Rusya’yla ‘Güvenli Bölge’de Görüş Ayrılığı
Suriye’de ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye ve Rusya’nın görüş farklılıkları var. Rusya ‘IŞİD’in olmadığı tüm kuzey bölgesi’nin güvenli bölge ilan edilmesini önerirken Türkiye, PYD’nin kontrol ettiği alanlarda bunu istemiyor.
CIA Direktörü Pompeo’nun 9 Şubat’ta Ankara’ya yaptığı ziyarette, Türkiye’nin güvenli bölge önerisi de konuşuldu. Ankara, güvenli bölge önerisini 2013’ten bu yana dile getirse de, Obama buna yanaşmamıştı. Trump koltuğa geldiği günden itibaren güvenli bölgeyi gündemine aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Trump’la yaptığı telefon görüşmesinde güvenli bölgenin hayata geçirilmesi gerektiğini anlattı.
ABD’nin henüz net bir planı yok. Türkiye’nin önerisi, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda IŞİD’den temizlenen yaklaşık 2 bin kilometrekarelik alanda bir güvenli bölge yaratmak ve buraları yeniden inşa etmek.
Trump’ın güvenli bölge çıkışına Rusya’nın yanıtı da olumlu oldu. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, güvenli bölgelerin oluşturulabileceğini ancak bunun rejimle işbirliği içinde yapılması gerektiğini söylemişti.
Al Jazeera’nin görüşmeleri takip eden Türk yetkililerden aldığı bilgiye göre, Rusya ile Türkiye bu konuyu ortak gündemine aldı bile. Ancak ciddi bir görüş ayrılığı var. Rusya, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’den temizlenen tüm alanların güvenli bölge ilan edilebileceğini ve BMGK kararıyla uçuşa yasak bölge oluşturulabileceğini savunuyor.
Rusya’nın önerisi, PYD’nin tek taraflı ilan ettiği kantonları da kapsıyor. Rusya’nın bu yaklaşımıyla ‘Kürt kartı’nı Amerika’ya kaptırmak istemediği anlaşılıyor.
Türkiye için PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin kontrol ettiği alanların güvenli bölge kapsamına alınması kabul edilebilir değil. Ankara’ya göre böyle bir oluşum, Suriye’de toprak bütünlüğünü de tehlikeye atar.
Moskova’yla görüş birliğine varılamaması halinde Ankara’da konuşulan olasılık, Fırat Kalkanı Operasyonu’yla IŞİD’den temizlenen bölgelerin yeniden inşa edilmesi, yerel yönetimler oluşturularak güvenliğin sağlanması, ardından hastane, okul gibi binaların yapılması. Ancak böyle bir durumda hem maddi olarak hem güvenlik kaygılarını ortadan kaldırmak için tüm yük Türkiye’nin sırtında olacağından, şimdilik Trump’ın yanıtı bekleniyor.
Trump da 16 Nisan’ı bekliyor
Aynı kaynaklar, Trump’ın Suriye ile ilgili Türkiye’yle işbirliği halinde bir adım atmak için de 16 Nisan'da yapılacak referandumu beklediğini ifade ediyor. Washington, iki ülkenin verdiği sözler doğrultusunda net bir plan yapabilmesi için Türkiye’deki kampanya sürecinin bitmesini bekliyor.
Güvenli bölge planları ve Rakka operasyonuna dâir nihai kararlar için de referandum sonrası beklenecek.
Washington referandum sürecinin bitmesini beklerken bir yandan da El Bâb’daki gelişmeleri yakından takip ediyor. 2 bin kilometrekarelik alanda ÖSO’yla tahkim gücü kurulup kurulamayacağını izliyor. ÖSO’nun burada kuracağı hakimiyet hem güvenli bölge planlarını, hem Rakka operasyonunu etkileyecek.
Washington, Nisan’a kadar sahadaki gelişmeleri yakından takip ediyor, Ankara’nın desteklediği Özgür Suriye Ordusu birliklerinin gücünü gözlemliyor. Bu sebeple TSK destekli ÖSO’yla yürütülen El Bâb operasyonu da hız kazandı.
Menbic’den çekilme görülmüyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan Ocak ayı sonunda Afrika seyahatinden dönerken uçakta gazetecilere konuşmuş, “El Bâb’da iş bitirmek, daha derinliğe gitmemek lazım” demişti.
Ardından 7 Şubat’ta Erdoğan, koltuğa oturmasının ardından Trump’la ilk telefon görüşmesini yaptı. Bu görüşmede Trump Rakka operasyonu için Türkiye’nin önerilerini dinleyeceğini söyledi. CIA Direktörü’nün Ankara ziyaretinin görüşmeden hemen sonra yapılmasına karar verildi.
Obama döneminde YPG ile birlikte Rakka operasyonunun ilk aşaması başlamışken Trump’ın bu çıkışı, Ankara’daki beklentiyi de değiştirdi. Erdoğan son olarak 13 Şubat’ta Bahreyn’de, “Menbiç ve Rakka'da eğer koalisyon güçleri ile müşterek adımı atarsak, bu müşterek adımla birlikte de oradaki belirli bir hedef- ki o da terörden arındırılmış bir güvenli bölge hedefidir- terörden arındırılmış bu güvenli bölgeye, özellikle ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz, Türkmenler yerleşme imkanını bulacaktır" dedi.
Ancak görüşmeleri takip eden Türk yetkililerin Al Jazeera’ye verdiği bilgiye göre, Washington’dan henüz Menbic’de verdikleri sözlerin tutulması yönünde bir mesaj alınmadı. YPG Menbic’den çekilmek bir yana, şehrin çevresinde hendekler kazmaya başladı. Bu hendekler yetkiliye göre “Biz buradayız, gitmiyoruz” mesajı.
Washington YPG’nin çekilmesi doğrultusunda bir atmazken, bir yandan da YPG’nin Rakka’nın çevresini kuşatmak için başlattığı operasyon sürüyor. YPG, kuzey yönünden Rakka’ya 9 kilometre kadar yaklaştı. İlerleyiş sürüyor. Ancak sahada görev yapan Pentagon ve CIA elemanları, Trump bir karar verene kadar bu konuda olumlu ya da olumsuz bir adım atmaktan çekiniyor.
Uzun vadeli Rakka planı
Ortak Rakka operasyonu için Pompeo’ya çok net bir mesaj verildi: Önce Tel Abyad’da demografik değişim yaşanmasına izin verdiniz, ardından Menbic’de verdiğiniz sözleri tutmadınız. YPG konusunda güvenimizi kaybettiniz. Rakka’da da YPG ile hareket ederseniz, bu kez Türkiye’den lojistik destek göremeyeceksiniz. YPG ile devam ederseniz Suriye’de Ankara’yı kaybedersiniz.
Ankara’nın önerisi, TSK ve Pentagon’a bağlı özel kuvvetler öncülüğünde, sahadaki Arap unsurlarla Rakka’ya girilmesi. Arap unsurların eğitilmesi, silahlandırılması, El Bâb üzerinden Rakka’ya ulaşabileceği yaklaşık 200 kilometrelik yolun da IŞİD’den temizlenmesi uzun ve masraflı bir süreç. Bu sebeple Washington’da şu an her türlü seçenek değerlendiriliyor.
ABD ile işbirliğine Rusya sıcak bakmıyor
Ankara’nın önerdiği, El Bâb üzerinden Rakka’ya gitme planında Rusya’nın tutumu da önemli. Yapılan görüşmelerde Moskova’dan olumsuz bir mesaj alınmasa da sahada durum farklı.
El Bâb’ın güneyinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve TSK birlikleriyle sınır hattı oluşturacak kadar ilerleyen rejim ordusu, şimdi de doğuya Menbic’e doğru ilerliyor. Her hafta birkaç kasaba alarak ilerlemesini sürdüren rejim, El Bâb’ın güneyindeki yolu ele geçiriyor. Bu durumda TSK ve ÖSO’nun bu yoldan Rakka’ya ilerlemesi için Rusya destekli Esed rejimiyle koordinasyon sağlaması gerekecek.
TSK’nın rejimi durdurmak için herhangi bir çatışmaya girmesi ise, El Bâb operasyonun en kritik günlerinde Rusya’nın da desteğine ihtiyaç varken söz konusu değil.
TSK, El Bâb’ın batısındaki Tel Rıfat’ta YPG ilerleyişini engellemek için her gün top atışları yaparken, Rusya ise Afrin kantonuna rejim bölgesi üzerinden desteğini sürdürüyor. Moskova, Ankara ile Washington’ın ortak operasyonuna sahadaki dengeleri değiştirerek engel olmaya çalışırken aslında YPG’nin ilerleyişinin önünü açıyor.
Rusya'nın YPG ile ilgili dikkat çeken bir adımı da, 15 Şubat'ta, yani Astana'da İran-Türkiye-Rusya toplantısının yapılacağı gün, Moskova'da Suriyeli Kürt grupları bir araya getireceğini açıklaması oldu. PYD liderleri Salih Müslim ve Asya Abdullah'ın katılacağı toplantıda, Suriye'nin geleceği masaya yatırılacak.
Rusya daha önce de Moskova'da PYD'nin katıldığı toplantılar organize etmişti. Bu kez Türk yetkililerle Astana'da görüşülmesiyle eş zamanlı olarak, PYD liderleriyle Moskova'da bir araya gelecekler.
Son olarak 8 Şubat'ta Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Aleksandr Botsan-Harçenko, PKK ile YPG'yi terör örgütleri olarak görmediklerini söyledi.
Kaynak: Ece Göksedef / Al Jazeera
HABERE YORUM KAT