Rüya
Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan'a hala ısrarla “şeriatçı militan” muamelesi yapıp, saldırganın Ergenekon örgütünün eylemcisi olduğu gerçeğini kabullenmek istemeyenler hangi gezegende yaşıyorlar?
Arslan'ın kanlı baskın öncesinde temas halinde olduğu isimlerin tamamı Ergenekon örgütünün adamlarıydı ve şimdiye kadar bu bağlamda birçok kanıt gün ışığına çıktı.
Danıştay tetikçisini azmettirdiği öne sürülen “dinci örgüt”ün asla var olmadığı/hayali bir örgütten bahsedildiği kısa süre içinde anlaşılmıştı.
Bu sözde örgütün başındaki kişi olarak resmedilen sözde “şeyh”in müebbetle yargılanıp finalde beraat etmesi dahi tek başına “Dinciler Danıştay'ı bastı” safsatasını çökertmeye yeter, aslında…
*
Bütün bu kaçışı olmayan gerçekler, Ergenekon destekçisi ulusalcı/laikçi cephe tarafından yok sayılıyor.
Özellikle de Amiral Gemisi Hürriyet'in Alparslan Arslan hakkında en başından beri kamuoyunu yanıltmak için özel bir gayret sarf ettiğini görüyoruz.
Aydın Doğan'ın Hürriyet'i, İngiliz tabloid basının “çürütücü ilke”lerinden olan “Gerçeğin, iyi-elverişli bir öyküyü bozmasına izin verme!” kuralına sıkı sıkıya sarılmış durumda; Danıştay tetikçisini “dinci bir katil” olarak sunmaya devam ediyor.
Bugüne kadar Danıştay-Ergenekon bağlantısını ortaya koyan sağlam ve kaçışı olmayan delillerin hiçbiri Hürriyet'i yönetenleri, gazetenin yazarlarını ırgalamıyor.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Danıştay Davası'ndaki hükmünü bozmasına, sonuçta Ankara'daki mahkemenin ilk kararını tashih ederek Danıştay ile Ergenekon davalarının birleştirilmesi noktasına gelinmesine yani kapı gibi yargı kararlarına yok muamelesi çekiliyor!
*
Başka?
Danıştay saldırısının yıldönümünde konuşan 5. Daire Başkanı, hala daha saldırıyı türban kararıyla özdeş tutarak Ergenekon-Danıştay bağlantısına gözlerini kapıyor.
Kendisi hakim de, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki veya Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki hakim değil mi?
Merak ediyorum…
“Bir düş gördüm; Başbakan Danıştay'a sahip çıkıyor” diyerek Danıştay saldırısına iktidarın türban tavrının yol açtığını iddia eden Danıştay hakimi, yargı kararlarını ancak kendi tezleriyle uyumlu olduğu vakit mi kabullenecek?
Danıştay davasının Ergenekon davasıyla birleştirilmiş olması zat-ı şahaneleri için hiçbir anlam ifade etmiyor mu?
*
Belki inanmayacaksınız, ama…
Danıştay hakiminin konuşmasını okuduktan sonra bu satırların yazarı da bir düş gördü; doğrusu olacak iş değildi…
Rüyada…
Söz konusu Danıştay hakimi “Kanlı baskını Ergenekon adlı darbeci örgütün düzenlediğini, eylemci Alparslan Arslan'ın da Ergenekon militanı olduğunu” söylüyordu!
Ayrıca, aynı hakim “Ergenekon yapılanmasının bütünüyle ortaya çıkarılarak Türkiye'nin gizli tarihinin/derin sırlarının deşifre edilmesini” istiyordu!
Biliyorum, bu rüyanın gerçekleşmesi zor görünüyor.
Ergenekon tetikçisi ulusalcı Alparslan Arslan bir gün çıkıp da örgüt tarafından nasıl kullanıldığını detaylarıyla itiraf etse bile…
Danıştay'daki peşin hükümlü kimi simalar ısrarla “Saldırı türban kararı için düzenlenmiştir. Katil, şeriatçıdır. Ergenekon diye bir örgüt de yoktur” masalını anlatmaya devam edeceklerdir.
*
Bir de “Ergenekon'un Avukatı” Deniz Baykal var…
Deniz Bey, diyor ki:
“Samimi kanaatim Ergenekon Davası'nın ardında Başbakan Erdoğan'ın olduğudur. Sadece başbakan değil AKP üst yönetimi bu davanın arkasındadır. Dava bir senaryodur!”
Bu durumda, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Danıştay davasına ilişkin ilk kararındaki hükmü Yargıtay 9. Ceza Dairesi değil de Başbakan ve AKP yönetimi bozmuş oluyor!
Bakınız, Deniz Baykal siyasi filmimizde Erol Taş rolünde oynuyor; o yüzden Ergenekon davasının ardında siyasi bir iradenin olmadığını/olamayacağını kendisinin hepimizden çok daha iyi bildiğini söyleyebilirim.
Yoksa…
Darbelerin/darbe girişimlerinin/provokasyonların/sarsıcı suikastların/kanlı eylemlerin ardındaki gizli örgütlenmenin gün ışığına çıkarılmasını istemiyor mu, Deniz Baykal?
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT