“Rusya’nın Şu Anki Önceliği Türkiye Değil İran”
Rusya-Türkiye ilişkileri üzerine Radyo Selam’da konuşan Prof. Dr. Salih Yılmaz, kimi gıda kalemleri üzerindeki kısıtlama, Avrasyacılık, Astana, Karadeniz ve Şanghay İşbirliği Örgütü konularında değerlendirmelerde bulundu.
Zafer Burakmak’ın hazırlayıp sunduğu programda konuşan Prof. Dr. Salih Yılmaz, “Rusya&Türkiye; Avrasya Paktı Mümkün mü?” kitabı çerçevesinde Avrasya Paktı projesinin açmazlarına da değindi.
"YAPTIRIM DEĞİL, ÜRETİCİLERİNİ KORUMAYA DÖNÜK KISITLAMALAR"
Rusya ile Türkiye arasında daha çok domates ve buğday gibi kalemlerde somutlaşan hamlelerin yaptırım olarak değerlendirilmemesi gerektiğini savunan Yılmaz, “Rusya, 2014 Ukrayna krizi ardından büyük bir ambargo altında. Rusya’nın gelir kaynağı daha çok doğalgaz ve petrol üzerine kurulu. Son iki yıl silah üzerine de gelir kazanan bir ülke. Her ne kadar dışarıdan öyle görünmese de ambargo ardından gün geçtikçe ciddi yaralar alıyor. Bu nedenle ekonomik anlamda kendini korumaya çalışıyor. Ve kendi ifadeleriyle daha çok içerideki üreticileri korumaya amacıyla Türkiye’den ithal ettikleri 13 ürüne engel getirdiler. Fakat Rusya, Türkiye için çok önemli bir pazar ve her ne kadar karşılığında gelişmiş gibi görünse de aslında Türkiye de kendi üreticilerini korumak amacıyla buğday alırken vergi muafiyetini kaldırdı. Bu bir ambargo değil. Türkiye de kendi üreticisini bir şekilde korumak istiyor. Ancak Türkiye’nin bu hamlesi Rusya’dan domates kısıtlamasına karşılık verildiği gibi yorumlandı.” belirterek bu sorunların Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 3 Mayıs’ta gerçekleştirilecek görüşmelerde çözülebileceğini vurguladı.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin daha çok ekonomik temelli kurulmaya çalıştığını belirten Yılmaz, sosyal, siyasal ve kültürel olarak desteklenmeyen bu ilişki tarzının zaaflar taşıdığını savundu.
KARADENİZ'DEKİ NATO ETKİNLİĞİ VE TÜRKİYE
Varşova ‘da düzenlenen zirvede NATO’nun mayıs ayından itibaren Karadeniz’de gemi artırımı kararı aldığını vurgulayan Yılmaz, Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya’dan tehdit algıladıklarını belirtti. Doğu Avrupa’daki NATO yığınağının sebebinin Ukrayna’daki kriz olduğunu belirten Yılmaz, bölgenin yeniden bir sıcak çatışmaya girebileceği uyarısında bulundu. Karadeniz’deki NATO hareketliliğine ilişkin ise şunları söyledi; “2008 Gürcistan-Rusya krizinde Türkiye’nin NATO gemilerini beklettiğini biliyoruz. O dönemde başta insani yardım olmak üzere NATO’nun bazı hastane gemilerini boğazlardan geçirmek istediğine Türkiye, Möntr Anlaşması’na göre belirlenen tonajları aştığını ve 8 gün öncesinden kendisine haber verilmediği gerekçeleriyle bekletti. Ancak bu beklemelerden sonra Karadeniz’e girebildiler. Türkiye bu şekilde hem NATO’yu hem de Rusya’yı dengede tuttu. Bu yeni dönemde de NATO, Karadeniz’deki etkinliğini artırmak için özellikle Romanya’da bir üs inşa ederek Karadeniz’de etkinliğini artırmak istedi. Türkiye faktörü ise burada çok önemli. Çünkü Türkiye, Karadeniz’de en uzun kıyıya sahip ülkeler arasında. Bu nedenle hem NATO’nun hem de Rusya’nın Türkiye’ye ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında 3 Mayıs’ta yapılacak görüşmede Karadeniz’deki NATO etkinliği de masada olacaktır.”
ESED’İN KİMYASAL SALDIRISI, ASTANA SÜRECİNİ SEKTEYE UĞRATTI
“Suriye’de son kimyasal saldırıdan önce Astana’da önemli bir mesafe alınmıştı. Fakat Esed’in İdlib’teki kimyasal saldırısı, muhaliflerin bundan sonra masada oturmasında sorunlar yaratıyor. Astana sürecinin bir şekilde sekteye uğratıldığını söyleyebiliriz.Suriye’deki süreç çözümsüzlüğe doğru gidiyor. Özellikle Esed’in başta siviller olmak üzere hiçbir hedef gözetmeden varil bombalarıyla yaptığı katliamlar çözümsüzlüğü daha da arttırıyor.”"
TÜRKİYE, ABD VE RUSYA'NIN PLANLARI ARASINDA GİTGEL YAŞIYOR
Türkiye’nin, ABD’nin YPG’yle yürüteceği Rakka operasyonlarına itirazlarına dikkat çeken Yılmaz, “Burada bir ara formül var. Bu ara formülde Rusya devreye giriyor. Rusya’nın bölgedeki Kürtler, Araplar ve Türkmenlerle birlikte Türkiye’nin de içinde olduğu bir kuvvetle IŞİD’e karşı yeni bir operasyon düzenlemesi noktasında bir planı var. Aslında Türkiye’nin, Rusya’nın bu planı ile ABD’nin planı arasında gidip geldiğini söyleyebiliriz. Fakat Türkiye’nin bazı hassasiyetleri dolayısıyla bu iki plan arasında da henüz anlaşmaya varılmış değil.”
“RUSYA’NIN ŞU ANKİ ÖNCELİĞİ TÜRKİYE DEĞİL İRAN”
Kitabının başlığı olan Avrasya Paktı projesinden de söz eden Yılmaz, Avrasyacılığa Türkiye ve Rusya’dan farklı şekillerde görüldüğünü belirtti. Rus Avrasyacılığının, Rusya’nın etkinliğinde bir birliktelik olduğunu belirten Yılmaz, buna karşın Türk Avrasyacılığının da Türk devletlerinin birlikteliğinin hedeflendiğini ifade etti. İki projenin de tek başına uygulanabilirliğinin olmadığını savunan Prof Yılmaz, Rusya’nın etkinliğinin es geçilerek Avrasya’da hareket edilemeyeceğini fakat Türkiyesiz de Rusya’nın bölgede ciddi bir birliktelik kuramayacağını savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2013 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girme talebine yanıt verilmediğini belirten Yılmaz, bunun sebebinin Rusya’nın etkisi altındaki Türki cumhuriyetlere ilişkin Türkiye kaygısı olduğunu belirtti. Çin’in olumlu desteğine rağmen Rusya, Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ve potansiyelinden ürktüğü için olumsuz yaklaştığını kaydetti. “Rusya’nın şu an için önceliği Türkiye değil İran” olduğunu belirten Prof Yılmaz, İran’ın yakın zamanda birliğe alınabileceğini söyledi.
Kaynak: Yöneliş-Haber
HABERE YORUM KAT