Sabır! Daha bu işin başındayız..
İşe Akın Birdal suikastından başlayalım.. Alevisi Sünnisi, Ülkücüsü, solcusu ile kim nasıl kullanıldı bu işte?!
Sisi’den Kalkancı’ya, Aczimendisinden Fadime Şahin’e.. Kalkancı’nın tarikatında en tepeye muteber abilerin çocukları nasıl yerleştirilmişti?
İbda-C’den Öngüt hocaya, başka tarikat şeyhlerine uzanan ince uzun bir çizgi.
Hizbullah ve İbda-C içindeki “ötekiler”, daha doğrusu “iyi çocuklar” kimdi? Gaffar Okan davası da yeniden açılacak göreceksiniz. Cuma eylemlerine sızan askerler kimdi? Ya da üniversitelere tepeden indirilen provokatörlere, daha sonra kim diploma verdi? Bu süreçte rol alan birçok kişi ve bu isimlerin karıştığı birçok olay göreceksiniz yeniden masaya yatırılacak..
Bir başladı mı, çorap söküğü gibi arkası gelir..
Vakıflar, dernekler, odalar, birlikler, dernekler, sendikalar, kooperatifler ve partiler.. Olmadıkları yer yok ki!
JİTEM yeniden tartışılacak bu dönemde. MGK da..
Yunanistan Balyoz davası iddianamesindeki iddialardan yola çıkarak davaya müdahil olacakmış. İyi olur aslında. Böylece Yunan derin devletinin Türkiye’deki faaliyetleri de ortaya çıkmış olur.. Bu işleri Koman’a sormak gerek..
Bu işlerin içinde olmayan yok ki! Şahlık dönemi İran’ından ve daha sonra tamamen ABD’nin denetimine geçen eski Savak Ajanları, Ermenistan, hatta Bulgaristan, Yunanistan, Suriye.. Herkes bu işin içinde bir şekilde yer almış..
Eğer bu işler iyi bir şekilde soruşturulacak olursa görülecektir ki, Türkiye’den giden özel harp elemanları da dünyanın dört bir yanında operasyonlara katılmışlar..
Diyorum ya, bunlar media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK; her yerde varlar.. Eroin işinde de varlar, petrol kaçakçılığı işinde de silah kaçakçılığında da..
Bu işle ilgili İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’nın adını saymaya bile gerek yok.
Olof Palme ile bizimkilerin işi neydi hiç düşündünüz mü?
Bu işin içinde olmayan Avrupa ülkesi yok ki!
Türkiye büyük lokma. Herkes bir şekilde bu yağmanın içinde yer almak istiyordu.. Zaman oldu yağmacılar, leş kargaları birbirlerinin gözlerini oydu.
Zaten bu işlerin ortaya çıkmasında, AB ile ABD’nin ayrışması, ABD’nin ve AB’nin kendi içlerinde farklı inisiyatiflere bölünmesinin rolü büyük..
Gelecek tasavvuru konusunda, yöntem konusunda kendi aralarında görüş birliği yok. Cumhuriyetçisi ayrı, demokratı ayrı, globalisti ayrı bir şey söylüyor.. İslam ülkelerine karşı havuç mu, sopa mı konusunda anlaşamıyorlar.. Kendi içlerinde sorunları var. Hastalıklı bir topluluk. İşler kötü gitmeye başlayınca hepsi birbirini suçlamaya başladı. Daha fazla sömürecekleri ahali kalmadığı gibi, dünyayı terörle ve çevre felaketleri ile yaşanmaz hale getirdiler.. İlaç satacağız diye hastalık yaydılar.. Hava, su, toprak kirlendi. Sürdürülebilir bir kalkınma hayal olmaya başladı..
Bu işin daha uluslararası boyutuna hiç girilmedi.
Localara daha kimse el atmadı..
Sakın bu davayı hemen bitirmeye kalkmayın. Sonra yarın yeniden açmak zorunda kalırsınız..
Bırakın yıllar sürsün..
Davaları kompartmanize edelim, parti parti sonuçlansın, ama devam etsin..
12 Mart zamanaşımına girer belki, ama 12 Eylül ve sonrası önemli. Etkileri devam ediyor.. 12 Mart büyük ölçüde sanıkları kaybolmuş bir dava. Yine de şikayeti olan varsa o dava da görülsün.. Ama 12 Mart’ı anlamak için 27 Mayıs’a da bakmak gerek bir..
Tamam! 28 Şubat bitti ama, darbelerin bitmesi için CHP diye bir partinin olmaması gerek. Rehavete gerek yok. CHP ve İş Bankası hâlâ hayatta ise, darbeler düzeni bir şekilde devam ediyor demektir..
Benim için öncelik anayasada ve sonra sıra CHP’ye gelecek. Darbe davaları ise belki daha bir on yıl devam edecek.. Daha doğrusu devam etmeli..
Ne bir dakika daha fazla uzatmalı, ne de bir dakika önce bitirilmeli. Adaletin terazisi o kadar ince tartmalı.. Geç kalmadan ve aceleye getirmeden..
Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT