"Sadece Bedenen Değil, Rûhen de Öldürülenler.."
Selahaddin E. Çakırgil, kaleme aldığı bugünkü yazısında Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle alâkalı yapılan yorumlara değiniyor, korkudan "rûhen öldürülmüş" kitlelere dikkat çekiyor.
Selahaddin E. Çakırgil, Tahir Elçi'nin ölümü hakkındaki yorumları değerlendiriyor:
Kürdçe yayınlar yapılmasına çeyrek yüzyıldan fazla bir zamandır emek harcayan ve uzun yıllar ülke dışında yaşayan bir arkadaşla geçen gün İstanbul’da konuşuyorduk.
’Ben, Allah’ın halkettiği herbir etnik unsurun ve onların dillerinin redd ve inkâr edilmesi, yasaklanması gibi bir zulüm karşısında mücadele etmek üzere, yıllarımı kürd diliyle yayınlar yapılmasına verdim ve bu çalışmalarımızla, bu yolda ilklerden sayılabilecek bir etkili duruma da geldik.. Ama, benim hedefim, sadece bu idi. Bugün bu redd, inkâr ve yasaklamalar kalktı ve benim fonksiyonum da bitti.. Bundan ilerisi başka türlü bir ırkçılık olur. Ben orada yokum. Ben bir müslüman olarak, Allah’ın bütün kullarına, bütün etnik unsurlara, ırklara, renklere eşit bakarım. Osmanlı’nın en güçlü yanı da, insanların ırk, dil, din ve sair farklılıklarına bakmayarak, daha âdil bir dünya kurmuş olmasıdır.’ diyordu.
Evet aynen böyle..
*
Diyarbekir Barosu Başkanı Tâhir Elçi, geçen hafta, Dörtayaklı Minare diye anılan semtte, bir güvenlik incelemesinde, korumalarıyla birlikte bulunurken, silahlı çatışma ortasında kalmış ve başından vurularak hayatını kaybetmişti, korumalarıyla birlikte.. Ama, sadece onun için gözyaşı döküldü.
Elçi’nin, PKK’lı olmadığı ve PKK’nın gösterdiği Baro Başkan adayına rakib olarak çıkıp seçimi kazandığı biliniyordu.
*
(...)
HABERE YORUM KAT