Sadece Siyasetle Mümkün mü?
Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkardığı bütün kolaylıklara rağmen hala kültürel alanda elle tutulur, gözle görünür bir pozisyonumuz yok…
Süleyman Nazlıcan’ın “Sadece Siyasetle Mümkün mü?” başlıklı ilk yazısını okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz:
Hayata dair eleştiri konusu ettiğimiz meselelerin gittikçe çoğalmakta olduğunun farkındayız. Sadece farkında olmanın yeterli olmadığını da biliyoruz. Bunun için de kendimizce benimsediğimiz metotlarla belli meselelerde ıslah çabası içerisinde olmaya gayret gösteriyoruz. Elbette bu çabalar değerlidir ve sürdürülmelidir. Fakat diğer taraftan belli bir tarife ve konuma oturtup çözüm önerdiğimiz tarihsel, politik, iktisadi, felsefi ve kültürel sorunsalları pratik sahada çözme konusunda eksik kaldığımız da bambaşka bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor.
Yaklaşık iki yüzyıldır batıdan dünyaya yayılan fikirlerle ve onların yansıması olan siyasal ve sosyal sorunlarla mücadele ediyoruz. Bunu yaparken de batı merkezli dünya tasavvuruna karşı kendi tarihsel birikimimizi ve medeniyet sahamızın düşünsel ürünlerini ön plana çıkarıyoruz. Fakat burada dikkat edilmesi ve gözden kaçırılmaması gereken bir husus var ki: o da şudur; bizler savunma pozisyonuna düşmüş bir vaziyetteyiz. Dolayısıyla da sürekli öneren, cezbeden, üreten, uygulayan, ihraç eden, dayatan, kuşatan bir cephenin karşısında; sürekli savunma yapmak çok yorucudur ve belli bir aşamadan sonra da yenilgi kaçınılmazdır. Nitekim yenildiğimizi de itiraf etmek zorundayız.