Sabah yakındır
Vahdettin İnce, ışık ve karanlık metaforları üzerinden batı medeniyetini, İslam'ın manevi ışığının çekilmesiyle oluşan boşluk olarak tanımlıyor.
Vahdettin İnce/Star
Sabah yakındır
"Allah müminlerin dostudur; onları karanlıklardan ışığa çıkarır. Kafirlerin dostları ise düzmece tanrılardır; onları ışıktan çıkarıp karanlıklara sokarlar" (Bakara, 257).
İslam düşünürleri, "karanlık, bir varlık değildir; ışığın yokluğundan ibarettir" derler. Onun için "mevcudun ademiyyun" (yoksal bir varlık) ifadesini kullanırlar. Kara bir boşluk yani. Bir isminin olması, var olduğundan değil; insan zihninin olguları mutlaka tasnif edip tanımlama özelliğinden kaynaklanıyor. Mesela putperest toplumların gerçek varlıklarmış gibi kulluk sundukları putları için yüce Allah, "Bunlar sizin ve atalarınızın uydurduğu boş isimlerden ibarettir" buyuruyor. Gerçek varlık olan ışık ile boş bir isimden ibaret karanlığın her gün tekrarlanan en somut örneği gece ve gündüzü düşünün. Sabahleyin güneş doğunca, karanlık dağılıveriyor. Akşam da güneş çekilince, simsiyah bir boşluk kaplayıveriyor alemi. Karanlık geldiği için güneş kaybolmuyor, güneş battığı için, ürkütücü boşluk oluşuyor. Karanlık aslında var olmadığı için bir gelişi, bir fiili, bir gerçek etkisi söz konusu değildir. İnsan zihninin tasnif özelliğinden dolayı karanlığa atfedilen bütün varlıklar, ışığın yokluğunun sonuçlarıdır bu yüzden. Karanlık oluşunca, ışığın ötelediği, örttüğü, gizlediği, yaşama imkanı vermediği varlıklar uygun bir zemin buldukları için de ortalığı kaplarlar. Vahşiler, yırtıcılar, çakallar, hırlı hırsız, tekinsiz insanlar, türlü günahlar cirit atar. Bunun yanında vehim menşeli başka ademî (yoksal) varlıklar da doldurur ışıksız, nursuz kalmış zihinleri. Gulyabaniler, devler, periler gibi. Ya da birer gerçek varlık olan cinlerle, şeytanlarla ilgili asılsız hikayeler, esatirler ürkütücü boyutlara ulaşır.
Bu durum, varlığın temel yasasıdır. Işığın çekilmesi ile birlikte bu tür varlıkların ortaya çıkması sadece ekoloji açısından geçerli değildir kuşkusuz. Manevi anlamda bir ışığın, nurun olmadığı bütün ortamlar için de geçerlidir. Mesela günümüzün parıltılı dünyası, ışığın çekildiği kapkaranlık bir gece mesabesindedir. Işığın egemen olduğu zamanlarda doğanın kuytularında, insanın iç aleminin mahzenlerinde, toplumların mezbelelerinde gizlenmek zorunda kalan, ancak bir gaflet karanlığında kısa süreliğine uç verebilen, sonra ışığı görür görmez, çukuruna saklanan bütün vahşetlerin, canavarlıkların, zulümlerin bu denli pervasızca hükümran olması bu yüzdendir.
Günümüzün dünyasına paradoksal olarak ve elbette boş bir isimlendirmeden ibaret "aydınlanma"yı kendisi için milat ilan eden ve bunun gibi daha nice yaldızlı kavramlarla dünyayı egemenliği altına alan batı medeniyeti, başta ismi (medeniyet) olmak üzere gerçek bir varlık değildir. Tamamen ve yalnızca manevi ışığın yegane temsilcisi İslam medeniyetinin, doğadaki güneşin yeniden doğmak üzere çekilmesine benzer şekilde çekilmesinden dolayı oluşan simsiyah boşluktan ibarettir.
İslam medeniyetinin egemen olduğu zamanlarda yaşama alanı bulamayan bütün vahşetlerin, cinayetlerin, kıyımların, soykırımların, zulümlerin, katliamların, sömürülerin, köleleştirmelerin hayatın rutini gibi kesintisiz olarak sürmesi de bunun göstergesidir. Evrensel karanlığın temsilcisi düzmece medeniyet, bu yüzden ışığın baş düşmanıdır. Bir gün doğması ihtimali bile uykularını kaçırıyor. Bir yerlerde tevhit ışığının belirir gibi olduğunu fark ettiği anda olanca dehşetiyle bastırmak için bütün imkanlarını seferber ediyor.
7 Ekim 2023'te Gazze'de yaşanan hadise, Batı medeniyetinin, en az yüzyıldır İslam'ın beşerî coğrafyasına bir karanlık olarak çöktüğü bu süreç içinde ilk defa kendisini tarihin mezbelesine gönderecek ışığın doğmak üzere olduğunu iliklerine kadar hissetti. Bu yüzden her zaman yaptığı gibi maske takmayı, sureti haktan görünmeyi, makyaj yapmayı bir kenara bırakarak, boş birer isimden ibaret olan demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi içi boş kavramlarını unutarak, canhıraş bir şekilde, kendisi adına bölgeye göz kulak olmakla görevlendirdiği, buna karşılık olarak da kırıntılarıyla taltif ettiği İsrail'in yanına koştu.
Bu da gösteriyor ki sabah yakındır.
HABERE YORUM KAT