1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Rusya’nın Yaptığı Yanına Kâr mı Kalacak?
Rusya’nın Yaptığı Yanına Kâr mı Kalacak?

Rusya’nın Yaptığı Yanına Kâr mı Kalacak?

Türkiye ile yan yana durmalı ve Rusya ile ilişkileri azaltmalı. Belli başlı alanlarda ambargo uygulamalı. En azından Batı’nın Ukrayna için yaptığının üçte birini Türkiye için, Suriye için yapabilmeli.

30 Kasım 2015 Pazartesi 15:15A+A-

Samir Hafez / Suriye Türkmen Birliği Başkanı / Star

Batı yüzyıl sonra Ortadoğu haritasını yeniden çizmeye kalkıştığında neye göre bunu yapmak ister? Güç, petrol ve para mı? Kilisenin, George Bush ve Irak işgali üzerindeki etkisi mi? İlk bölümü ele alalım. Herkesçe malum, enerji kaynakları Ortadoğu’da yoğun. Özellikle doğal gaz ve bu bağlamda yeni kaynaklar. Yeni derken, doğalgaz kaynaklarının ancak Rusya’nın Avrupa’nın Gazprom musluklarını ayarlamaya başlaması ile ortaya çıktığını hatırlatmak isterim. Bunun üzerinde biraz düşünmekte fayda var.

Batı, Gazprom musluklarıyla Avrupa’ya kış gelince ve Avrupa bundan sarsılınca, yeni kaynaklara başvurmaya başladı. Bu bağlamda ilk düşünülen doğunun gaz kaynaklarının Batı’ya nasıl taşınacağı oldu. Bu kaygı ile projeler üretilmeye başlandı. Rusya hazinesi aşırı şekilde dolmaya, rakamlar trilyon dolara ulaşmaya başladı. Petrol zengini Araplar da bundan rant sağlamaya başladı. Kaya gazı gibi yeni enerji yolları peş peşe ortaya çıktı. ABD petrolleri yeniden musluklarını açınca, petrol fiyatlarının maliyetine gelmesi ile darboğaz başladı.

1- Katar’ın gaz hattı neredeyse Suriye kıyılarına geliyordu.

2- Doğu’da Türkiye üzerinden gaz hatlarının temel taşları kondu.

3- Mısır’ın Akdeniz kıyısında verimli yataklar çıktı.

4- Diğer ülkeler İsrail, Lübnan ve kısmen Suriye kıyılarında geniş gaz yatakları olduğu duyuruldu.

Putin’in Rusya için anlamı

Rusya’nın bu dengeleri bozması lazım, zira en büyük geliri petrol ve doğal gazdan elde ediyordu. 2011-2015 sürecini dikkatle kullandı. Suriye’ye yaptığı yardımı kısıtlı seviyede tuttu. İran desteği ile Suriye’ye 1980 yıllarının silahlarını sattı. Ta ki 2015’te rejimin zayıf düştüğü ana kadar bu politikayı sürdürdü. Bu tarihten sonra az askerle modern silahlar vermeye başladı. Amacı tüm Suriye’de etkili olmak değildi. Suriye’nin doğusunun büyük kısmı kurak çöl, sıcak ve açık arazi. Ona gereken ise Akdeniz. 180 km. boyunca Akdeniz. Zaten yüzyıldan beri de hayali buydu. Askeri limanlar hazır. İki havalimanı, Ceble’de denizaltı üssü, kuzeyde Türkiye, güneyde Batı’nın nazlı çocuğu İsrail, 80 km. batısında Kıbrıs’ta İngiliz hava üssü. Oyunu iyi oynadığını farketti.

Acaba biz Putin’i iyi okuyabildik mi?

Putin Rusya’nın başına yavaş yavaş geldi. Bunu tek başına yapmadı. Etrafındaki büyük halkayı da beraberinde getirdi: Bunların çoğu eski KGB ajanıydı. Bu arada Avrupa’daki beyinleri, hükümetinin başına gelene kadar yavaş yavaş işledi.

İktidara geldiğinde Rusya’nın borçları ödenemeyecek durumda idi. Hepimiz o günleri hatırlarız. Büyük sermayelere el koydu. Bunu çeşitli metotlarla çoğunlukla da mafyatik usullerle yaptı. Devletin borçlarını kapattı. Ardından demokrasi oyunlarına başladı.

Eski Rusya’nın, Çarlık Döneminin, komünist rejiminin gücünü elde etmeye başladı. Gorbaçov ve Yeltsin zamanında kaybedilen itibarı geri kazandı. Kırım, Ukrayna, şimdi de bedavadan Suriye...

Esed’in kalması veya gitmesi oyununa başladı. Nihayetinde Esed’in kalmasını şart koştular. Artık Esed Putin’in valisi oldu. “Suriye artık benden sorulur” demeye başladı. İran’ın muhafız güçleri, Lübnan’ın Hizbullah ordusu, Irak’ın Abul Fadıl Abbas güçleri karada çarpışırken, Rusya bütün hışmı ile havadan bomba yağdırmaya başladı. Ertesi gün Esed’i masaya çağırdı. Artık herkes şunu anladı ki Rusya Suriye’den çıkmaz. Aklı kıt Iran mezbahaya giden koyunlar gibi ortaya atılıyor. 100 bin kişi ölse bile Haleb’i, Hama’yı elde edeceğiz dese de kayda değer bir ilerleme sağlayamadı.

Batı ise bekledi.

Rusya’yı Suriye’ye gömmek

Şimdi tam sırası 100 TAW ile dengeler değişti. Beş yıl işe yaramayan silahlar sattı. Onları kullanmamıza izin verdi. Satın aldığımız nitelikli silahların ise elimize geçmesini engelledi hatta yasakladı. 2.5-3 km’de uçak savar silahlar geliştirildiği halde, bizim elimize 23 m’den daha uzun menzilli uçak savarın geçmesine izin yok. Esed’in helikopterleri 5000 varil attı. Bunlara karşı koyabilmemiz için 5 km. menzilli uçak savarların elimize geçmesine izin verilmedi.

Oysa Irak’da 35.000 kişilik tam donanımlı askerlerin elinde bulunan tüm silahları IŞİD’e teslim etmesine göz yumdu.

Sadece 50-60 TAW ile neredeyse Hama cephesini salladık. Birkaç günde 60-70’e yakın tank ve zırhlı araç tahrip edildi.

Batıya dönelim. Haritayı yavaş yavaş çizmeye başladı. Yarım milyon Suriyelinin ölümü, Türkiye’ye 2.5 milyon, Lübnan’a 1.5 milyon, Ürdün’e 1.7 milyon kişinin sığınmış olması Avrupa’yı pek üzmüyor. Suriye artık yok.

Bu durumda herkes oyunu kendine göre oynasın.

Batı, Rusya Suriye’ye girdiği zaman, bunu tahmin etmiyor değildi. Hatta girsin ve böylece o da yavaş yavaş batağa saplansın istedi. Rusya batsın, Suriye batsın, İran batsın... Sona kalan bize kalır düşüncesiyle hareket etti. Kilisenin dediği gibi Hz. İsa gelir ve biz karşılarız.

Şahin, hiç kimseye kendi yuvasını ve yavruların yaklaştırmaz. Ölümüne savaşır, sonunda da hep o kazanır. Bilinsin ki Bayir, Bucak’tan iki yıldan fazladır ayrı. Rejimin elinde. Ya yarısı boşaltılmış ya da Beşşar Essed’in sarayının yanında olduğu için deniz kenarındaki onlarca Bucak köyü Essed’in Şebbihalarının eline geçmiş.

İslam dünyası nerede?

Bir Bucak’ımız kaldı, halkının yarısı yurdundan uzak bir hayat geçiriyor. Evlatları ise topraklarında kurtuluş savaşı veriyor.

Herkes ne derse desin, Rusya Türkiye’yi provoke ediyor.

Türkiye’yi provoke ediyor, intikam almak için de PYD Başkanını Moskova’ya davet ediyor, orada ofis açtırıyor.

Salih Müslim Cerablus’un kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Cerablus ve çevresi, tanınmış bir Türkmen ailesine tabi olan bir bölgedir.

Üstelik o ailenin torunu Türkiye’de zor şartlar altında yaşamaktadır.

Rusya, herhangi bir şekilde Türkiye ile karşı karşıya gelinirse NATO’nun bunun için harekete geçmeyeceğini düşünüyor.

Ukrayna için koyduğu ambargolar gibi bir ambargo da Türkiye için koymayacak.

Burada Arap-İslam alemine vazife düşüyor.

Türkiye ile yan yana durmalı ve Rusya ile ilişkileri azaltmalı. Belli başlı alanlarda ambargo uygulamalı. En azından Batı’nın Ukrayna için yaptığının üçte birini Türkiye için, Suriye için yapabilmeli.

Ama nerede o yürek!

Hatta Türki Cumhuriyetlerin sesi gerek. Bakalım Rusya’ya ses çıkartacaklar mı?

HABERE YORUM KAT