Sabra ve Şatilla Katliamının 33'üncü Yılı
33 yıl önce bugün, Siyonist İsrail yanlısı aşırı sağcı Hristiyanlar Lübnan'da Filistinlilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla Mülteci kamplarında İsrail onayıyla katliam yaptı.
16 Eylül 1982'de, Siyonist İsrail'in desteklediği aşırı sağcı Hıristiyan Falanjistler, Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyindeki İsrail'in 1948'de sürgün ettiği Filistinli mültecilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla kamplarına saldırdı. Vahşice saldıran Falanjistlere işgal ordusu korumalık etti.
İsrail kampı kuşattı, Falanjistler katliam yaptı
İşgal ordusu, Falanjistlerin katliamını kolaylaştırabilmek adına kampı kuşattı, Filistinlilerin katliamdan kaçışına engel oldu. Sadece iki gün içerisinde 2 binden fazla Filistinli cesetleri tanınmayacak halde, vahşi bir şekilde katledildi. Öldürülenler arasında çok sayıda yaşlı, kadın ve çocuk da vardı.
Katliama İsrail gerekçesi
Sabra ve Şatilla katliamları İsrail'in Lübnan işgali sırasında gerçekleşti. 3 Eylül 1982'de İsrail Londra büyükelçisinin bir saldırı sonucu yaralanmasını bahane ederek 6 Haziran günü Lübnan'ı işgal etti. İsrail işgaline en büyük desteği Hrisyiyan Falanjistler verdi. Eylül ayına gelindiğinde dönemin Başbakanı Ariel Şaron'un emriyle Beyrut'un bir kısmı işgal edildi. Tanklarla kampları kuşatan İsrail güçleri, 16 Eylül günü ise Sabra ve Şatilla'da Filistinli mültecilerin bulunduğu kamplar kuşatma altına alarak, Falanjistlerin katliamına katkı sağladı.
Katliamın ertesi günü, Sabra ve Şatilla'ya giden İngiliz gazeteci Robert Fisk gördüğü vahşeti şu sözlerle aktarmış ve tüm dünyanın zihnine kazınmıştı.
“18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, oraya fırlatılmış bebekler..."
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT