1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. S. Arabistan'da baş döndürücü değişim ve Suudi ulemâsının durumu
S. Arabistan'da baş döndürücü değişim ve Suudi ulemâsının durumu

S. Arabistan'da baş döndürücü değişim ve Suudi ulemâsının durumu

Taha Kılınç, Suudi Arabistan'da hutbelerdeki değişimi incelediği yazısından tarihi, toplumsal yönleriyle din adamlarının durumunu analiz ediyor.

12 Ağustos 2023 Cumartesi 14:00A+A-

Taha Kılınç / Yeni Şafak

Bir hutbenin analizi

Kâbe’nin en meşhur imam ve hatibi Şeyh Abdurrahman es-Sudeys, geçtiğimiz Cuma (4 Ağustos 2023) uzun kariyerinin en ilginç hutbelerinden birini irad etti.

Arap dünyasının namlı hatipleri, hutbelerine ve konuşmalarına başlarken seçtikleri ibarelerle, dikkatli dinleyicilere ele alacakları konuyu sezdirirler. Sudeys de hutbenin girişindeki hamd ve senâ kısmında içinde “makâsıd” (dinî emirlerin esas hedefleri), “içtihat” (ulemânın kaynaklardaki hükümlerden faydalanarak, hakkında açık emir veya yasak olmayan konulardaki problemlere çözüm araması) ve “istinbat” (dinî naslardan hüküm çıkarma çabası) kelimelerinin geçtiği ibareleri arka arkaya sıraladı. Ardından, “İslâm dininin bütün zaman ve mekânlara uygun olduğunu, âlimlerin içtihat ve istinbat faaliyetlerinin kulların hayatını kolaylaştırmayı hedeflediğini” vurgulayarak sözlerine başladı. “Dinî hükümler asla değişmez. Maslahatın gözetilmesini ve kolaylığın temel alınmasını bazıları Şeriat’ın değiştiği şeklinde yorumlayabilir, ancak dikkatli bir nazar, bunun böyle olmadığını anlar” diyen Sudeys, İslâm fıkhında makâsıd mefhumunu öne çıkarmasıyla ünlenen meşhur Endülüslü fakih Şâtıbî’nin bu yöndeki ifadelerini aktardı.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın uygulamaya koyduğu bazı içtihatlardan örnekler veren Şeyh Sudeys, sonrasında sözü mezheplere getirdi: “Râşid halifelerin açtığı bu yolu, âlimlerimiz de izlemiştir. Hanefîler rey ve kıyas yoluyla, Mâlikîler makâsıd ve Medîne halkının amelini takip usulüyle, İmam Şâfiî’nin birçok meselede eski ve yeni fetvalar vermesiyle, İmam Ahmed’in zamana göre farklı fetvalar ortaya koymasıyla, içtihat yöntemi Müslümanların hayatını kolaylaştırmaya devam etmiştir.” Bundan sonraki cümleleri de şöyleydi: “Günümüz âlimleri arasında İslâm’da kolaylık yöntemini benimseyen ve buna göre fetva verenleri itham etmek, onların imanlarına söz söylemek, hatta ırzlarına ve ahlâklarına dil uzatmak kesinlikle doğru değildir. Onlar, yanılsalar bile ecir kazanacaklardır.” Nihayet söz şuraya geldi: “Yöneticilerimizin aldığı kararlar da, kulların maslahatı icabıdır. Onlar da tartışmaya kapalıdır. Bir konuda yöneticimiz söz söylediğinde, artık ihtilaflar sona erer.”

Mescid-i Haram’ın sakin bir köşesinde Şeyh Sudeys’in hutbesini dinlerken, ister istemez gülümsedim. Kim derdi ki, günün birinde Kâbe’nin minberinde Hanbelî mezhebinin görüşleri dışındaki diğer mezhepler, hatta İslâm fıkıh ekolleri içinde bugün “modernist” çizginin önemsediği bazı isimler övgülerle göklere çıkarılacak? Hele, Selefî ekolün Hanefî mezhebindeki “rey ve kıyas” (bir fakihin kendi düşüncesi ve benzer hükümlere kıyas yöntemiyle, meselelere çözüm geliştirmesi) yöntemine getirdiği ağır eleştiriler -temel argümanları “dinî naslarda yeri olmayan hükümler, şahsî yorumlar yoluyla çoğaltılıyor, bu şekilde naslar tahrif ediliyor” şeklinde özetlenebilir- hatırlandığında, Kâbe’de “Rey ve kıyas sayesinde Müslümanların hayatı kolaylaşmıştır” cümlesini duymak, insanı tabii ki gülümsetiyor.

Sudeys’in hutbesi, elbette Suudi Arabistan’da son birkaç yıldır devam etmekte olan baş döndürücü sosyal dönüşümlerden bağımsız değil. 10 sene kadar önce, Kâbe’nin ilk siyahî imamı olan Şeyh Âdil Kelbânî, “İslâm’da müziğin haram olduğuna dair kesin bir delil bulamıyorum” dediği için imamet vazifesinden el çektirilmişti. Şu anda Riyad ve diğer şehirlerde on binlerin katıldığı konserler, şölenler, Cadılar Bayramı kutlamaları vb. düzenleniyor. Vaktiyle sinema yasakken, şimdi film festivalleri gündemden düşmüyor. Suudi toplumu, dinî gerekçelerle kadınlara otomobil kullanmanın yasaklandığı zamanlardan, kadınların hayatın her alanında gayet açık şekilde ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın görünür hale geldiği oldukça “modern” bir döneme geçiş yaptı. Tüm bu süreçlerin en ağır yükünü Suudi ulemâ yükleniyor. Şimdiye kadar savundukları, hatta varlıklarını üzerine bina ettikleri her şey tek tek tedavülden kaldırılırken, toplum nezdindeki konumlarını ve itibarlarını muhafaza edebilmenin de mücadelesini veriyorlar. Şeyh Sudeys’in “İçtihatlar ve yorumlar zamana göre değişebilir, tarih boyunca da zaten böyle olmuştur” temalı hutbesini bu bağlamda anlamak gerekiyor.

Suudi Arabistan’daki değişimlerin bir başka yönüne, geçen pazar günü Tâif’te ziyaret ettiğim bir mescidin hikâyesi bağlamında ayrıca değinmek istiyorum. Nasipse, çarşamba günü devam edelim.

HABERE YORUM KAT

3 Yorum