HAKSÖZ HABER

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu Çağlayan adliyesi önünde UBER ile davalık oldukları süreçte şöyle demişti: “Avrupa ülkelerinde taksicilerin eylem yapıp sağı solu yakıp yıktığı gibi biz de burada böyle bir eylem yapmak istemiyoruz. Eğer meclisimiz bu konuda gerekli çalışmayı yapmazsa eğer adalet farklı bir karar verirse taksici esnafının sabrı taşar taksici esnafı ekmeği için emeği için her şeyi yapar. Namus ne kadar önemliyse ekmeğimiz de o kadar önemlidir”

Mahkeme sonuçlanmış ve UBER Türkiye’den def edilmişti. UBER’in müşterilerine ulaşmasını sağlayan sisteme erişim engeli getirilmiş ve UBER Türkiye’den ayrılmak zorunda bırakılmıştı.

Yıllar sonra UBER geri döndüğünde normal araçlara müşteri ulaştırmaması karşılığında faaliyetlerine izin verileceği belirtilmiş ve UBER’de sadece sarı taksilerle çalışacak şekilde yeniden faaliyete geçmişti. Bugün ise sarı taksilerin kazançlı çıktığı hengamenin ardından asıl mağdurun vatandaş olduğu yeniden görüldü.

Sarı taksilerin keyfe keder müşteri alması, Arap turistlere taksimetre açmadan yüksek fiyat çekmesi, müşteri beğenmemesi, kısa mesafe diyerek yolcu almaması, taksimetre açmayalım teklifi, bavullu yolcu almak istememesi, kısa mesafede dahi yüksek fiyat istemesi derken sarı taksilerin nobranlık listesi uzayıp gidiyor.

İktidar çözümden oldukça uzak!

İstanbul’da neredeyse her gün sarı taksilere yönelik denetleme ve cezai işlem uygulandığı aktarılırken iktidar sorunun ne olduğunu tartışmaktan kaçınıyor.

Sarı taksilerin ve plaka sahiplerinin elini son birkaç yılda oldukça güçlendiren iktidarın, yeni çözüm arayışında olmadığı görülürken sorunun çözümü için trafik şubenin sürekli denetimlerini ve cezai işlem uygulamasını devreye alarak sarı taksicileri mi yıldırmaya çalıştığı anlaşılamıyor.

Vatandaşların ve yabancı turistlerin mağdur edildiği haberler günden güne artarken İBB Meclis’inde de benzer bir tartışma olan “sarı taksi sayısını 5 bin artırma görüşmeleri” de sürüp gidiyor.

Peki vatandaşın sarı taksiler ile olan mücadelesindeki mağduriyeti çözüme ulaştırılmayı hak etmiyor mu?