Rusya Türkiye'ye karşı İdlib'de "yeni normal" mi yaratıyor?
Rusya'nın son haftalarda İdlib'e yönelik saldırıları artıyor. Gözlemciler, şartlar kötüleşirse yeni bir göç dalgası olabileceğini söylüyor.
Rusya ve Esed güçleri son haftalarda İdlib'de hem sivil hem de ekonomik öneme sahip hedeflere saldırılar düzenliyor. Türkiye ise her saldırı sonrası saldırıların durması için Rusya'ya "saldırıların sonlandırılması" bildiriminde bulunuyor.
İç savaş sonrası birçok grubun etkinlik alanı bulduğu Suriye'de, Türkiye ve Rusya 2018 yılında İdlib için gerginliği azaltma bölgesi ilan etti. Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, Mart ayı başında, "Şu ana kadar 450 binden fazlası İdlibli olmak üzere, 1 milyondan fazla Suriyeli evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın şekilde döndüğünü" açıkladı.
Peki, sivillerin de yoğun olarak bulunduğu alanlara saldırıların sebebi nedir?
"Saldırılarla tehlikeli bir süreç tetikleniyor"
DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan araştırmacı-gazeteci Levent Kemal, mevsim şartlarına dikkat çekerek, "her sene olduğu gibi takvimsel bir saldırı planlaması nedeniyle tansiyonu yükseltiyor. Biz Suriye'de her sene Nisan-Mayıs aylarında bir operasyon bekleriz" dedi.
Rusya'nın "muhalif bölgelerin ya da Türkiye kontrolündeki bölgelerin ekonomik kaynaklarını hedef aldığına" vurgu yapan Kemal, Rusya'nın "buradaki insanların yaşam standartlarını zorlaştırmayı planladığını" belirtti.
Rusya, İdlib'de terörist unsurların olduğunu gerekçe göstererek saldırılar düzenliyor. Geçtiğimiz ay Kremlin'den yapılan bir açıklamada, "İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki krizin gerçek nedeni maalesef Türk meslektaşlarımızın ılımlı muhalif militanları teröristlerden ayırma taahhütlerini yerine getirmemeleridir" ifadelerini kullanmıştı.
Şubat 2020'de Türk askerlerinin de bulunduğu bir noktayı hedef alan Rus saldırısı sonucu 30'un üzerinde Türk askeri hayatını kaybetmişti. Ardından da taraflar arasında yapılan ek protokolle sahada ateşkes yeniden sağlanmıştı.
Terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, bu süreç sonrasında Moskova'da imzalanan mutabakat muhtırasıyla "askıya alınan sürecin askıdan inmesi ihtimali" olduğunu ve bunu "riskli" bulduğunu söyledi. Ağar ayrıca, "Son derece tehlikeli bir sürecin bu mütecaviz hareketlerle beraber tetiklendiğini ifade edebiliriz. Devamına bakmak gerek" dedi.
Hastane, TIR parkı ve köylülere ait koyun sürülerinin hedef alındığını belirten Ağar, Rusya'nın "İdlib'in boğazını sıktığını, uluslararası yardımların, Türkiye'den gelen gıda ve ikmallerin sağlandığı alanların vurulduğunu" söyledi.
Ağar, İdlib'de oluşacak bir istikrarsızlığın "Türkiye'nin karşı müdahalesiyle bir cevaba dönüşebilir" olduğuna da vurgu yaptı.
Türkiye ve Rusya arasında askeri-diplomatik görüşmeler
İdlib'deki saldırılar sonrası Türkiye ile Rusya arasındaki hem askeri hem de diplomatik seviyedeki görüşmeler hız kazandı. Perşembe günü Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Rus mevkidaşı Sergey Şoygu arasında bir telefon görüşmesi oldu. Görüşmeye dair, "Karşılıklı bütün farklılıkları, mutabakat muhtırasındaki ihlalleri dile getirdik" diyen Akar, "Bu konuda karşılıklı birtakım tedbirler almamız gerektiği konusunda mutabık kaldık" ifadelerini kullandı. Konu, daha önce Genelkurmay Karargahı'nda da gündemdeydi. Rus askeri yetkililerle yapılan görüşmede, saldırıların sürmesi halinde hem rejim hem de PKK/YPG unsurlarına en sert karşılığın verileceği hatırlatıldı.
Bu arada Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Suriye'de Çatışan Tarafları Uzlaştırma Merkezi'nden yapılan açıklamada, "Kötüleşen insani durum nedeniyle İdlib Çatışma Bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolü altında bulunan Serakib ve Mizanaz ile Halep'te Bab ilçesindeki Ebu Ez-Zendeyn kontrol noktalarının yeniden faaliyete geçmesi" teklifinin iletildiği belirtildi.
Rus haber ajansı TASS'da yer alan habere göre de, bu kontrol noktalarından 25 Mart'tan itibaren mültecilerin çıkışı ve insani yardımın sağlanmasının organize edilmek istendiği açıklanmıştı.
Rusya'nın önerisinin "bölgeler arasındaki geçişkenliğin artırılması ve Türkiye'nin kontrolü altındaki bölgelerin bir form ve yönetişim normu kazanmasının engellenmesi" olduğunu söyleyen Levent Kemal, "bu bölgelerdeki yerel yönetim odaklarının yerine Ankara üzerinden ikame edeceği bir yolla, geçiş noktaları ile, rejim bölgesine geri dönüş olmasını umuyor" dedi.
Kemal, bu hamlenin siyasi anlamlarının olduğuna da vurgu yaptı; "BM gözetimi dışında yapılacak olan seçimlerde meşruiyet arayışı bunların başında geliyor" ifadesini kullandı.
"Rusya yeni normal yaratıyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şubat 2020'deki İdlib saldırısından birkaç hafta sonra Moskova'da bir araya gelmişti.
Görüşme sonra yaptığı açıklamada, 2018 Eylül ayında Soçi'de varılan mutabakat ile İdlib'de nispi istikrarın sağlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib'de yeni bir statünün oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir" ifadelerini kullanmıştı.
İdlib'e yapılan son saldırılar da Türkiye'nin Hatay sınırına birkaç kilometre yakınındaki noktalara düzenlendi.
Rusya'nın "yeni bir normal yaratıyor" olduğunu vurgulayan araştırmacı Levent Kemal, "Türkiye'yi ekonomik hedeflerini vurduğu muhalif bölgeler üzerinden hem ekonomik ve mülteci yüküyle tehdit ederken hem de almak istediği bölgelere yönelik hamleleri için şimdiden meşru bir zemin oluşturmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi olarak da görev yapan Ağar ise "İdlib üzerinden mesajların alınıp verildiği başka alanlar var" dedi, "Bu alanlarda bir çözüm ortaya çıkarsa İdlib'i daha sakin görebiliriz. Ama çıkmazsa, ortaya koydukları bahanelerle, gerekçelerle İdlib'i bu sene çok daha fazla konuşmak zorunda kalabiliriz" ifadelerini kullandı.
"İdlib yeni bir göç dalgası oluşturabilir"
Suriye'de iç savaşın patlak vermesi sonrasında Türkiye'ye yoğun bir göç dalgası başladı.
10 yıldır süren savaş nedeniyle Suriye nüfusunun yarısı evlerini terk etmek zorunda bırakıldı. Birleşmiş Milletler verilerine göre 6,6 milyon Suriyeli mülteci durumunda. 3,6 milyon ile Türkiye dünyada en fazla sayıda Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan ülke.
Uzmanlar, İdlib'e yönelik saldırılar nedeniyle Türkiye'nin yeni bir göç dalgasıyla daha karşı karşıya kalabileceğini söylüyor.
Levent Kemal, "Rusya, Türkiye'ye karşı Suriye'de kullandığı askeri, diplomatik ve siyasi üstünlüğünü ekonomik hedefleri de vurarak mültecileştirme politikasıyla birleştiriyor" ifadelerini kullandı.
"Saldırılarla İdlib'in istikrarsızlaşması, insanların aç kalması demek. Orada zaten gergin bir yaşam var" diyen Abdullah Ağar da böyle bir durumda gidilecek adresin Türkiye olduğunu söyledi.
HABERE YORUM KAT