Saf Olmaya Gerek Yok, Esed Rusya’ya Eskisinden Daha Muhtaç
Resmi olarak müttefik olmalarına rağmen, Rusya ve İran, Suriye'de artık bir halat çekme oyununa hazır durumdalar, buradaki halat ise Esed.
Gareth Browne’nin, El-Arabi el-Cedid gazetesinin sitesinde yayınlanan makalesini Haksöz Haber çevirdi:
Rusya medyasında çıkan haberler Şam’daki Başkanlık sarayında oturan adamın Kremlin’i kızdırdığını söylüyor. Bu haberlerde uzun vadeli çözümün önünde direndiğini belirtiliyor. Öne sürülen sebeplerin dışında gözetilmesi gereken şeyler olmasına rağmen bu doğru olabilir ama bu durum Rusya’nın Suriye’de zayıf olduğu anlamına gelmiyor.
Rusya -öncesinde daha az ölçüde Suriye üzerinde etki sahibiyken- 2015’ten beri Suriye’ye derinden nüfuz etti. Ülke iç savaştan salgın krizine girerken Suriye’nin Kremlin’in öncelik sıralamasında aşağılara düştüğü düşünülebilir. Ancak bu yorum hatalı olur. Şu anda Ruslar hiç olmadığı kadar kendinden emin bir şekilde oldukları yerde duruyorlar.
Beşar Esed her zaman bilindik bir oldu Rusya için. Savaş boyunca, Suriye yönetimi İranlılardan çok Ruslara yakın durdu. Başkan ve first-lady’nin ofisindeki ekip Rusya’da bulunmuş hatta kimisi Rusça bilen isimlerden oluşuyor.
Rusya’nın Esed’i değiştirme riskini göze alacağını düşünmek ikna edici değil. Her şeyin ötesinde Suriye’de rejimi elinde tutan Esed ailesi devletle hiç olmadığı kadar iç içe geçmiş durumda. Beşar’ın kardeşi Mahir, Lübnan Hizbullahı’yla ortak hareket eden kontrolü altındaki Dördüncü Zırhlı Tümen’in finansal faaliyetleri yoluyla Tahran’la yakın ilişkiler geliştirdi ve İran’ın güdümüne girdi. Bu durum ise Moskova’nın gözünde onu dışarıda tutmak için yeterli bir sebep.
Beşar’ın inatçılığı ve zayıflığı Rusya için yeni bir şey değil, her zaman bilinen bir şeydi. Moskova aniden yanlış adamı desteklediğinin farkına vararak desteklediği adamını düşürmez üzere falan değil.
Koronavirüs krizinden etkilenmeyen ülke kalmadı ve kendi ülkelerinin bu krizden etkilenmediğini iddia edenler gelecekte daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalacaklar. ABD’nin yaptırımlarıyla zaten boğulmuş olan İran virüsün kendisini nasıl felce uğratabileceğini herkesin bildiği gibi biliyor. Amerikan umursamazlığı, Avrupa ilgisizliği ve Türkiye’nin İdlib’de yürüttüğü operasyonlarla birlikte düşünüldüğünde bu durum Moskova’nın “Saray’daki adamı” sıkıştırabileceği anlamına geliyor.
Rusya tabii ki Koronavirüs krizinden petrol gelirlerinin daralmasına kadar bazı sorunlarla boğuşuyor. Yine de bu süreçlerden daha az etkilenmesi sebebiyle en büyük ve en öncelikli rakibi olan İran’a göre, kağıt üzerinde, daha avantajlı bir durumda.
Moskova’nın son eylemleri Suriye hükümetinin kurumlarını yeniden dizayn etmek ve İran nüfuzunu azaltmak çabasını içeriyor. Her ne kadar bu çabalar orduyla sınırlı kalmasa da bu kurumlardan birisi ordudur. Bu çabalar Rejimin; IŞİD, muhalif gruplar hatta İran tarafından oluşturulan grupların elinde tuttukları bölgeleri geri alma uğraşında kritik önemdeki çok sayıda milis kuvvetleri de kapsıyor.
Geçen ay Deyrizor’da Rusya, İran Devrim Muhafızları’nın doğrudan kontrolü altındaki Afgan milislerden oluşan Fatımiyyun Tugayı’ndaki bir komutanı ayartmayı başardı. Ruslarla ilişkisi birkaç yıl öncesine dayanan Abdullah Salahi hala öyle olduğu anlaşılan İran’lı patronları tarafından suçlamalarla karşı karşıya kalıp kalmayacağı görülecek. Yine de Rusya’nın buradaki niyeti kayda değer. Moskova Tahran’ın Suriye’deki stratejisini en merkezi yerinden geri püskürtüyor.
Ordu içinde, bu çabaların izi sürülebilir- Rusya’nın Beşinci Kolordusu’nunu kurduğu 2016 yılına. Bu, ülkedeki farklı askeri hizipleri profesyonelleştirmek ve birleştirmek, böylece ülkenin birçok bölgesinde baskın hale gelen İran Devrim Muhafızları milislerine karşı dengelemek için bir çaba idi.
Rusya, belirlenen hükümete ve askeriyeye bağlı kurumları yenileyerek 2011'den önce hatırladığı ülkeye benzeyen bir Suriye’yi yeniden yaratmayı umuyor. Son olaylar, Rusya’nın bu çabasının diğer kurumlara, özellikle de cumhurbaşkanlığına kadar uzandığını gösteriyor.
Kremlin ile yakın bağları olan Rus medyası tarafından yazılan bir dizi makale, Esed'in şu anda Suriye'nin karşı karşıya kaldığı yolsuzluk gibi sorunlarla başa çıkamadığını ve artık Suriyelilerin kendisini desteklemediğini öne sürdü. Nihayetinde, Rusya'nın diktatöre olan sabrının tükendiğine dair bir ima söz konusu idi.
Yine de, Moskova'nın daha geniş çaplı çabaları bağlamında ele alındığında, bu makaleler muhtemelen Suriye'nin kurumlarına, başkanlığına ve ülkenin arzu edilen şekilde yeniden inşa edilmesine yönelik daha geniş bir kampanyanın bir parçasıdır.
Bu arada dikkatler, Suriye'nin en zengin adamlarından Rami Mahluf tarafından yayınlanan iki çevrimiçi videoya odaklandı. Videolarda telekomünikasyon oligarkı olan Mahluf, kuzeni Esed’in can yakıcı vergilerine karşı savunma yapıyordu. (Tercüme notu: Mahluf, kendisine kesilen milyonlarca dolarlık haksız vergi cezalarını ödemediği için çalışanlarının insanlık dışı bir şekilde göz altına alındığını söylemişti)
Ailesi, en az yarım milyon insanı öldüren acımasız bir iç savaş boyunca servetlerini duyarsızca gösteriş yapmak için kullanan bir adam gözyaşı döktü. Bu tek başına, Sopranos'a rakip bir aile dramasındaki son bölüm olarak görülebilir. Esed ailesinin kesinlikle böyle bir tarihi var; Beşşar’ın amcası Rıfat iktidarı ele geçirmek üzereyken, Beşşar’ın babası Hafız tarafından 200 milyon dolar rüşvet ile Fransa’ya sürgün edilmişti.
Yine de bir Şam milletvekili açıklamasında "Mahluf'a yaslanan Ruslar, hükümetin ne kadar yıprandığını biliyorlar ve artık para ödemek istemiyorlar. Suriye'nin kendi başına ayağa kalkmasını istiyorlar." diyor.
Suriye savaşının alacakaranlığa defalarca girdiği söyleniyor. IŞİD’in yenilgisi, Halep'in geri alınması tekrar tekrar 'Nihai Savaş' olarak anıldı. IŞİD, şimdilik gitti - ve Donald Trump, askeri birliklerini aylardır geri çekmekten çekiniyor olabilir ve bunun yerine bize yeni rakipler teklif ediliyor.
HABERE YORUM KAT