Rusya ile Ölçüsüz Yakınlaşma Teslimiyetçi Dış Politikaya mı Dönüşüyor?
Rus bakan yardımcısının Türkiye’nin 2015’te Rus uçağını düşüren pilotu kendilerine teslim edebileceği beyanını boş bir temenni mi, yoksa dış politikada tehlikeli bir rota izlendiğinin göstergesi olarak mı okumak gerekir?
Haksöz Haber
Önceki gün Türkiye medyasında Rusya Adalet Bakan Yardımcısı Maksim Travnikov’a atfedilen bir açıklama gündem oldu. Sıradan bir gelişme gibi sunulan ve pek dikkat çekmeyen bu açıklamasında Travnikov, Rusya Parlamentosu’nda kabul edilen “Adli Yardımlaşma ve Suçluların İadesi” anlaşmasıyla Türkiye’nin Kasım 2015’te Su-24 tipi Rus savaş uçağını düşürenleri Rusya’ya teslim edebileceğini belirtmişti.
Şüphesiz Rus yetkilinin ifadesinin somut bir gelişmeden ziyade siyasi bir mesaja tekabül ettiği söylenebilir. Bununla birlikte ilk bakışta “olmayacak duaya amin demek” gibi gözüken bu beyanı, Rusya ile girilen ölçüsüz yakınlaşmanın muhatapları ne ölçüde cesaretlendirdiğinin ve pervasızlaştırdığının bir göstergesi olarak okumak daha doğru olabilir.
Nitekim geçtiğimiz hafta el-Bab’da Türkiyeli 5 askerin Ruslarca öldürülmesi sonrasında Türkiye’den verilen cılız karşılık da aynı durumu yansıtmakta. Olay sonrası hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş apar topar yaptığı açıklamayla hadisenin koordinasyon hatasından kaynaklanan üzücü bir kaza olduğunu duyurmuştu. Oysa bilahare TSK adına yapılan açıklamada ise koordinasyon sorununun bulunmadığı, TSK mensubu birliklerin 10 gündür aynı konumda oldukları açıklanmıştı. Ve tüm bu çelişkilere rağmen ne Rusya icra ettiği katliamla ilgili doyurucu bir tavır takınma gereği duymuş, ne de Türkiye ciddiye alınmayı hak eden bir tepki vermişti!
HABERE YORUM KAT