse, bakanlık bu korkunç skandalı izlemekle mi yetinecek?
Tüm bu gidişat komplo teorisyenlerinin, şehir efsanesi severlerin iddialarını haklı çıkarırcasına işliyor maalesef. Birilerinin dünya nüfusunun önemli bir kısmından kurtulmak istedikleri sır değildi. Fakat bu o mu?
Sağlık bakanlığı, toplum psikolojisini etkileyen bu önemli konuda gecikmeden açık, şeffaf ve daha da önemlisi sorumlu davranmak zorunda!
HABERE YORUM KAT