Hüseyin Likoğlu'nun Yenişafak'ta yayınlanan yazısı [4 Aralık 2024] şöyle:

Sadece Halep değil, ırkçıların da maskesi düştü

Suriye coğrafyasında savaştan bu yana çok önemli gelişmeler yaşandı. Suriye’nin belki de Şam’dan da önemli şehri Halep, muhalifler tarafından kurtarıldı. Yaklaşık 10 yıldır evlerinden, ailelerinden, yuvalarından uzak kalan Suriyeliler, yurtlarına dönmeye başladı.

Halep’in düşmesi bölge için çok anlam ifade ediyor. Bu, 13 yılı aşkındır devam eden Suriye iç savaşı açısından çok önemli bir dönem noktası olabilir. Bakalım süreç nasıl ilerleyecek. Halep’in askerî, stratejik önemi bir yana bizi ilgilendiren bir başka bir yönü var.

Türkiye, Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından Rejim’in acımasız saldırıları nedeniyle sınırlarına yığılan mazlumlara kapılarını açtı. O zamanki tabirle ‘açık kapı politikası’ izledi. Suriyeli muhacirlere ensar oldu.

ABD VE BATI, ESED’İN KATLİAMLARINA GÖZ YUMDU

Savaşın ilk yılından itibaren Türkiye, sınırda güvenli bölge oluşturulmasını ısrarla vurguladı. Uçuşa yasak bölge istedi ancak ABD ve Batı ya durumun ciddiyetini anlayamadığı için ya da kasıtlı bir şekilde Esed’in, insanları katletmesine göz yumdu.

Suriye rejiminin acımasız saldırıları karşısında çaresiz kalan Suriyeliler, Türkiye’ye sığınmaya başladı. Sadece Rejim’in saldırılarından kaçmadı, Suriyeliler! PKK ve IŞİD’in saldırıları yüzünden de ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. 5 milyona yakın Suriyeli, Türkiye’ye sığınırken, Avrupa başta olmak üzere komşu ülkelere de sığınanların sayısı neredeyse 6-7 milyonu geçti.

Savaş uzadıkça hem ülkesini terk etmek zorunda kalan mülteci sayısı arttı hem de mültecilerin gittikleri ülkelerde sorunlar çıkmaya başladı. Türkiye’de de yabancı düşmanlığı yavaş yavaş uç verdi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından TSK’nın FETÖ’cü hainlerden arındırılmaya başlanmasından kısa bir süre sonra Türkiye, kendi göbeğini kesmeye karar verdi. 2016’nın Ağustos ayında IŞİD’e karşı Fırat Kalkanı Harekâtı yapıldı. Terör örgütü sınırlarımızdan uzaklaştırıldı. Ardından Astana Süreci başladı. Suriye’de çatışmalar kısmen durma noktasına geldi.

Sınır ötesi harekatlarına devam eden Türkiye, fiili bir güvenli bölge oluşturdu. Suriye’den gelmeler durduruldu, kısmen de olsa yavaş yavaş geri dönüşler başladı. Avrupa’da baş gösteren İslâm ve yabancı düşmanlığı hastalığı, Türkiye’ye tam o tarihlerde bulaştı.

Suriyeli muhacirleri bahane eden İslâm ve yabancı düşmanları, mülteciler üzerinden toplumu kışkırtmaya başladı. Her geçen gün dozu artırdılar. Toplumsal olaylara varan provokasyonlar yaptılar.

İSLÂM KARŞITI FAŞİST IRKÇILARIN MASKESİ DÜŞTÜ!

İslâm düşmanı ırkçı faşistler, Suriyeli mülteciler için “Kaçtılar, ülkeleri için savaşmadılar. Burada nargile içip keyif yapıyorlar. Bizim insanımız, onların yüzünden işsiz kaldı” gibi hepimizin bildiği yalanları söylediler.

Irkçılığı öyle bir noktaya vardırdılar ki turizmi baltaladılar, ülkemize gelen Arap turistlere fiili ve sözlü saldırılar gerçekleştirdiler. İşadamlarına saldırdılar. Her Müslüman turiste Suriyeli diye hakaret ettiler.

Gün geldi Suriyeli mültecilerin önemli bir bölümünün vatanı olan Halep, muhalifler tarafından kurtarıldı. “Ülkeleri için savaşmıyor” dedikleri muhalifleri aynı İslâm düşmanı ırkçı faşistler, bu kez terörist ilan etti. Katliamdan kaçtılar, vatan haini ilan edildiler; toprakları, şehirleri, evleri için mücadele ettiler “terörist” ilan edildiler.

Halep’i kurtaran muhaliflerden bazıları Halep Kalesi’ne Türk bayrağı asınca çılgına döndüler. Halep, Arap ve Türkmen yoğunluklu bir şehirdi. Üstelik Halep’in özgürleştirilmesinde Türkiye’ye müzahir gruplar ön cephede yer aldı. Bu gruplar içinde birilerinin Türk bayrağı açması ayıp mı? PKK’nın ABD bayrağı altına saklanmasını onayladınız... Halep’te her yerde İran izleri-İran bayrakları var zorunuza gitmedi... İngiltere, Fransa bayrakları zorunuza gitmedi... Rusya bayrağı gözünüze ilişmedi de Türk bayrağından niye rahatsız oldunuz?.. Anlaşılan sadece Halep düşmedi; Türkiye düşmanı, İslam karşıtı faşist ırkçıların da maskesi düştü.